27 - "Yalı"

20.4K 938 79
                                    

Multimedya : Emir ve Çağla'nın geçmişteki resimlerinden biri

Keyifli okumalar...

Telefonumu uzattığında korkumu gizlemeye çalışarak elinden aldım ve çantama attım. Buraya her şeyi göze alarak gelmiştim. Peki neden tedirgindim ? Her şeyi göze almamıştım. Mesela annemi hesaba katmamıştım. Onun ne yapacağını, benim yokluğumda kendini yalnız hissedeceğini hesaba katmamıştım. Ona bir söz vermiştim. Gidip alacaktım onu. O adamın ellerine bırakmayacaktım. Yepyeni bir başlangıç yapmasını sağlayacak ve o adama ihtiyacı olmadığını kanıtlayacaktım. Şimdi benim yokluğumla birlikte umudu da tükenecekti.
Peki diğerlerinin umutları ne olacaktı ? Çağan'ın ve Umay'ın umudu ne olacaktı ? Sadece annem için vazgeçersem bencillik yapmış olacaktım. 1 gün içinde tükürdüğümü yalamıştım bile. Çağan'la birbiri için fedakarlık yapacak insanlar olmadığımızı düşünüyordum ama tam da onun için buradaydım. Daha fazla zarar görmesin diye kendimi feda ediyordum.

Kendime inkar etmenin bir anlamı yoktu. Diğerlerini ya da Umay'ı öne sürerek Çağan için yaptığım fedakarlığı gizleyemezdim. Burada olmamda onların payı yok diyemezdim ama büyük çoğunluğunu Çağan oluşturuyordu.

Her ne kadar bu durumdan nefret etsemde Çağan'a değer veriyordum.

Hem değer veriyor hem ona sinir oluyordum. Böyle bir çelişki yaşadığım için de kendimden nefret ediyordum.

"Seninle ne yapmalı ?"

Dalga geçiyordu. Bunu ses tonundan çok net anlayabiliyordum. Yavaşta olsa bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde alayla gülümsüyordu. Saçları en son gördüğüm gibi yana yatıktı. Gece siyahı saçlarının altındaki bakışları da en az saçları kadar karanlıktı. Alaycı ifadesi bunu gizlemiyordu. Aksine bakışlarını daha da korkunç bir hale sokuyordu.

Kirli sakallı çenesini hafifçe ovarak keyifli bir ifadeyle yüzümü inceledi. Buraya kendi ayağımla gelmiştim. Korkaklık yapmak için çok geçti. Son zamanlarda çok sık korkar olmuştum zaten. Bana göre değildi.

"Açıkçası erkek arkadaşının da burada olmasını tercih ederdim. Hasta olsa da seni gönderecek kadar korkak olmamalıydı."

"Beni o göndermedi" dedim kaşlarımı çatarak. "Kendim geldim. Bunun onunla bir ilgisi yok. Başka kimseyle ilgisi yok. Senin derdin benimle. Ne yapacaksan benimle yap." Korkumu gizlemek adına tek nefeste konuştuğum için yorulmuştum. Bu yüzden belli etmeden derin bir nefes aldım. Kaşları şaşkınlıkla havalanırken benden böyle bir atak beklemiyor gibi duruyordu. Açıkçası ben de kendimden böyle bir şey beklemiyordum.

"Sakin ol küçük kız. Nefesini boşa harcamana gerek yok. Nasılsa daha çok itiraz cümleleri kuracaksın. Acele etme."

İtiraz cümleleri derken ? İşte bu hiç hayra alamet değildi. Ellerini siyah kotunun ceplerine yerleştirirken benim sakin olmaya çalışan halimle dalga geçen bir rahatlığı vardı. Karşımdakinin bir mafya olduğunu unutmuştum. Benim gibi korkan ama gizlemeye çalışan çok insan görmüş olmalıydı. Belki de bunların çoğu hayatlarında son kez Umut'u görmüş insanlardı. Umut'ta potansiyel öldürme kabiliyeti olduğuna göre imkansız bir ihtimal değildi.
O insanlar hala yaşıyor olabilirler miydi ? Sanmıyordum. Belki de bir kaç saat ya da dakika sonra yanlarına gideceğim insanlardan bahsediyorum. Kesinlikle yaşamıyorlardı.

Sert bakışlarını alaylı ifadesiyle bütünleştirip bana son bir bakış attıktan sonra arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Olduğum yerde kalakaldım. Beni bırakmasını beklemiyordum. Kurdun inine girmemden hoşlanan bir kurt neden kuzusunu bıraksın ki ?

"Beni takip et."

Tabiki bırakmayacaktı. Koca lunaparkı da benimle sadece dalga geçip konuşmak için alt üst etmemişti. Adımlarımı harekete geçirip peşinden gitmeye başladım. Bu adımların beni sonuma götürdüğünü biliyordum.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now