5- " Yolculuk "

30.8K 1.2K 287
                                    

Son olarak diş fırçamı da çantama koyduğumda artık hazırdım. Hazırladığım bavulumu aldıktan sonra odadan çıktım. Oğuz ben itiraz edemeden elimden bavulumu kaptı ve merdivenlerden inmeye başladı. Kolsuz gömleğimin göbeğimdeki kısmını bağlayarak tenimin hafif görünmesini sağladım. Altıma da kot bir şort giymiştim. Sabahki giydiklerim bana sabah olanları hatırlatıyordu. Uzun saatler Çağan'la aynı arabada olacağımızı düşünürsek sabahı hatırlatıcı bir şey olmaması iyi olurdu.

Oğuz'un peşinden inerken İrem'in de kapıda dikildiğini gördüm. Kolları arasına aldı beni hemen.

"Vardığında ara. Bensiz çok gezme."

Geri çekilirken gülümsedim. "Kendine dikkat et."

"Tam 12 dakikadır seni bekliyorum. Daha ne kadar bekletmeyi düşünüyorsun ?!"

Sesini duyar duymaz yüzümdeki gülümseme yerini bir ejderhanın surat ifadesine bırakmıştı. An itibariyle drakulaya bile dönüşebilirdim. Çağan'ın kanına susamıştım ! O da canına susamış gibi duruyordu.

"Geliyorum. Patlama !"

Kıkırdayan İrem'e ters bir şekilde baktığımda hemen ciddi bir ifadeye büründü.
Evden çıktığımızda Çağan'ı bir Lamborghininin başında görmeyi beklemiyordum tabiki. Doğru ya ! O Çağ Holdingin veliahtıydı. Zaten Özel Çağan Üniversitesi'ne ilişkin bildiğim tek şey Çağ Holdinge bağlı olduğu ve Özel Çağrı Koleji'nin devamı olduğuydu.

Yanına yaklaştığımda Oğuz'la erkekçe selamlaşıp sürücü koltuğuna geçti.
Oğuz gülerek kollarını açtığında düşünmeden girdim hemen. Bu kollar benim limanım gibiydi. İrem de hep yaptığı gibi küçük kollarının arasına ikimizi sığdırmaya çalıştı. Bir kez daha böyle dostlara sahip olduğum için şanslı olduğumu hissettim. Anın büyüsünü bu kez sahte öksürüğüyle değil de pahalı arabasının kornasıyla bozdu. Oğuz gülerek geri çekildi.

"Birbirinizi öldürmeyin."

Gözlerimi devirdim. "Avucumun kaşınmasına neden oluyor."

"Sakın öyle bir şey deneme bence."

Kaşlarımı çattım. "Neden ki ?"

"Zamanla anlarsın."

Anlamazca yüzüne baktığımda Çağan'ın sesini duydum.

"Asırlık gitmiyorsun. Hadisene ! Seni mi bekleyeceğim ?"

Sahte bir gülümsemeyle Oğuz'a bakarak konuştum.

"Bence denemekten hiç çekinmeyeceğim." Arabaya kaşlarımı çatarak döndüm.

"Geliyorum !"

Hiç öyle ay yanına binsem ayıp olur arkaya binsem şöförüm gibi olur diye düşünmeden öne bindim. Kolejde insanların düşüncelerine önem vermemeyi öğrendiğim için canımın istediğini yapardım. Yine öyle yaptım. Kapıyı sertçe çarptığımda Çağan'ın yavaş diye söylenmesini umursamadım. Önümüzde uzun saatler vardı. Laf yetiştirmeye bol bol vaktim olacaktı.

Akıp giden yolu izlerken ortamdaki sessizlik beni rahatsız etmişti. Açıkçası onun hiç konuşmaması beni şaşırtmıştı. Herkesle alay eden bir tipe benziyordu. Görünüşüne zıt bir karaktere sahip gibi duruyordu. Evet. Ön yargılıydım. Onu karakteri hakkında yorum yapacak kadar tanımıyordum ama gittiğim kolejde onun gibi yüzlerce vardı. Hepsi de aynıydı. Bu yüzden hiç erkek arkadaşım olmamıştı. Zaten bana yaklaşmaya çalışanlar da benimle yatmaktan başka bir şey düşünmüyorlardı. Bursluyum diye bunun karşılığında para bile teklif etmişlerdi. Ne kadar adice değil mi ? Bendeki karşılıkları ise iyi bir dayak oldu. Gerisi sistemli bir şekilde hep olduğu gibi devam etti. Oğuz'un kavgayı ayırıp çocuğu kendisinin dövmesi, müdür tarafından çağırılmam, disiplinle tehdit edilmem ve Oğuz'un benim yüzümden müdürü ikna etmesi. Bu düzen dört sene hep böyle devam etmişti.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now