60 - "Yanında olmak"

15.8K 750 259
                                    

Şimdiye kadarki en uzun bölüm, sindirerek okuyun :)

Odama- sanırım hemen benimsedim - geçip telefonumun nerede olduğunu düşünürken komodinimin üzerinde gördüğümde adımlarımı harekete geçirip telefon elime aldım ve yatağa oturdum. İçim oldukça sıkılıyordu. Umut'un bana zarar vermeyeceğini biliyordum. Daha doğrusu hissediyordum. Ama çevresindekilere gayette zarar verebilirdi. Bu yüzden içim hem rahattı hem de korkuyordum. Gözümün önünde bir adamın boynunu kırmıştı. Belki Umay kardeşi olduğu için zarar vermezdi ama aynı şeyi Oğuz için söyleyemezdim. Ona elbetteki zarar verirdi. Diğer yandan da istese şu ana kadar zarar vermez miydi ? Yerlerini bildiğini neden bana söylemişti ? Benim Oğuz'a haber vereceğimi bilmiyor muydu ? Bunu öğrendikten sonra Oğuzların orada kalmasına izin veremezdim.

Tuş kilidini açarak rehbere girdim ve Oğuz'un numarasını bularak arama tuşuna dokundum. Telefonu kulağıma götürdüğümde hala gergindim.

"Cadı ?"

"Ogi ?" dedim nefesimi sıkıntıyla üflerken.

"Ne oldu ? İyi misin sen ? sesin kötü geliyor"

Lafı dolandırmadım. "Umut Soylu evlendiğinizi ve Hollanda'da olduğunuzu biliyor."

Kısa bir sessizlik oldu."Ne?" Duraksadı. "Nasıl biliyor?" Sesindeki gerginlik elle tutulur cinstendi.

Gergince bir elimle saçlarımı geriye ittim. "Bilmiyorum ama artık orada olmanız güvenli değil Hemen buraya dönün. Birlikte olursak daha güvenli olur."

Sıkıntıyla iç çekti. "Zaten haftaya bir kaç günlüğüne gelecektik. Ailem gizlice evlendiğim için sıkıntı çıkardı. Onlarla konuşacaktık. Sanırım temelli dönmemiz gerekecek. Haklısın."

"En kısa zamanda gelmeye çalışın. Umut Soylu'nıun neler yapabileceğinden emin değiliz" derken Umut'un bana ayırdığı odada oturuyor olmam da oldukça ironikti.

"En kısa zamanda buradaki işleri halledip döneceğiz. Kendinize dikkat edin."

"Tamam. Siz de dikkatli olun."

Vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra bakışlarımı kaldırdığım an gördüğün kişiyle gözlerim irice açıldı. Umut kollarını göğsünde birleştirmiş bir omzunu kapı pervazına yaslamış eğlenen bir ifadeyle beni izliyordu. Ne zamandan beri oradaydı ? Tüm konuşmayı duymuş muydu ? Lanet olsun !

Kolundaki saate baktı. "Hiç vakit kaybetmedin. Helal olsun. Benden bu kadar mı korkuyorsunuz ?"

Gergince gülümsedim. Evet her şeyi duymuştu.

"Bunu gözümün önünde bir adamın boynunu kıran biri mi söylüyor ?"

Yüzündeki eğlenen ifade giderken yerini karanlık ve gergin bir ifade aldı. Tüm yüz hatlarına yayılan karanlık ifadeye bakarken sessizce yutkundum. Neden birden gözüme bu kadar korkunç görünmüştü ?

"Sana asla zarar vermem" dedi sanki bir kanun maddesi söyler gibi. İtiraza yer yoktu.

"Biliyorum" dedim içtenlikle. Bundan emindim hatta."Ama arkadaşlarıma zarar vermeyeceğin konusunda güvenmiyorum."

"Zaten sana zarar vermem dedim arkadaşlarına değil."

tüm bedenimi bir korku kaplarken yüzümü ifadesiz tutmaya çalışıyordum. Onun ise yüzü ifadesizdi ama gözleri sert bakıyordu. Yanlış bir şey demekten korkuyordum ama onun yanında olmaktan korkmuyordum. Yine de Çağan'a karşı hissettiklerimi ona karşı hissetmiyordum. Hissetmeyeceğimi biliyordum. Çağan'ın aksine ben sevgime sadıktım. Sadece Umut'un yanında kendimi iyi ve güvende hissediyordum.

DENİZ KIZI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin