Bölüm 2

21.4K 827 43
                                    


Gardiyan sıkı sıkı yapışmış koluma, sanki kaçaçam anasını satim. Hoş hala olay anında kaçmadığıma pişmanım ama, açtı koğuş kapısını ittiriverdi beni içeri, eyvahlar olsun, umarım bir mafya ağasına falan denk gelmem, kesin dayak yerim ben.

Ben içeri girince ayağa kalktı herkes, hoş geldin geçmiş olsun diye diye karşıladılar beni. Kötü bakan bir laf eden yok çok şükür, kuralları söylediler ve herkes yerine geçip oturdu, bana gösterilen yatağa oturdum, ilk kez ayrıntılı düşünecek vaktim oldu. Ama hala eksik olan yerler var kafamda, neden, nasıl bu kadar karıştı her şey? Tek düze dümdüz bir hayattan bu kadar aksiyona nasıl atladım?

Ama hepsi benim suçum. Hayatım monoton diye diye ben çağırdım belayı, Allah da al sana macera dedi, dibine kadar yaşa da gör. Off ama Allah'ım bu değil diki anlatmak istediğim, aşk falan olurdu nebilim evlilik belki. Ferit denen adam ölmemiş ama hala yoğun bakımdaymış, bu kadar avukat falan olduğuna göre varlıklı biri demek ki. Umarım bir an önce iyileşir, hapiste olmaktan ziyade birde vicdan azabıyla uğraşamam.

Ferit

Tam üç aydır bu işin peşindeyim. Verilmiş sözlerim olmasa zerre umurumda değil. Ahh Haluk hocam ahh. Ne oyunlara sürükledin beni.

" Ozan her şey tamam mı?"

"Tamam Ferit Bey. Adamlarımız takipteler, hastaneden çıktıkları an biz de harekete geçeceğiz."

"Offf bu iş bir an önce bitmeli Ozan, bir tek hata bile istemiyorum."

"Ferit Bey sakin olun, ambulans, hastane, karakol, cezaevi, avukatlar hatta cadde de ki insanlar bile bu iş için hazır bekliyorlar. Her şey tereyağından kıl çeker gibi olacak siz rahat olun yeter."

"Umarım dediğin gibi olur."

Çocuk gibi oyunlara kalkıyoruz adam gibi bir işimiz olmaz zaten. İçim sıkılıyor, daralıyorum. Bir hata yapmadan bu iş bir an önce bitseydi...

Bu gün kimse ilişmedi bana yemeğimi yedim yattım, bünyemden ziyade ruhum yorgun. Az kabuslu çok derin uykudan sonra sabaha uyandım.

Burada vakit nasıl geçer hiçbir fikrim yok, zaten yanımda hiçbir eşyamda yok. Evden getirilen birkaç giyimden başka bir şey vermediler, kitap falan olsa iyiydi. Televizyon var ama ben çok sevmiyorum, hele de sabahları. Neyse ona da alışırız elbet, ellili yaşlarda bir teyze yanıma oturdu sohbet edek biraz diyerek. İkram olarak da çay alıp gelmiş, ahh canım burada komşuluk da böyle demek ki.

"Neden düştün buralara."

Anlattım bir bir her şeyi.

" Kimmiş ki çarptığın adam."

"Ferit Oktay Yıldırım'mış adı".

Kadının abovvvv diyerek ağzını eliyle kapatışını görseydiniz kesin adam başbakan falanda bende gittim kasıtlı çarptım zannedersiniz. Ya da dünyanın son harikasıydı da yerle bir mi ettim acaba?

Kadının dil tutulması geçince ben sordum bu sefer.

" Kim bu adam Şerife abla?"

Adam Türkiye'nin sayılı iş adamlarındanmış, ilaç sektöründe devrim yapmış. Ayrıca çok sevilen ve sayılan bir zatmış, mış mış da mış mış. Kadın anlat anlat bitiremedi, sen nerden biliyorsun dedim. Sırıtarak televizyondaaannn dedi.

Demek ki neymiş daha çok televizyon izlenecekmiş, galiba bir ben tanımıyorum bu adamı. Kadere bak sen gel böyle bir adama çarp birde komaya sok, vay benim şansıma.

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now