52 - " Baba "

15.2K 743 121
                                    

Sesler kesildiğinde merdivenleri tamamlayıp odaya doğru yöneldim.

"Ada ?" Çağrı'nın sesiyle duraksarken sanki onları yeni fark ediyormuş gibi tepki verdim. "Burada mıydınız ?" Onları dinlediğimi anlamamaları gerekiyordu.

"Biz de aşağı inecektik" dedi Çağan biraz tedirgince. "Sen niye çıktın ?"

Saçımı kulak arkası ederken beceriksizce gülümsedim. "Telefonumu alacaktım."

Çağan dikkatlice yüzüme bakarken gözlerimi kaçırdım. Anlamış mıydı yoksa ? Çağrı ikimiz arasında bakışlarını gezdirdikten sonra merdivenlere yöneldi. Ben de odaya yöneldiğimde Çağan da peşimden gelmişti.

"Sen de bir şeyler var" dediğinde sırtım on dönüktü. Hafifçe yutkundum.

"Ne olabilir ki ?" Dedim sesimi normal tutmaya çalışarak. Önüme geçerek yüzümü avuçladı ve dikkatlice yüzümü inceledi. Gök mavisi gözlerinde kaybolmamak elde değildi.

"Rengin atmış. Hasta mı oldun ?" Elini alnıma götürerek ateşimi kontrol etti.

"İyiyim ben" diye mırıldandım ama bu ilgili halleri çok hoşuma gidiyordu. Çağrı ile olan konuşmasını bile unutturmuştu.

Ellerini yüzümden çekip komodine yönelip telefonumu eline aldı ve bana uzattı. Tam elime alacakken telefonumun zil sesi ortamı doldurduğunda 'Umay' yazısı paniklememe sebep oldu.

"Bir sorun yoktur umarım" derken telefonumu hızla elinden alıp cevaplayarak kulağıma götürdüm.

"Umay ?"

"Ada, nikah şahidim olur musun ?"

📖🖊🖊❤

"Cidden evleniyorlar mı ? Vay canına." Çağla başındaki peruğu düzeltirken aynadan gülümseyerek bana baktı. Çağan'ın takmaya çalıştığı bıyığına bakmaya çalışırken gülmemek için yanağımın içini dişliyordum.

"Ben de inanamıyorum ama başka şansları da yoktu zaten."

Çağan homurdandı. "Bu bir hafta içinde kaçıncı kılık değiştirmemiz ?"

Elini tutup yere indirerek sinirlendiği bıyığını düzelttim.

"Hayırlı bir iş için yapıyoruz ama" dedim gülümseyerek. O da uzanıp başımdaki sarı peruğu düzeltti.

"Oğuz'un hattı olmasa hiç uğraşmazdım."

"Sen çok iyi bir arkadaşsın" diyerek kimse görmeden hızlıca yanağına bir öpücük kondurdum. Hoşnutsuzca yüzüme baktı.

"Bu ne şimdi ateş alır gibi? Düzgün öpsene kızım" diyerek dudaklarını büzerek eğildiğinde etraftan kıkırdama sesleri doldu kulağıma. Gözlerim utançla irileşirken dudağına hafifçe vurdum.

"Terbiye yoksunu."

Keyifle gülerek geri çekildi. "Bu sadece fragman" diyerek sırıttığında bakışlarımı kaçırdım. Beni kızdırmaktan ve utandırmaktan hiç bir zaman vazgeçmeyecekti.

Emir ve Çağrı şapka ve gözlüklerini taktıktan sonra hazırlardı.

"Arka bahçeden çıkacağız değil mi ?"

Çağla'yı başımla onayladım. "Önce çağırdığım adamlar gelecek" dedi Çağrı. "Sanki arkadaşlarımızmış gibi ellerinde poşetlerle eve gelecekler. Onlar evde beklerken biz arka bahçeden çıkacağız. Umut'un adamları da evde olduğumuzu düşünecekler. Arka kapıyı herkes fark edemez."

Evet, eve döndüğümüzden beri Umut'un adamları sokağın başında nöbet tutuyorlardı. Tahminen bizim Umayların yanına gideceğimizi ya da onların buraya geleceğini düşünüyordu ama yanılıyordu. Yani kısmen yanılıyordu. Onların yanına gidiyorduk ama elimizi kolumuzu sallayarak tedbirsizce değil. Tekrar kılık değiştirmiştik. Arka kapıdan çıksak bile yolda görülme ihtimalimize karşıydı bu tedbirimiz.

DENİZ KIZI  Where stories live. Discover now