63 - "Ariel"

13.2K 712 140
                                    

Bir varmış bir yokmuş. Okyanusların derinliklerinde yeryüzündekilerden habersiz büyük bir dünya varmış. Bu dünyada da yaşayan bir deniz kızı varmış. Aşka inanmayan, saçmalık olan gören bu deniz kızı bir gün karada gördüğü bir prense aşık olmuş ve onun için okyanusun dibindeki bir cadıyla anlaşma yaparak karaya çıkmış. Anlaşma gereği deniz kızı bir çift bacağa kavuşmuş ama eğer prensi kendisine aşık edemezse su kabarcığına dönüşüp yok olacakmış. Deniz kızı prensi o kadar çok seviyormuş ki her şeyi göze alarak karaya çıkmış. Ama işler hiç de istediği gibi gitmemiş. Prens onu sevmemiş, başka bir ülkenin prensesiyle evlenmiş. Tam da düğünlerinin olduğu gece Deniz kızı su kabarcığına dönüşerek gökyüzüne karışmış ve yok olmuş. Tüm kalbini verdiği aşktan böyle almış darbesini.

Şimdi düşünüyorum da Ariel'le benim kaderimiz aynıymış. Benim prensim de başka bir kızla evlenmedi mi ? Ben de vermedim mi tüm kalbimi aşka ?

Ben de su kabarcığına dönüşmedim mi ? Tıpkı Çağan'ın dediği gibi.

"Ne düşünüyorsun ?" dedi Umut arabadaki sessizliği bozarak. Kafam şimdi biraz daha netti. Bardan çıktığımızda soğuk hava ipin ucundaki bilincimin geri gelmesini sağlamıştı. Oysa geri gelmemesini isterdim. Bir süre de olsa bu akşamı ve yaşadıklarımı unutmuştum.

"Ariel'le birbirimize ne kadar benzediğimizi düşünüyordum."

Akıp giden yolu izledim. Etraf artık zifiri karanlıkken saatin kaç olduğunu merak etmiyordum. Artık zaman benim için pek de önem arz etmiyordu.

"Ariel ?" Yönelttiği sor işareti omzumu dürtünce bakışlarımı yüzüne çevirdim. Zifiri karanlık onun da yüzünü yutmuştu ve çok az bir ışık yüzüne vuruyordu.

"Deniz Kızı olan Ariel" diyerek merakını gidermek istedim. "Masalda Ariel karada yaşayan bir prense aşık olur ve hayatını riske atarak bir cadıyla anlaşma yapar. Cadı ona bir çift bacak verir ama bu durum geçicidir. Kalıcı olması için prensin Ariel'e aşık olması gerekmektedir. Aksi halde Ariel ölecektir." Derin bir nefes aldım ve bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim tekrar. "Prens başka bir ülkenin prensesiyle evlenir ve Ariel de su kabarcığına dönüşerek yok olur."

"Belki Ariel yok olmamıştır" dedi gizemli bir ses tonuyla. Bazen onun duygularını anlamakta zorluk çekiyordum. Hatta çoğu zaman zorluk çekiyordum. Hep sert bir mizaçı olmuştur. Onu gülerken gördüğümü hatırlamıyordum. Sadece sık sık sinirlenirdi. Sinirlenmediği zamanlarda ya alaycı bir ifadede olurdu ya da boş ve duygusuz.

"Nasıl yani ?" dedim cümlesine dönerek. Yandan bir bakış attı yüzüme ama sonra hemen yola odaklandı. "Belki de başka bir masalın prensesi olmaya gitmiştir. Kim bilir ?"

Bu cümlesini zihnime gülle gibi atarak beni derin düşüncelere bıraktı. Ariel sadece Deniz Kızı masalının baş rolü değil miydi ? Başka bir hikayenin baş rolü olmaya gitmek... Ne demek istemişti ?

Dakikalar süren sessizliği "İremlere gidelim" diyerek kestim. "Eşyalarımı toplamak istiyorum. Hem bu gece orada kalsam iyi olur." 

Cevap vermedi ama İremlere doğru sürmeye başladı. Madem yarın bu ülkeden gidecektim en azından bunu İremlere borçluydum. Onlarla vedalaşmalıydım. Lise yıllarının bana verdiği en güzel hediyeydi onlar. Şimdi onları geride bırakmak o kadar zordu ki. Burada kalabilecek gücü kendimde bulsaydım asla böyle bir şey yapmazdım. Üstelik içimden bir ses Umut'un bana destek olabileceğini söylüyordu. Onu bataklığından kurtarırken kendi bataklığımdan da kurtulacaktım. Çağan'ı unuttuğum zaman bu ülkeye ve bana yaşattıklarına geri dönecektim. İşte o zaman İrem'i ve diğerlerini asla bırakmayacaktım.

DENİZ KIZI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin