15 - " Türk Kahvesi "

21.9K 978 194
                                    

"Hoşgeldiniz Çağan bey. İstediğiniz gibi odanız hazırlandı."

Çağan başıyla onaylayıp içeri geçtiğinde kapıda dikilen genç kızın gözleri beni bulduktan sonra kaşları hafifçe çatıldı.

"Siz kime bakmıştınız? "

Bir süre ne diyeceğimi bilemez şekilde yüzüne baktığımda Çağan'ın içeriden sesi duyuldu.

"Bihter o benim misafirim !"

Adının Bihter olduğunu öğrendiğim kızın kaşları şaşkınlıkla havalandığında "Aferdesiniz efendim" dedi kendini toparlayarak. "Buyrun."

Kenara çekildiğinde tereddütle içeriye girdiğimde bu kızdan hiç iyi elektrik almamıştım. Yine ön yargımı konuşturduğumun farkındaydım ama bu sefer içimden bir his yanılmadığımı söylüyordu. Zaten bu zamana kadar ön yargılarımda hiç yanılmamıştım. Daha doğrusu Çağan'a kadar. Çocuk sanki beni alaşağı etmek için yaratılmış gibiydi. Şimdi ise sayesinde hayatımda ilk defa ladeste yenilmiştim ve sözünü tutan biri olduğum için cezamı çekmek için buraya gelmiştim. Bu aslında benim hatamdı. Kazanacağımdan o kadar emindim ki cezanın sınırlarını konuşmamıştık. Her ne kadar konuşmamış olsak da bu bana istediğini yaptıracağı anlamına gelmiyordu. Benim de belirli sınırlarım vardı ve bu sınırları aştığında ağzını burnunu kırmaktan çekinmeyecektim.

"Ne dikiliyorsun orda deniz kızı." İrkilerek merdivenlere baktığımda Çağan'ın bıkkınca beni izlediğini gördüm. Bihter'in arkamdaki varlığını hissediyordum. O kız kesinlikle tekin değildi. Çağan'dan bir kaç yaş büyük dursa da bunu sorun etmiyor gibi bir hali vardı.

"Bihter, çantasını alıp hazırlanan diğer odaya götür."

"Peki Çağan bey."

Bihter hiç bir şey demeden elimden çantamı aldığı gibi merdivenlere yönelince kasıtlı olarak Çağan'a yakın mesafeden yanından geçtiğini fark ettiğimde gözlerimi kısarak arkasından baktım. Çağan ise bu durum umrunda değilmiş gibi duruyordu. Kollarını gövdesinde birleştirip bıkkın bakışlarını yüzüme dikmişti.

"Ben ne yapacağım ?" Dedim gururumu koruyarak. Her ne kadar bu evde bir 'köle' olsam da Bihter'in davrandığı gibi ona asla davranamazdım. Ona asla 'efendim' ya da 'Çağan bey' demeyecektim.

"Öncelikle sana odanı göstereceğim, beni takip et."

Merdivenlerden çıkmaya başladığında peşinden ilerledim. Etrafı incelemekten de kendimi alamıyordum. Her yer açık renklerle bezenmişti. Döner merdivenin duvar kısmında asılı olan fotoğraflara bakıyordum. Birinde aynı yaşta olduğunu düşündüğüm bir kız ve bir erkek çocuğunun resmi vardı. Birbirlerine sarılmışlardı ve sıcacık gülümsemeleriyle kameraya bakıyorlardı. Sanırım bunlar Çağan ve Çağla'ydı. Başka bir resme gözüm takıldığında 40lı yaşlardaki bir bay ve ve bayan resmi olduğunu fark ettim. Bayan sandalyede otururken eşi olduğunu düşündüğüm adam bayanın yanında dikiliyordu ve elini omzuna koymuştu. Kırlaşmaya başlamış saçlarının aksine oldukça karizmatik bir adamdı ve kuşkusuz bundaki en büyük katkı masmavi gözleriydi. Çağan ve Çağrı'nın gözleriyle aynı olduğuna göre babaları olmalıydı. Yanındaki bayan da anneleri olmalıydı ama çocuklardan hiç biri annelerine benzemiyordu. Bayan esmerdi ve güzeldi. Kahverengi gözleri biçimli yüzünde gece gibi parlıyordu. Sanırım Çağla mavi yeşil gözlerini annesinden almamıştı. Peki kime benziyordu ?

Fotoğraf birden önümden yok olunca Çağan'a baktım. Fotoğrafı duvardan almıştı ve hiç bir şey olmamış gibi merdivenlerden çıkmaya devam ediyordu.

"Benim geldiğimi öğrendiğinizde görmek istemediğim şeyleri ortadan kaldırmanız gerekirdi !"

Kükremesine karşı hafifçe yutkundum. Neden bu kadar sinirlendiğini anlamasam da bu fotoğraf onu çok öfkelendirmişe benziyordu. Bihter koşar adımlarla bizi merdivenin başında karşıladığında Çağan elindeki fotoğrafı sertçe Bihter'in eline verdi.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now