54 - " Acı "

13.1K 692 109
                                    

Ve adam kızın yüzüne kapıyı sertçe kapattı. Aslında bunu yaparak hem onun kalbini hem kendi kalbini paramparça yaptığını biliyordu. En çok da onun kalbini. Ama başka çaresi yoktu. Bencillik yapamazdı.

Sırtını kapıya yaslayarak yere doğru kaydı ve büyük elleriyle yüzünü sıvazladı. Derin bir iç çekti acıyla. Kalbi o kadar çok acıyordu ki... Tarifi yoktu. Dönebilse o lanet güne dönmeyi her şeyden çok isterdi. Gözlerini kapattı ve sessizce fısıldadı. Bundan sonra bu cümleyi onun yüzüne söyleyemeyeceğini biliyordu.

"Seni gerçekten sevdim deniz kızı."

...

Bazı acılar vardı, tarifi yoktu. Sussan içinde büyüyordu, konuşsan bağırsan geçmiyordu. Duyan anlamıyordu, duymayan acı yok sanıyordu. Kalbini koca bir sis bulutu kaplıyor atışını zorlaştırıyordu. Boğazına kadar hıçkırık geliyordu ama yutmak zorunda kalıyordun. Çünkü güçlü olman gerekiyordu.

Annemi kaybettiğimde çok dağılmıştım. Günlerce odamdan çıkmamış kendimi insanlar soyutlamış, hayatımda ağlamadığım kadar ağlamış kendimi mahvetmiştim. Nasıl etmezdim ki ? Annemi, hayatımdaki en değerli varlığı kaybetmiştim. Özlemi ateş gibi yakıyordu ama sarılacak bedeni yoktu. Duyacağım sesi yoktu. İçime çekeceğim kokusu yoktu. Sanki hayat damarlarımdan birini kaybetmiş gibiydim. Çağan olmasaydı toparlanabileceğimi sanmıyordum.

Şimdi tüm bunların bir oyun olduğunu öğrenirken, bu sefer beni toparlayan kim olacaktı ? Ailem dediğim bir insanı, ailemden gördüğüm benim için hayatta çok değerli olan bir insanı kaybetmiştim. Hem de onun için hiç bir değerimin olmadığını öğrenerek.

İşte şimdi kendimi bu hayatta kimsesi kalmamış gibi hissediyordum. Ben onun için Umut'u öldürmeyi göze almıştım. Ne kadar da aptalmışım. Neden böyle bir şey yaptığını bir türlü aklım almıyordu. Neden beni kendine aşık etti ? Neden rolümüzün gerçeğe dönüşmesini sağladı ? Bu şekilde daha gerçekçi olacağını mı düşündü ?

Çağan umursamaz, çoğu şeyi dalgaya alan bir çocuktu. Ama arkadaşların her şeyden çok değer verirdi. Oğuz'u sevdiği için korumamış mıydı beni em başta ? Böyle bir şeyi nasıl yapabildi ?

Eve yaklaştığımda soğuğu hissedemiyordum bile. Çünkü kalbimdeki yangın soğuğu hissetmemi engelliyordu. Bakışlarım adımlarımdayken nereye gittiğimi bile umursamıyordum şuan. Kapıyı yüzüme kapatmıştı. Hem de tamamen.

"Ada ?" Bakışlarımı kaldırdığımda arabasından inen Çağrı'yı gördüm. Sanırım bize gelmişti ama dün ve bugün ona da Çağan'a olduğu gibi ulaşamamıştım. O da biliyor muydu ? Çağan'ın beni kandırdığından haberi var mıydı, bu yüzden mi kaybolmuştu ortadan ?

Arabasının kapısını kapatıp hızlı adımlarla yanıma gelirken kaşları çatıldı. Tam önümde durduğunda boş bakışlarımı yüzünde gezdirdim.

"İyi misin ? Yüzün bembeyaz olmuş ve gözlerin kızarmış."

"Sen neler olduğunu bilmiyor musun sanki ?" Dedim burukça tebessüm ederek. Gerildi. Hafifçe yutkunurken adem elması aşağı yukarı hareket etti. Mavi gözleri yorgunlukla bakıyordu.

"Neyden bahsediyorsun ?" Dedi tedirgince. Biliyordu işte ! Hareketleri onu ele veriyordu.

"Bana bilmiyormuş gibi davranma !" Diye bağırdım sinirle göğsünden ittirirken. "Kardeşinin yaptığı şerefsizliği bilmiyormuş gibi davranma!"

Şok içinde yüzüme bakarken gözlerim yanmaya başlamıştı ve deli gibi dişlerimi sıkıyordum. Gözlerinde şaşkınlık üzüntüye dönerken kolumdan tutup beni kolları arasına çektiğinde onu itmeye çalıştım ama bırakmadı. Hıçkırıklarımı serbest bırakırken iki elimle montunu sıkıca tuttup. Ellerim aramızda ezilmişti ama umrumda değildi. Güçlü Ada yerle bir olmuştu. Bir aşk yüzünden.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now