17 - "Alışveriş"

21.8K 1K 92
                                    

Ben geldimm !! Nasılsınız bebişlerim ?
Kpss tercihlerimi sonunda verdim ve stresli bir bekleyiş içerisindeyim. Çok da umutli değilim ama insan heyecanlanıyor yinede. Bol bol dua edin bana.
Güzel ve içime sinen bir bölümle geldim. Yorumlarınızı çok merak ediyorummm. Votelerinizi eksik etmeyinnn. Öpüldünüzzzz.

Multide Oğuz var. Görünüyor mu ?

Keyifli okumalar.

İrem'den...

"Çağan inanılmaz biri" diyen Ogün'e iç çekerek baktım. "Onun çetin ceviz biri olduğunu hissetmiştim. Ada zor zamanlar yaşıyor olmalı."

Oğuz eve geldiğinde Ada'nın bıraktığı notu okumuştu ve Çağan'a sağlam küfür etmişti. Çağan'ı arayıp ulaşamamıştı ve sonunda Çağrı abiyi arayarak buraya çağırmış ve durumu ona anlatmıştı. Tabi bu arada bizi de aramıştı ve Ogün'le konuşmanın en heyecanlı yerine bodoslama dalmıştı. Başta içten içe ona kızsam da Ada'nın 'kölelik' durumunu öğrenince bu öfkem saman alevi gibi hemen yok olmuştu. Ada asla birine hizmet edemezdi ki. Üstelik köle olarak. Onu köle yapmak karakterine hakaretti. O üvey babasına bile karşı çıkabilen biriydi. Çağan'la bir çok kez didiştiğine şahit olmuştum ve Çağan yapabileceği en ağır cezalandırmayı yapmıştı Ada'ya. O da Ada'nın karakterinin bunu zor kaldıracağını biliyor olmalıydı.

"Çağrı'dan haber geldiğinde gidip onu görmeliyiz" dedi Ogün sıkıntıyla kendini koltuğa atarak. Ben de kendimi tekli koltuğa bıraktığımda aklım 1 hafta olayındaydı. Fazla değil miydi ?

Çağrı detaya inmese de ailesinin bulunduğu eve istediği zaman arkadaşlarını götüremediğini söyledi. Normalde onun da Çağan'ın da yaşadığı ayrı evleri olduğundan bahsetti. Çağan'a en azından Ada'yı kölelik sürecini kendi evinde geçirmesi için zorlamadığına minnettar kalmıştım. Ayrıca Çağrı Çağan'ın Ada'nın istemeyeceği bir şeyi yapmayacağının da garantisini verdi. Sanırım Çağan züppe hallerine zıt olarak düzgün karakterde biriydi.

"Senin de buluşman yarım kaldı"diyen öfkeli sesini duyduğumda kaşlarım çatıldı.

"Yarım kalan bir şeyler olduğu kesin."
Artık bana nasıl davranırsa öyle davranacaktım ona. Beni acımasızca eleştirirken hep yumuşak huylu oldum. Artık öyle olmayacaktım.

Geriye yaslanarak rahat bir pozisyon aldığında keskin kahve gözlerini kıstı. Yüzümün her bir ayrıntısını incelerken gerilmiştim. Neden bana o kadar dikkatli bakıyordu ki ? Rahatsız olarak bakışlarımı kaçırdım.

"Biliyor musun" diye başladığında yüzüne baktım. "Seni çözmek çok zor. Kafamı karıştırıyorsun."

"Ne yapıyorum ki ?" Dedim saf saf. Yoksa ona karşı bir şeyler hissettiğimi anlamış mıydı ? Bedenimi bir korku seli kaplarken sakin durmaya çalıştım.

Başını iki yana sallayarak derin bir nefes aldı.

"Lisede sevdiğin şu çocuk... Hala onu mu seviyorsun ?"

Elim ayağım birbirine karışırken başımdan aşağıya kaynar sular döküldü sanki. O bunu nereden biliyordu ? Peki o kişinin kendisi olduğunu biliyor muydu ? Hayır hayır. Bilse bu şekilde sormazdı değil mi ? Ne diyecektim ki ben şimdi ?

Sakin o İrem. Daha da karıştıracaksın kafasını.

Böyle yaparak dikkat çekmemeliydim.
"Sen bunu nereden biliyorsun?" Diye sordum şaşkınlıkla. Soruya soruyla karşılık vermem daha mantıklıydı. Ne yani ? Lisede birini sevdiğimi biliyor muydu ?

"Orası bana kalsın. Hala onu mu seviyorsun ? Görüşüyor musunuz ? Ya da dur. Ne iş yapıyor ?"

Öfkeli sesine şaşırmadan edemedim. Neden buna takılmıştı ki şimdi ? Sürekli sevdiğim erkekle alakalı konu açıyordu. İşin komik tarafı o kişi kendisiydi. Bunu bilmiyordu. Ağlasam mı şu halime gülsem mi bilemedim.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now