Bölüm 4o

5.7K 434 23
                                    


Her gün yeni okuyucularla buluşmak, yorumlarını ve oylarını görmek harika bir duygu. İyi ki varsınız, desteklemeye devam :)

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum

Keyifli okumalar....

Şapkalı kadınla göz göze gelince "Heeeey sende kimsin?" Diye bağırdım. Benim sesime eş Sedat ve Ferit aynı anda kafalarını arkalarına çevirip baktılar. Ama baktıkları yer boştu. Çünkü benim cümlenin bitmesini beklemeden kadın çoktan gözden kaybolmuştu. ikisi de yönünü bana dönünce Sedat "hayırdır kızım kafayı yedin herhalde" dedi. "Yedim yedim sayenizde, orada bir kadın vardı, kocaman şapkalı, onu aşağıdaki kalabalığın içinde de görmüştüm" dedim.

Yüzümde ki ciddiyeti anlamış olmalılar ki iki adamda birbirlerine baktılar hemen akabinde Sedat hızla kapıdan tarafa gitti. Ferit ve ben Sedat'tan tarafa doğru merakla bakıyorduk Sedat sağa sola bakınıp geri döndü ve "kimse yok" dedi. Gözlerimi devirip tekrar çatının ucundan aşağı baktım. Aklımdan harika şeyler geçmiyor değil hani, atlasam hepimize biraz eğlence olurdu. Başımı tekrar önüme çevirdiğimde Ferit bana iki adım yaklaşmıştı ellerini uzatıp "hadi gönlümün hatunu, yeter bu kadar macera" dedi. Bu adam kesin beynimi okuyor. Atlayacağımı anladı bence.

Ama benim için daha önemli olan şey bana söylediği kelimeydi aklımdan geçeni hiç tereddüt etmeden yüzüne söyledim "ne dedin sen?" Ferit dudağı kıvrılmış sırıtır bir vaziyette "ne dedim?" Dedi. En sevmediğim şeyi tekrar yapıp gözlerimi devirdim "hatun dedin" dedim. " eee dedim nolmuş" dedi. "Eee dodom nolmoş" dedim bende taklidini yaparak. Sedat iki adımla Ferit'in yanına gelip elini koluna koydu. "Ferit bence bırakalım atlasın, hatta atlamazsa biz onu atalım, çok şımardı bu kıvırcık" dedi. Hemde sesli sesli gülerek.

Aslında haklıydı şu an bu iki adamın bana olan sevgisini hunharca kullanıyordum. Şımardığımın da farkındaydım ama çok zevkliydi ve bırakmaya hiç niyetim yoktu. Sinirle suratımı asarak baktım gülerek bana bakan bu iki adama. "Bakıyorum da çok eğleniyorsunuz" dedim kollarımı göğsümün altında birleştirerek. Ferit pes etmiş şekilde ellerini kaldırıp teslim olmuş gibi hareket yaptı gülerek. Sedat gıcıktı, hep olduğu gibi "hadi kıvırcık, atlayacaksan atla, sıkıldım artık ben" dedi.

İkisi de bana çok yakındı uzansalar beni tutacak kadar hem de. Ama atlamayacağıma o kadar emin diler ki tutma gereği duymuyorlardı. Dönüp arkama tekrar baktım buradan karşı çatıya sorunsuz atlamam düşük bir ihtimaldi. Bende uçtan indim ve helikoptere doğru yürümeye başladım. Arkamdan gelen adamlara dönüp baktığımda Sedat biliyordum havasında sırıtarak, Ferit rahatlamış olarak yürüyorlardı. Tekrar dönüp çatının ucuna baktım ve bu mesafe bana yeter diye içimden geçirdim.

Onlar rahat rahat yanımdan geçip giderken uca doğru koşmaya başladım arkamdan şaşkın baktıklarına eminim ama dönüp bakacak zamanım yok. Son Sürat koşup uca gelince ileri doğru havada bir takla atıp kendimi boşluğa bıraktım. Çok kısa bir sürede karşı çatıya sorunsuz düştüm. Zerre çizik bile yoktu, ayağa kalkıp üstümü çırptım. Arkamı dönüp benden yukarıda bana şaşkınlıkla bakan iki adama el salladım. Sedat bağırarak "Allah belanı versin, geri zekalı" dedi. Bende tekrar el sallayarak ve sırıtarak "bende seni seviyorum abicim" dedim.

Ferit'in yüzünde hala korku vardı ve hiç tepki vermeden bana bakıyordu. Sanırım çok kızdı bana, ben olsam bende kızardım. Bana sinirli kızgın bakan hayatımın en önemli iki erkeğine "aşağıda görüşürüz" dedim ve koşar adım bulunduğum çatının kapısına gittim. Aşağı inip şirketin kapı tarafına geçtim. Kalabalığın çoğu dağılmış, çalışanlar polisle konuşuyordu. Beni ilk gören Yusuf oldu ve koşarak yanıma geldi. "Yenge, patron nerde?" Dedi. " Buralardadır" diyordum ki Ferit şirketin kapısından çıktı.

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now