BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)

Bölüm 44

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum

Keyifli okumalar...

İlk cümlesinde ki basit kelimeler, sizden bağımsız geleceğinize yapılmış müdahaleler ve kimsenin umurunda olmayışınızın kanıtı niteliğindeydi.
Söylediği sözleri hazmetmem için bir süre sessiz kaldı. İçimde hatırı sayılır bir boşluk ve o boşlukta yuvarlanan kalbimle öylece kalakaldım. Kirpiğimin dibinde firar etmek için savaşan gözyaşlarımı çelik kelepçelerle ardı arkasına oraya kilitledim. Konuşmayıp öylece boşluğa bakan bu ihtiyara gülerek karşılık verdim. Gülüşümde ki acıyı oda biliyordu eminim ama zerre belli etmeden konuşmaya devam etti.

"Hala benden ne istediğini söylemedin"
Derin nefesimi havaya bırakıp
"Kimlik istiyorum, başka bir isimde ve o kimliğe istinaden bir pasaport senin adına bir hat ve telefon istiyorum ayrıca" dedim
"Başka" dedi hiç uzatmadan "bekle" deyip yerimden kalktım ve odada ki çantamdan dosyayı alıp geldim. Merakla bekleyen ihtiyara uzatıp yerime oturdum.

"Bu dosyada ki kız hakkında öğrenebileceğin bir şeyler olmalı" dedim. Dikkatle dosyayı inceledi, başını kaldırıp "kayıp mı? Dedi. Bende başımı sallayarak onu onayladım.
"bu kızı bulmalıyım görevim bu, ama bu süreçte hiç kimse bana ulaşmamalı, bir süre yalnız takılmam herkes için daha iyi olacak" dedim.
"Anlıyorum, ben bir araştırayım en geç bir kaç güne buluruz bir şeyler" deyip yerinden kalkarken.
" Birkaç gün benim için çok uzun yarına kadar istediklerimi halledebilir misin" dedim sabırsızca.
"Bu işleri kolay sanıyorsun sanırım küçük hanım" dedi kırık bir gülümsemeyle. Bende ayağa kalkıp elimi omzuna koydum. "Hadi ama ihtiyar Eminim ki bir saate bile halledebilirsin" dedim.

Parmağını bana doğru sallayıp kahkaha attı ve başka bir şey söylemeden odasına geçti. Mustafa Ali amca eskiden beri aile dostumuz Haluk babamın hem iş arkadaşı hem de güvendiği dostuydu. Bende bu birime girdikten sonra kimin kim olduğunu daha iyi anladım aslında. Eski, yanmayan şöminenin üstünde ki fotoğrafı elime alıp baktım.

Genç adam Mustafa Ali amcaydı ama yanında ki genç kadının kim olduğunu bilmiyorum. Bu eski fotoğrafta birbirine aşkla bakan iki sevgili oldukları aşikar. Fakat Mustafa Ali amca bildiğim kadarıyla hiç evlenmemiş bir adam. Ama az önceki acıyla harmanlanmış kırık gülümsemesi ve bana Ferit'le ilişkimiz hakkında söylediklerini düşününce onunda geçmişte kalmış bir aşk hikayesi olduğuna kanaat getirdim.

Elimde fotoğrafla koltuğa çöküp kendime bile itiraf edemediğim duygularımın beni ezip geçmek için nasıl yarıştıklarını gördüm. Ferit, Ferit onu seviyorum, sevmesem suskunluğu beni kahretmezdi, sevmesem şu an deli gibi onu özlemezdim. Odamda uyuyamadan geçirdiğim gecenin ardından yeni bir günün ışıkları doğdu. Hazırladığım kahvaltıdan midemin sessiz isyanı hatırına bir şeyler yedim, ihtiyarı odasında bulamadım büyük ihtimal sessizce evden çıkıp gitti.

Bende üstümü değiştirip sahile geçtim kışın sonu olmasına rağmen ılık havayı fırsat bilen insanları seyrettim. Deniz boştu ama rüzğarın hırçınlığıyla daha bir kabarık, daha bir hiddetliydi. Öğle güneşi tepeye varınca usulca evin yolunu tuttum. Kapıdan içeri girdiğimde ihtiyar salonda koltukta oturuyordu. Beni görünce karşısında ki koltuğu işaret ederek "otur bakalım" dedi.

Ben yerimi alınca bir dosya, telefon, kimlik ve pasaport çıkarıp sehpanın üstüne bıraktı. Önce telefonu aldım cebime koydum sonra kimliğime baktım.
Birce Kuzey adına düzenlenmiş bir kimlik ve bu isimde bir pasaport. O kadar iyi yapılmış ki orijinal olduğunu iddia edebilirim. Dosya aradığım kıza ait ve bende ki bilgilerin aynısı mevcut.

Fakat dikkat çekici olan ise dosyada ki fotoğraf, foto da Anka Kuşu şeklinde tüm sırtı kaplayacak şekilde yapılmış bir dövme resmi vardı. Fotoğrafı elime alıp "bu ne" diye sordum. İhtiyar "kız omzunda ki şifre olan dövmeyi sildirip şifreyi bu dövmenin içine yazdırmış" dedi. Şaşkınca "ama neden" diye sordum.