Bölüm 72

3.5K 323 107
                                    


Yine ben :)

Güzel bir bölümle geldim :) bol bol oy verin, yorum yapın olur mu? Bazı yorum yapan arkadaşlar var, heyecandan olsa gerek, oy vermeyi unutuyorlar sanırım :) oy önemli arkadaşlar. Bir de bazı yorumlar var o kadar güzeller ki resmen gaza geliyorum :)

Bir merak ettiğim konu da okuyucularımızın yaşları, yaş kaç arkadaşlar? Bir de memleket neresi? :) tabiî ki cevap vermek zorunda değilsiniz, benim ki tamamen meraktan :)

Hepinizi çok ama çok seviyorum, iyi ki varsınız :)

Keyifli okumalar...


Kaç takla attık, ne kadar süredir baygın duruyorum bilmiyorum. Kendime geldiğimde, üstümden kamyon geçmiş gibiydi. Sanki tüm etlerim kasap tarafından mangala hazırlanmak üzere dövülmüştü. Nefes almak zordu, burundan al, ağızdan ver, burundan al, ağızdan ver diyerek nefes egzersizi yapıp kendime gelmeye çalıştım.

Bir süre sonra toparlanınca nihayet biraz da olsa, kendime geldim. İlk işim arabanın içine bakmak oldu, görüş açım çok bulanıktı, gözlerime yapışan saçımı geri atmak için çektiğimde, saçlarımda ki ıslaklık hissiyle, elimi geri çekip baktım. Elimde ki kandı, acıyan alnıma tekrar elimi götürdüğüm de yoğun bir kan tekrar gelip gözüme bulaştı. Üstümde ki hırkayı çıkarıp, önce gözümü sildim, ardından alnıma bastırdım.

Arabada ki sessizlik beni korkutmaya başlamıştı, arkamı dönüp küçük kıza seslendim "Maryy, Maryy cevap ver hadi küçük kız" Maryy sessiz, sanki uyuyor gibi, başı omzunun üstüne düşmüş duruyordu. Yüzünde hiç bir şey yoktu ama çenesinden küçük bir kan hüzmesi damlıyordu. Ne olur ölmesin Allah'ım diyerek elimi şah damarına koydum. Atıyordu, ölmemişti.

Küçük bir çocuğun ölmesi beni en çok üzecek şeylerin başında geliyordu, yaşadığı için şükrettim. Emniyet kemerimi açıp, onu oradan almak için, acı çekerek uzandığımda, olduğu yerden hareket ettirmek mümkün değildi, çünkü benim koltuğum, çarpmanın etkisiyle geriye gitmiş ve Maryy'nin bacağı araya sıkışmıştı.

Arabadan çıkıp, onu çıkarmaya çalışmam gerekti. Önüme dönüp yanımda ki kadına, Defne'ye baktım, başı ön tarafa düşmüş öylece duruyordu. Omzunda tutup geriye çektim, aman Allah'ım, yüzü paramparça olmuş gibiydi, sanki patlayan ön camın tüm kırıkları onun yüzüne gelip parçalamıştı.

Elimi onun da şah damarına koydum ama ne yazık ki ölmüştü. Üzüldüm mü, sanırım evet bu işin sonunda onu kendim öldürmeyi planlıyordum ama kısmet değilmiş işte. Off şu halde düşündüğüm şeye bak. Elimi çekince boynu benden tarafa düşünce, Defne'ye tekrar dikkatle baktım, başının sağ tarafından sızan kan gibi durmuyordu, olduğum yerde hafif kalkarak akan şeyin ne olduğuna baktım. Beyni mi o?

Ahh bu görüntüyü sanırım ömrüm boyunca unutmayacağım. Kulağının üst tarafı patlamış ve kocaman yarılmıştı yanlış bilmiyorsam bu akanda beyniydi ya da her neyse işte. Ölü bir insana bir şey yapamayacağıma göre, Maryy'le buradan çıkmamız lazım diyerek elimi kapıya attım. Kapıyı açmaya yeltenmeden, Defne'ye doğru başımı uzatıp sanki beni duyacakmış gibi son bir kaç kelime söyledim "ilahi adalet diye bir şey var bilir misin?, hepinizin sonu bundan beter olacak" dedim.

Kapıyı bir kaç zorlamadan sonra açmayı başardım. Başımda ki hırkamı çekip attım, ayağımı arabadan çıkardığım da bastığım suyla ürperdim. Biraz ilerleyip arabaya baktığımda gözlerime inanamadım, bu arabadan sağ çıkmak Rabbimin mucizesinden başka bir şey değildi. Etrafa bakındığımda ana yol görünmüyordu, demek ki oldukça aşağı yuvarlanmıştık ve küçük bir derenin üstünde durmuştu araba.

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now