65 -"Dönüş"

14.5K 756 248
                                    

Çayımdan bir yudum alırken diğer yandan da nette dolanmayı ihmal etmiyordum. Çağla ve Emir'in söz fotoğraflarına gülümseyerek göz gezdirdim. Sözünde yanında olmak çok istesem de okulum yüzünden gidememiştim. Burada sistem daha farklı işliyordu işte. Yine dayanamayarak onun profilinde buldum kendimi bir anda. Zaten elime her telefonu aldığımda kendimi onun sayfasında buluyordum. Eskisinden bir farkı olmayışı dikkatimden kaçmıyordu. Evli olduğuna dair hiç bir bilgi yokken Melina ya da çocuğuyla ilgili de herhangi bir şey yoktu. Sanki hiç olmamışlar gibiydi ama olduklarını biliyordum. Çağla'yla irtibatım yoktu çünkü Çağla bana ulaşırsa Çağan da ulaşabilirdi. Ama asıl korktuğum bana ulaşabilme imkanı varken ulaşmak istememesi. Belki de bu korkum yüzünden Çağla'dan iki yıldır uzak duruyordum. Neyseki beni anlayışla karşılamış. Diğerleri yerimizi biliyorlardı hatta bir kaç kez de gelmişlerdi. Aslında her şey yolunda gidiyordu ta ki Çağla ve Emir'in nişan davetiyesini alana kadar. İrem'e vermişti ve İrem de bana kargolamıştı. İşte o gün her şey değişti zihnimde. Ben ne kadar uzağa gidersem gideyim geçmişimden kaçamazdım. Üstelik hiç bir şey umduğum gibi gitmemişti. Umut dışında. O tüm o pis işlerini bırakıp kendini tamamen holdinge vermiş işleri buradaki şubesinden yürütüyordu. Ben de eğitimime burada devam etmiştim. İstediğim gibi yeni bir hayata başlamıştım ama dediğim gibi hiç bir şey istediğim gibi gitmemişti. Hiç bir şeyi unutmamıştım ama alışmıştım. Unutamayacağımı anlamam da uzun sürmemişti zaten. Çünkü ben onu öylesine değil, ölesiye sevmiştim. Nasıl unutabilirdim ? Bu süreç benim olduğu kadar Umut için de zordu. Ben onu iyi bir arkadaşım olarak görürken onun benden beklentisi günden güne büyüyordu. Bazen sabaha kadar içiyor bazı sabahlar ise benimle konuşmuyordu. Kendi acımı unutmak için neden ona daha fazla acı çektirecektim ? İşte o davetiye bir çok şeyi daha net görmemi sağladı. Farklı isimle açtığım hesaplarımı kapatıp kendi hesaplarıma geçtim. Finallerden sonra okulla ilişiğimi kestim ve dönüş biletimi ayarladım. Çağla'nın gelişimden haberi vardı ama henüz onla konuşacak cesaretim yoktu. Hesaplarımdan da bana bir çok mesaj atmıştı ama hepsini görmezden gelmiştim. Türkiye'ye döndüğümde yüzyüze görüşmek istiyordum. Üstelik bu dönüş kesin bir dönüştü. Artık kendime de Umut'a da bu acıyı çektirmeyecektim. Hem zaten alışmıştım, ne kadar zor olabilirdi ki ? Üstelik... Annemden daha fazla uzak olmak istemiyordum.

Umut işleri yüzünden olduğunu söyleyerek bir kaç gün önce dönmüştü Türkiye'ye. Bu yüzden ben tek başıma dönmek zorundaydım. Evet, tek başıma dönecektim ve güçlü olmalıydım. Güçlü.

Çağan'dan...

Üçüncü bardağımı da viskiyle doldurduktan sonra bardağı elimde sıkıca tutarak içindeki fondipledim. Deniz dönüyordu. Dudağımın kenarı yukarı kıvrılırken kahkaha atmak istiyordum.

Deniz dönüyordu.

Umut'la gittiğini duymuştum ve şimdi en büyük korkum onunla evli bir şekilde dönmesiydi. İşte buna dayanamazdım. Kafayı emek üzereydim ve ne yapacağımı bilmiyordum. Göğsüm sıkışırken aynı zamanda heyecandan elerim titriyordu. Tıpkı ergenler gibiydim ama uzun zamandır bugünü bekliyordum. Bu yüzden hiç bir şey umrumda değildi. Sadece onu görmek ve ona sıkıca sarılmak istiyordum. Eğer o herifle evliyse... Başımı sıkıntıyla iki yana salladım. O herifi öldürürdüm. Kesinlikle bunu yapardım. Bir daha o herifle gittiğini bilmektense hapiste sürünmeyi tercih ederdim. 

Kapının ziliyle yerimden kalktığımda sarsak adımlarla kapıya yöneldim. Kapıyı açmadan önce kendimi toparlayıp kapıyı açtığımda abim beni kenara iterek içeri girdi. 

"Sana da merhaba abicim(!)"

Kapıyı kapatıp arkasından ilerlediğimde o da aynı Çağla gibi tiksintiyle bakıyordu salona. Üzerindeki takım elbisesini son anda fark etmiştim. Kravatını gevşetirken işten yeni geldiğini anlamak zor olmamıştı. "Çağla da olmasa ne yapacaksın sen ?"

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now