Bölüm 41

5K 436 5
                                    


Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum

Keyifli okumalar....

Defne'nin Kulağımı tırmalayan sesini duyunca gözlerimi açtım, aynı anda Ferit'te gözlerini açtı, ellerini duvara dayadığı bileğimden çekti ve derin bir nefes verdi.Defne bir kez daha Feriiiittt diye seslenince, gözlerimi yerinden çıkacakmış gibi açıp "Defne'mi o" diye sordum. Hayır yani, belki ben yanlış duymuşumdur, kulaklarım bana oyun oynuyordur.

Ferit beni onaylar şekilde başını sallayınca bende kayış koptu. Ferit'i, narince az ileri itekleyip odadan çıktım. Yani bana göre narince, dışarıdan bakınca öyle görünmüyor olmalı ki Ferit deli gibi bağırıp peşimden geliyordu. Merdivenleri üçer beşer atlayarak aşağı indim, burdan bakınca elit bir hanımefendiye benzeyen bu kadının oyunlarını bir tek ben mi görebiliyordum? İçinin karası bir tek benim mi gözüme batıyordu?

Ferit sürekli "Melek dur" diye bağırıyordu ama bende devreler çoktan yanmıştı. Koltuğa yayılmış Defne'yi hışımla tutup kaldırdım." Napıyorsun beee?" Diye mağduru oynuyor haspam. Herkes yiyebilir ama ben yemem, cümlesi biter bitmez parmaklarımı boynuna geçirip sıkmaya başladım, yavaşça boynundan havaya kalkmaya başlamıştı bile. Başımı eğip ayaklarına baktım ve sanırım bir kaç santim yerden yukardaydı.

Ben konuşmuyordum sadece boynuna baskı uygulayıp nefesinin kesilmesini sağlıyordum. Ve eğer öldürmek isteseydim dakikalar içinde geberip giderdi. Zaten nefes bile alamayan Defne'de konuşmuyordu yani Konuşamıyordu. Gözleri yuvalarından çıkmış elleri ellerimin üstünde kendini kurtarmak için çırpınıyordu. Ferit belimden tutmuş beni geri çekmek için çabalıyor ve sürekli bir şeyler söylüyordu.

Sesini duyuyordum ama ne söylediği hakkında bir fikrim yok. Dünyayla bağlantımı kesip, kendimi kapatmıştım. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum ama Ferit'in Kulağımın dibinde ki sesi ve en önemlisi söylediği beni kendime getirdi. " Defne'yi bırak, ona zarar gelmesini istemiyorum" bunu çok sakin ve yumuşak söylemişti.

Ama benim içimde ki dalgalı denizde tusunami etkisi yarattı. Sanki bilmem kaç desibel yüksekliğinde bağırarak söylemişti , sanki o an bana sert bir yumruk atmıştı, sanki, sanki Ferit bu sözüyle içimde ki sırça bir Köşkü Tuzla buz etmişti. İçimde ki cam kırıkları etrafa saçılıp sesli bir şekilde Dağılınca kendimi kontrol edebildim ve elimi Defne'nin boğazından çektim. Şimdi kırmızı olan, daha sonra moraracağına emin olduğum boğazını sıvazlayan Defne zor çıkan kısık sesiyle " sen delisin, hastasın" diyerek inledi.

Sanki beni öldürmek istiyormuş gibi bana bakan Ferit, bakışlarını benden çekip Defne'ye yöneltti. Bir adım atıp Defne'ye yaklaştı, boynunu kontrol edip "iyi misin?" Diye sordu. O sürtük başını sallayınca kolundan tutup onu koltuğa oturttu. Hala ayakta dikilen bana dönüp işaret parmağını havada sallayarak " aklını başına topla Melek, bu yaptığın affedilebilir bir şey değil" dedi. Bana dedi, Ferit dedi, hem de zerre tereddüt etmeden.

Beynimde uykuya yatmış tüm cinlerim tek tek uyanıp ayağa kalktı. Tıpkı onun gibi işaret parmağımı kaldırıp "çocuk mu azarlıyorsun? Sen hala onun nasıl bir insan olduğunu anlayamadın mı?" Havada ki işaret parmağımla Defne'yi işaret ederek " o, şirketi basıp seni götürmek isteyen adamlara çalışıyordu, o eve gelip beni götürmek isteyen insanlara yardım ediyordu, belki de en başından beri bunun için senin Yanındaydı, bu kadar aptal olamazsın Ferit" dedim bağırarak.

Defne şaşkın, bir bana bir Ferit'e bakıyor ama ne itiraz nede kabul ediyor. Benim çıkışıma sinirlenen Ferit dibime kadar girip "odana çık ve bizi yalnız bırak" dedi tıslayarak. O beni azarlayan ağzını yamultup, salladığın parmağını.........

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now