55 - "Öfke"

13.1K 758 126
                                    

Tekrar sınırlı günlere dönüyoruz bebişlerim çünkü vote sayilarinda bariz bir azalma var.

Sınır +70 vote +70 yorum
Sınır geçince bölüm gelecek :*

Toparlanmış bir şekilde aşağıya indiğimde Çağrı koltuklardan birine oturmuş, başını geriye yaslamış gözlerini kapatmıştı. Beni banyoda o şekilde bulduğu an gözlerimin önüne geldiğinde utanmaktan kendimi alamıyordum. Özellikle bedenimi incelemese de gördüğünü biliyordum ve bu düşünce beni daha fazla utandırıyordu.

Yavaş adımlarla yanına giderek çaprazındaki tekli koltuğa kendimi bıraktığımda diken üzerindeydim. Çağrı ağır bir şekilde başını kaldırıp gözlerini aralayarak yüzüme baktı. Kaşlarını çatarken mavi gözlerinde öfke kıvılcımları dolaşmaya başladı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun !" Dedi hiddetlenerek. Bakışlarımı kaçırırken yerime iyice sindim.

"Böyle bir şeyi nasıl yapabilirsin Ada ! Sen böyle biri miydin ? Nerede o dik başlı, güçlü Ada ?"

Bakışlarımı yüzüne çevrildiğimde buruk bir gülümseme oluştu yüzümde. "Aşk insanı biraz da olsa değiştiriyormuş" diye mırıldandığımda şaşkınlıkla dona kaldı. Ardından çenesi seğirirken dişlerini sıktığını anlayabilmiştim. Bakışlarını kaçırdı.

"Ya sen ?" Dedim utanç bedenimi yavaşça terk ederken."Sen böyle bir şeyi nasıl yapabildin ? Nasıl Çağan'ın beni kandırdığını saklayabildin ?" Dedim suçlayıcı bir tonda.

Sıkıntıyla ellerini saçlarından geçirdi. "Bak, bu durumu açıklamak çok zor ama Çağan'la konuşman lazım. Oyun oynamıyordu. Seni sevdiğini biliyorum. Sadece... Oyun oynadığını söylemek zorunda kaldı."

Kaşlarımı anlamazca çatıp "Ne demek istiyorsun?" Dediğimde "Çağan'ı konuştur. Pes etme. O seninle oyun oynamadı" dediğinde kafam karışmıştı.

Başım sızı şeklinde yavaşça ağrımaya başladığında elimi şakaklarıma götürüp yavaşça ovmaya başladım. "Anlayamıyorum. Kafam çok bulanık."

Dış kapının açılış sesini duyduğumuzda hemen ardından neşeli konuşma sesleri doldu kulağıma. Çok geçmeden görüntü alanıma İrem ve Ogün abi girdi. Elele gülerek salona girdiklerinde bakışları bizi bulduğu an gülüşleri yerini meraklı ifadelere bıraktı.

"Ada?" Dedi İrem merakla. "Neden yüzünüzden düşen bin parça ?" Bakışlarını Çağrı ile benim aramızda gezdirirken Ogün abi de hafifçe kaşlarını çatmıştı.

Çağrı ile birbirimize kaçamak bakışlar atarken son söylediği aklımı kurcalıyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ani bir kararla ayağa kalkarak "Ben dışarı çıkacağım" dedim İrem'e hitaben. "Geldiğimde konuşuruz​."

Yanından geçecekken kolumdan tutarak beni durdurdu. "Sen iyi misin ?" Dedi meraklı bakışlarını yüzümde gezdirirken. Büyük ihtimalle iyi olmadığımı anlamıştı. Beni İrem ve Oğuz'dan daha iyi kim tanıyabilirdi ki ?

"Geldiğimde konuşalım" diye mırıldandım iyi olmadığımı belli edercesine. Kaşlarını çatsa da itiraz etmedi. Başıyla onaylarken yavaşça elini kolumdan çektiğinde merdivenlere doğru yöneldim.

Odama girip dolabımdan siyah boğazlı kazağımı ve koyu renk kot pantalon alarak üzerime hızlıca geçirdim. Kaşe kabanımı da üzerime geçirdikten sonra çantamı alarak merdivenlerden aşağıya indiğimde Çağrı'yı merdivenlerin başında görmeyi beklemiyordum.

Bakışları yavaşça beni bulduğunda "Ben de gidecektim. Seni de gideceğin yere bırakayım ?" Diye açıklama da bulunsa da benden bir şeyler sakladığı için ona kızgındım. Kaşlarımı çatarak "gerek yok" dedim buz gibi bir sesle. Yanından geçip kapıya yöneldiğimde arkamdan geliyordu.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now