64 - "Yıkım"

12.6K 748 166
                                    

Kaçmak için sadece koşmak mı gerekir ? 

Uyuyunca da kaçmış olmaz mıyız ? Pes edince de kaçmış olmaz mıyız ? Arkamızı dönünce de kaçmış olmaz mıyız ? Ya da Ölünce ?

Hayatım boyunca hiç bir şeyden kaçmadım. Çünkü ben pes etmeyi sevmezdim. Nejat denen herif beni ve ya annemi dövdüğünde, babasız olduğum için benimle alay ettiklerinde ya da burslu olduğum için beni aşağıladıklarında...Hiç birinde kaçmadım. Aksine, daha da inat ettim ve kimseye boyun eğmedim.

Ta ki aşkla tanışana kadar. İşte o zaman boyun eğmenin ne demek olduğunu öğrendim. Ağlamanın ne olduğunu öğrendim. Kaçmayı öğrendim. O'ndan, aşktan, acıdan, ihanetten... En çok da kendimden kaçmayı öğrendim.

Annemi kaybettim ama babamı buldum. Annemi yaşatamadım ama öz babam için o yaşasın diye çaba sarf ettim. Çünkü korktum. Ona içimi dökemeden, onu affedemeden ve ona son bir kez de olsa sarılamadan, onu son kez de olsa göremeden, onu daha yeni bulmuşken kayıp gitmesinden korktum. İlk aşkım olması gereken adamı, ilk aşkımı kaybettiğim gibi kaybetmekten korktum.

Sonra düşündüm. Bu hayatta daha yaşamam gereken ve hakkında en ufak bir fikrim dahi olmayan şeyler varmış. Acıtsa da bu acılardan ders çıkarmak gerekiyormuş. Ve en acı başlangıçlar en kanlı bitişlerden sonra gelirmiş.

Gözlerimi yavaşça araladığımda ışığa karşı acıyan gözlerimi kırpıp yüzümü buruşturmak zorunda kaldım. Sağ yanağım yastığa gömülüyken sırt üstü yatıyordum ve belimde bir ağırlık vardı. Tabi bir de sızı. Gözlerimi biraz daha araladığımda görüntü alanıma giren görüntü kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. İster istemez nefesimi tuttum. Çağan iki kişilik koltuğa oturmuş, hafif öne doğru eğilerek dirseklerini dizlerine yaslamış elleriyle yüzünü kapatmış şekilde oturuyordu. Bu görüntü bir an kalbimin sıkışmasına sebep oldu. Onun burada ne işi vardı ?

Gergince yüzünü sıvazlarken bedenimin kasıldığını hissettim. Gözleri açığa çıkarken göz kapakları gök mavilerini kapatmıştı. Yavaşça gözlerini aralarken acelece kapadım gözlerimi. Kalbim maratondaymışçasına atarken uyanık olduğumu bilmesini istemiyordum.

Bir takım sesler duyduktan sonra hemen ardından adım sesleri ilişti kulağıma ve gittikçe yaklaştı. Gözlerimi daha da sıkmak istiyordum ama anlayacağını biliyordum. Sakin olmaya çalıştım. Yatağımın yanında hafif bir çöküntü hissettiğimde yanıma oturduğunu fark ettim. Ne yapıyordu ? Beni öldürmek mi istiyordu ? Yine de ne yapacağını merak ettiğim için sessiz kaldım.

Derin bir nefes aldığını işittim önce. "Ne yapacağım ben seninle ?" Daha çok kendine soruyor gibiydi. Elini saçlarımda hissettiğimde daha da gerildim. Yavaşça başımı okşamaya başladığında belimdeki sızının azaldığını hissettim.

"Uyanık olduğunu biliyorum" Gözlerim hızla açıldığında kaşlarım da eş zamanlı olarak çatılmıştı. Uyanık olduğumu nasıl anlamıştı ? Alaycı bir şekilde yüzüme bakarken işaret parmağını iki kaşımın arasına getirerek çatıklığını düzeltti. "Ara ara nefesini tutuyorsun uyanık olduğunda. Hep böyleydin."

Öyle miydi ? Hiç farkında değildim ama o bunun nasıl farkındaydı ? Benimle ilgili ayrıntılara neden dikkat ediyordu ?

Bedenimi yana çevirip yavaşça doğrulduğumda Çağan da hala oturduğu için burun buruna geldik. Gözlerim irice açıldı. Burnundan verdiği ılık nefes dudaklarıma çarparken dudaklarım istem dışı aralandı. Bakışları yavaşça dudaklarıma indiğinde yavaşça yutkundu. Adem elmasının ağır hareketini net bir şekilde gördüm. Gerildiğimi hissederken kalp ritmim de hızlanmaya başlamıştı. Bakışlarını zor da olsa tekrar gözlerime çıkardığında gök mavisi gözleri artık gece mavisiydi. Yavaşça alt dudağını yaladığında neden hala geri çekilmediğimi düşünüyordum ama bir türlü yerimden kımıldayamıyordum. Bir şeyler buna engel oluyordu. Yüzünü yavaşça yüzüme yaklaştırmaya başladığında neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. O an farkettim.

DENİZ KIZI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin