42 - " Yalan "

16.5K 828 108
                                    

+70 vote +70 yorum sınır

Vizelerin yoğunluğuyla geçen koca iki haftadan sonra nihayet derin bir nefes alabilmiştim.

O gün Çağan ve Çağrı'nın konuşmalarını dinlerken Çağrı beni farketmiş ve sanki hiç bir şey yokmuş gibi davranmıştı. Yine de üzerindeki huzursuzluğu görmemek için kör olmak gerekiyordu. Yalnızca bu huzursuzluğun sebebini anlayabilmiş değildim. Geri dönecekken arabasının tekerleğinin patlamış olduğunu fark etmiştik ve son günümüzde bizimle birlikte kalmıştı. Yatak odasını ben kullanmıştım, Çağrı ve Çağan da kanepelere geçmek zorunda kalmışlardı. Son gün pek bir şey de yapmamıştık aslında. Zaten havada gerici bir durum vardı. Ama Çağrı bizim 'gerçekten' sevgili olduğumuzu anlamıştı. Sahi sevgiliydik değil mi ? Sevgili böyle mi olunuyordu ? Lanet olsun ki hiç bir fikrim yoktu.

Vize haftasında sınavlara Çağan'la birlikte hazırlanmıştık ve bu süre zarfında kafamı dağıtmamak için Çağrı ile ne konuştuklarını sormamıştım. Oysaki deli gibi merak ediyordum. Melina ile ilgili olan durum neydi merak ediyordum. Bu durumun Çağan'ın günlerce ortadan kaybolmasıyla bir ilgisi olabilir miydi ?

"Karadeniz'de gemilerin mi battı ?" Diye takıldı Nehir. Bu süre zarfında onunla epey yakın olmuştuk. Yüzme konusunda ilerleme kaydetse de korkusunun nedenini hala çözebilmiş değildim. Gerçi bu durum beni çok da ilgilendirmiyordu. Umut'un istediği gibi Nehir'le yakın olmuştum sonuçta ama daha ilerisini yapabileceğimi sanmıyordum. Ona o sigarayı verdiğimde bile vicdan azabı çekmiştim. Bir de o şeyi satmasını nasıl sağlayacaktım ? O kadar insanın günahına nasıl girecektim ?

"Vizeleri düşünüyordum" diyerek geçiştirdim. Elimdeki bardağı güzelce kurulayıp raftaki yerine yerleştirdim. Kampüsistan artık eskisi kadar yoğun olmuyordu. Bunda havaların soğumasının etkisi oldukça büyüktü. İzmir'de havanın hala ılık olduğundan adım gibi emindim.

Nehir yüksek taburelerden birine oturup dirseğini tezgaha yaslayıp bana baygın bakışlar attı.

"Cidden mi ? Üzerinden asırlar geçti. Bırak şimdi vizeleri. Bu akşam İs'te büyük bir parti varmış. Oraya gitmeye ne dersin ?"

Kaşlarım çatılırken "Sen İs'i biliyor musun ?" Diye sordum. Şaşırmıştım.

Saçlarını geriye savurup "Tabiki kızım. Burada bilmediğim ve beni bilmeyen yer yoktur" dedi böbürlenerek.

Umut'un söyledikleri aklıma geldi. Nehir'in, adı bilinen biri olduğunu bu yüzden torba olmak için uygun olduğunu söylemişti.

"Ee ne diyorsun ?" Dedi benden cevap gelmeyince.

"Olabilir" dedim omuz silkerek. Hem Nehir'i satışa bir şekilde ikna etmem gerekiyordu. Her ne kadar içimden gelmese de.

"Güzel !" Dedi cıvıldayarak. "Seni arkadaşlarımla da tanıştırırım hem."

"Arkadaşların ?" Diye sorduğumda "bizimkiler" işte dedi geçiştirircesine. Yerinden kalkarak dar deri eteğini düzeltti.

"Neyse benim dersim var maalesef" dedi yüzünü ekşiterek. "Haberleşiriz."

El sallayarak alel acele dışarı fırlayınca arkasından öylece bakakaldım. Neyseki bugün dersim yarım gündü ve öğleden sonra buraya gelebilmiştim.

"Nehir'le arkadaş olduğunuza hala inanamıyorum" dedi Kayra elindeki tepsiyle yanıma gelerek. Sanırım sipariş götürmüştü.

"Sandığın gibi değil" diye mırıldandım diğer bardakları da silmeye geçerek.

"Sandığım gibi değil mi ? Şuan paparazilere yakalanıp 'biz aslında arkadaşız' diye yalan söyleyen çiftler gibi konuştuğunun farkında mısın ?"

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now