18 - "Kaçış 2"

20.9K 933 66
                                    

Kalbim ağzımda atarken koşmaktan dalağım şişmiş, boğazım kurumuştu. Kefeni yırtmak istiyorsam sabredip koşmam gerektiğini biliyordum. Üstelik sadece kendimin değil Çağan'ın da başını belaya sokmuştum. Elimi sımsıkı tutuyor ve maratondaymışçasına koşuyordu. Açıkçası ona yetişmek için insan üstü bir çaba sarfediyordum.
Peşimizden geldiklerini hızlı atılan adımlardan anlayabiliyordum ve bu beni daha da paniğe sürüklüyordu. İnsan içinde olmasak ikimizi de süzgeçe çevireceklerinden şüphem yoktu. Ben nasıl bir belaya bulaşmıştım ? Ahh şu dilimi ve elimi bir tutabilsem...

Çağan aniden beni giyim mağazalarından birine soktuğunda neye uğradığımı şaşırdım. Elimi bırakıp eline rast gele düz bir tişört ve bahçıvan model uzun penye elbise aldı. Erkek bölümünden hızlıca kısakollu mavi bir gömlek aldığında yanıma geldi. Bense ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Beni erkeklerin kabinlerine doğru götürdüğünde etraftakilerin tuhaf bakışlarına maruz kalmıştık.
İkimiz birlikte daracık kabine girdiğimizde hızlı bir şekilde tişörtünün üzerine gömleği geçirdi. Saf saf suratına bakarken gözlerini devirdi ve tişörtümün eteklerine uzandı.

"Ne yapıyorsun ?" Dedim ellerinin üzerine ellerimi koyarak.

"Ne yapıyor gibi duruyorum ? Vaktimiz yok. Şuan senin saçma takıntılarınla uğraşamam."

"Ben giyerim" dedim dişlerimin arasından. "Arkanı dön."

Oflayarak arkasını döndüğünde üzerimdeki tişörtü çıkarıp düz tişörtü giydim. Altımdaki şortu çıkarmadan üzerime penye elbiseyi geçirdiğimde "hazırım" dedim derin bir nefes alarak.

Kabindeki kasket şeklindeki şapkayı kafasına geçirip elimden tutarak dışarı çıkardı. Meraklı bakışları umursamadan ilk gördüğü bayan şapkasına uzanarak kafama atarcasına koyduğunda kasaya doğru ilerliyorduk. Göz ucuyla etrafa baktığımda o adamların mağazadan içeri girdiğini ve bizi aradıklarını fark etmemle Çağan'a biraz daha yanaşıp başımı eğdim. Yakalanırsak mahvolmuştuk.

"Sakin ol. Şimdi buradan çıkacağız" diye fısıldadığında panik hala üzerimdeydi. Adamların bizi yakalaması an meselesiydi. Çağan elini cebine atıp gördüğüm kadarıyla 2 adet 200lük banknot çıkararak şaşkınca bakan kasiyer kızın önüne koydu. Ardından kartvizitini de koyarak kıza doğru uzattı. Kartviziti olmasına şaşırmıştım açıkçası.

"Her hangi bir sorun olursa buradaki numarayı arayabilirsiniz."

Kızın cevap vermesine fırsat vermeden elimden tutarak çıkışa doğru ilerlemeye başladığında korkum en üst düzeydeydi. Hatta bayılmamak için direniyordum. İnsanlara çarparak geçsek de Çağan bunu pek önemsemiyordu ama ben kötü bakışlara mahçup bakışlarımı atmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Her ne kadar sert ve asi bir karaktere sahip olsam da insanları önemserdim.

Gözüm çıkmadan bizi etrafta arayan adamlara kaydığında aniden biriyle göz göze geldim. Gözlerini kısarak baktığında alelacele bakışlarımı kaçırdım. Tanımış olabilir miydi ?
Panik bir virüs gibi bedenime yayıldığında istemsizce Çağan'ın elini sıksam da şüphelendiklerini tahmin edebiliyordum. Çağan'ın bakışları yaptığım baskıyla beni bulurken "sakin ol" dedi. "Bizi tanımaları zor. Rahat olmazsan ilgi çekeriz."

"Çektik galiba" dedim fısıltıyla.

"Nasıl?" Derken tedirginliği sesinde hissetmiştim.

"Biriyle göz göze geldim."

Derin bir iç çekti sıkıntıyla. Elimi bıraktığında bir an boşluğa düşsem de kolunu omzuma atıp beni kendine çektiğinde afalladım.

"Kolunu belime at" dedi fısıltıyla. Kulağıma bir şey söyleyecek gibi yaklaştığında göz ucuyla arkaya bakıp sessiz bir küfür savurdu. Bu küfür peşimize düştüklerinin kanıtıyken kendime içimden küfürler yağdırdım. Geriye bakmasaydım ve adamla göz göze gelmeseydim tanınmayacaktık işte !

DENİZ KIZI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin