41 - "Özel günler"

16.8K 861 259
                                    

Alt dudağımı ısırdığımda acı git gide artmaya başlamıştı. Hazırlıklı olmadığım için biran önce tuvalete gitmem gerekiyordu ama bunu Çağan'a nasıl söyleyeceğim konusunda bir fikrim yoktu.

Ama acı daha da arttığında inlemeden edemedim. Çağan panikle yüzüme bakıp "Deniz neler oluyor ?" Diye sordu. Hızla ayağa kalkmaya çalışırken mindere takılıp düşecektim ki Çağan son anda kolumdan tuttu. O da hızla ayağa kalkarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Benim hemen banyoya gitmem lazım. Nerede ?" Dedim kıvranırken. Bir yandan da yüzüne bakmamaya çalışıyordum çünkü bu feci halde beni utandırıyordu.

"Seni götüreyim" diyerek koluma girdiğinde panikle "yok yok" dedim. "Sen tarif et. Ben giderim."

Bana anlamazca baktıktan sonra bir yeri işaret etti. İşaret ettiği yere giderken "sırt çantamı getirir misin ?" Dediğimde cevap vermeden girişe bıraktığım çantama doğru ilerledi. Yüzünden olan bitene anlam veremediği belliydi. Böyle olması da daha iyiydi. İçimden bir ses eğer anlarsa benimle feci dalga geçeceğini söylüyordu.

Çantamı bana uzattığında yine yüzüne bakmadan elinden aldım. Tam banyoya girecektim ki elini kapınin koluna koyarak beni durdurdu. Ah tam da sırasıydı sanki !

"Yoksa" dedi şüpheli bir sesle. İnlememek için kendimi zor tutuyordum. Ağrım daha da artmıştı ve biran evvel ağrı kesici almam lazımdı. Aksi halde bu haftayı kolay atlatamazdım. "Özel günlerin mi ?"

"Ne ?!" Dehşet içinde yüzüne baktığımda yanaklarım yanmaya başlamıştı bile. Çağan'dan bahsediyorduk. Anlamamış olması imkansızdı.

"Yani diyorum ki" dedi keyifli bie ifadeyle iyice dibime girerek. "Ana vatan kan mı ağlıyor ?"

"Sen..!" Dedim dehşet içinde. Bu kadar açık sözlü olmak zorunda mıydı ? "Terbiyesiz."

"Bu normal bir şey" dedi omuz silkerek. "Utanmana gerek yok." Ardından elini kapıdan çekti.
Hızla arkamı dönüp kendimi banyoya atıp kapıyı kilitledim. Kapıya sırtımı dayayarak derin derin nefesler aldım. Bu çocuk bu konuda hiç değişmeyecek miydi ?

Ne demişti o ? Ana vatan kan... !?

Ahh !

Kendimi toparlayıp işlerimi hallettikten sonra sessizce banyo kapısını açıp etrafı kolaçan ettiğimde Çağan'ın ortalıkta olmadığını fark ettim. Yine aynı sessizlikte banyodan çıkıp çantamı kenara bıraktım ve mutfaktan 1 bardak su alıp ağrı kesiciyi yuttum. Üzerimi de değiştirmiş rahat şeyler giymiştim. Ayağıma da ev ugglarımı giydiğim için şimdi daha rahattım. Bu zamanlarda ayaklarımı sıcak tutmam gerektiğini biliyordum.

Koltuklardan birine doğru yavaş adımlarla ilerlerken Çağan'ın nerede olduğunu merak ediyordum.

Kanepeye uzandığımda dış kapının açıldığını duydum ama kafamı kaldırıp bakacak kuvvetim yoktu. Cenin pozisyonunu alıp kollarımı karnıma sardığımda Çağan görüş açıma girdi. Elindeki odun parçalarını şöminenin yanına bırakıp bana çevirdi bakışlarını.

"İyi misin ?" Sesinde bu sefer alay yoktu. Nasıl bu konuyu beninle rahat konuşabiliyordu ? Belki de Melina onunla bu konuları hep konuşuyordu. Kızın ilk adetinden beri Çağan yanındaydı. Bu konuları onunla konuşmasına şaşmamak gerekiyordu. 
Ani bir öfke vücudumda kol gezinmeye başladığında kaşlarım da istemdışı çatıldı. Evet bu kıskançlıktı. Artık isim koymak daha kolaydı. Üstelik duygularımın yoğun olduğu bu zamanda kıskançlık duygusunu da en üst seviyede hissetmeye başlamıştım bile.

Önümde bir gölge farkettiğimde bakışlarımı kaldırdım. Çağan önüme diz çökerek elini saçlarıma daldırdı.

"Neden kırmızı görmüş boğa gibi bakıyorsun ? Çok mu ağrıyor ?"

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now