50 - " Hayal Kırıklığı "

14.2K 790 280
                                    

Karakuş'un yeni bölümünü hala okumayan var mı ?

Ortamdaki gürültüler artmaya başladığında zar zor gördüğüm yolda adımlarımı hızlandırsam da korku virüs gibi bedenimi ele geçirmeye başlamıştı bile. Bu işe girerken başımıza böyle bir bela geleceğini biliyordum. Yani tahmin ediyordum. Bir mafya düğününden gelin kaçırmak için kaç yürek yemiştik sahi ? Ya da aklımız neredeydi ? Gerçi Umay'ı bu durumdan kurtarmak için başka bir yolumuz yoktu. Yine olsa yine bunu yapardım. Umarım diğerleri kaçmayı başarmıştır aksi halde Umut'un hiç birini serbest bırakacağını sanmıyordum. Ben sorun değildim. İçimden bir ses Umut'un beni yakalasa bile bir şey yapmayacağını söylüyordu. Bu ihtimalin içimi rahatlatması gerekirken huzursuz ve rahatsız hissettiriyordu. Bunun nedeninin ne olduğunu biliyordum. Bana karşı olan iddaa ettiği hisleri.

Omzumdan tutulmamla geriye çekilirken o anki refleksle tam çığlık atacaktım ki ağzıma kapanan bir elle çığlığım boğuk bir yakarışa döndü.

Sırtım sert bir duvara çarparken telefonumun yere düşüş sesi çınladı kulaklarımda. Telefonum yere ters düştüğü için ortam yine kararmıştı ve irileşmiş gözlerle karşımdaki kişiye bakarken karaltıdan başka bir şey göremiyordum.

"Yakaladım seni küçük fare" diye fısıldadı erkeksi bir ses. Tanıdım. Elindeki telefonunun ışığını yüzüme doğru tuttuğunda gözlerim ışığın etkisiyle kısıldı ama bu durum yüzünü görmeme engel değildi.

Umut gözlerini kısarak yüzümü inceledikten sonra gülerek gözlerini devirdi.

"Benim kızıma da bu yakışırdı."

Fısıltısı keyif barındıran bir tınıdaydı. Elini yavaşça dudaklarımdan çektiğinde derin bir nefes aldım. Kısa sürede olsa nefessiz kalmıştım. Açıkçası başkasına yakalanmadığım için şanslıydım. Direk infaz edilirdim.

Eğilip yerden telefonumu alırken gözleri bedenimi inceliyordu.

"Çakma Erva Kozlu sensin demek ?" Diye fısıldadı tekrar. Sanırım kimsenin bizi duymasını istemiyordu. 

Üzerimi düzeltirken yüzüne ters bir bakış atarak telefon ışığımı yüzüne tuttum. Şimdi ikimiz de tamamen aydınlıktık. Saçlarını özenle şekillendirmişti ve kirli sakalı ona hoş bir hava katmıştı. Takım elbisesi üzerinde jilet gibi dururken bu görüntü bir çok kıza kalp krizi geçirtebilirdi ama bana göre sadece hoştu. Daha ilerisi yoktu. Olamazdı da.

"Beni cezalandıracak mısın ?" Diye sordum gözlerine dikkatle bakarken. Yüzü ciddi bir ifade alırken bir adımda dibime girdi. Sırtım soğuk duvarla buluştuğunda Umut'un eli saçlarımdaki peruğa uzandı ve tek hareketle başımdan çıkarıp yere attı.

"Böyle bir şeyin mümkün olabileceğini mi sanıyorsun ?" Dedi esrarengiz bir sesle. Duyduğum rahatsızlıkla gözlerimi kaçırırken sanki mümkünmüş gibi biraz daha sindim duvara.

Eli başımın yanından duvarla buluşurken "Erva'nın kılığına girmişken onun hissettiklerini hissetmeni isterdim" diye mırıldandı.  Yüzü yüzüme yaklaşırken ellerimi panikle göğsüne koyarak durdurdum. Böyle bir şeyi yapamazdı. Çağan'a karşı hislerimi biliyordu.

"Umut yapma" diye fısıldadığımda itiraz etmeden durdu ve kendini hafifçe geri çekti.

"Hala zamanı gelmedi değil mi ?" Dedi burukça.

Başımı iki yana salladım. "Hiç bir zaman gelmeyecek."

"Bekleyeceğim. Ben sabırlı bir adamım" diyerek kendinden emince konuştuğunda ne olduğunu anlamadan sert bir çarpma sesi duydum. Ardından Umut'un gözleri yavaşça kapandı ve yere yığıldı. Dehşete düşmüş şekilde Umut'un yerde baygın yatan bedenine bakarken en çok duymak istediğim sesi duydum.

DENİZ KIZI  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin