Bölüm 76

3.8K 323 87
                                    



Merhaba canlarım :)

Bölüm aralarını çok uzatmamaya özen gösteriyorum. Arka arkaya yeni bölüm diye, yorum ve mesajlar alınca da kendimi kötü hissediyorum, hemen yazmak zorunda hissediyorum. Bu bölümde çok güzel oldu, eminim sizlerde çok beğeneceksiniz :) yorum yapan oy veren herkese çok ama çok teşekkür ederim, birde beni takip ederseniz çok sevinirim.

Kısa bir esnaf yazısıyla hitap ediyorum son olarak;

MEMNUNİYETİNİZİ DOSTLARINIZA, ŞİKAYETLERİNİZİ BANA BİLDİRİNİZ efenim :)

Çok çok çok bu çoklardan da çok öpüldünüz :)

Keyifli okumalar...

Ferit

Elimde ki kutuyu "Allah kahretsin" diyerek kenara fırlattım. Daha ne kadar belaya batacaktık. Herkeste bir telaş, bir sorgu sual vardı. Şimdi birde Marry'nin babası çıkmıştı. Ne bir isim ne bir bilgi uğraş dur şimdi hayaletle. Melek korku dolu gözlerle bana bakıp "şimdi ne yapacağız" diye sordu. Diğerleri de aynı sorunun cevabını bekliyordu. Arkama yaslanıp sakallarımı karıştırmaya başladım. Vücudum gibi beynim de artık yorulmuştu. Ne düşüneceğimi ne yapacağımı bilemiyordum.

Aslında pek de yapacak bir şey yoktu, dosyaları bulup Talha Bey'e vermeliydik. Şansımıza o da hain değilse belki bir çıkış yolu bulabilirdik. Bu saatten sonra güven problemi yaşayacağıma eminim, kendime bile güvenemez olmuştum. Benden bir açıklama bekleyen gözlere dönüp "bu gece sinegoga girip dosyaları alacağız, yarın da Talha beyle buluşacağım ve dosyaları ona vereceğim, gerisi artık devlette" dedim.

Melek'in gözleri kocaman açıldı "dosyalar sinegogdamıymış" diyerek. Başımı salladım Maryy'le beraber dosyaları da orada saklıyormuş Meryem" dedim. Sedat başını sallayıp "ben bu kadının ramazan ayında oruç tuttuğunu bilirim anasını satayım yahu" dedi Sinirle bende başımı onunla Melek arasında çevirip "bende seni dost, Melek'i yar sanmıştım kendime, herkes bildiğin gibi çıkmıyor işte" dedim. Hem Sedat hem de Melek hüzünle başlarını çevirdiler. Bende istemezdim böyle laflar edeyim ama zorluyorlar artık beni ehh dilinde kemiği yok İşte.

Her neyse sinegogu görmüş biri olarak Melek aklında kalan tüm detayları anlattı. Bizde planımızı yaptık. Şuan eve gelen kutu ikinci planda kalmıştı. Bu gece o dosyalar elimizde olmalıydı. Herkes hazırlık için bir yerlere dağıldı biz Melek'le baş başa kaldık. Melek karnını tutarak ayağa kalkıp yanıma oturdu. Elini şakağıma ve saçlarıma usulca değirip "yaralarımızı birlikte saralım sevgilim" dedi. Başımı çevirip gözlerine baktım, samimiydi söylediklerinde "benim yaram sensin be güzelim, yaktın, yıktın, kırdın, bir de yetmedi dağıttın. Biz bir daha ne yara açmak için, ne de yaralarımızı sarmak için bir olamayız- birlik olamayız" dedim.

Cümlemin son noktasını Melek'in gözünden düşün bir damla yaş koydu. Dağılmıştık gerçekten de, hem de toparlanamayacak kadar çok dağılmıştık. Bilir misiniz insan en çok canını yakan insanla acılarına çare bulur. Benim de acımı bir tek Melek dindirebilir, beni bir tek o sarabilirdi eğer canımı yakan beni acıtan o olmasaydı. Yerimden kalkıp odaya geçtim gece için hazırlanmalıydım. Gece yarısına doğru Seyda Melek'in yanında kaldı ve hepimiz elimizde olan kısıtlı mühimmatla evden çıktık.

Arabayı sinegogun karşısına durdurduk. Sedat, Berna ve Feyza hem çevreyi kontrol etmek hem de giriş yollarını bulmak için arabadan indiler ben ve Nejla amir arabada kaldık. Biz de giriş kapısını gözetim altında tutuyorduk. Nejla amirle hiçbir zaman yakın ve samimi olmadık, sanırım Melek'in ona koyduğu sınırı, istem dışı bende koymuştum. Bir süre sessiz oturduktan sonra Nejla amir "Ferit, Melek çok üzgün ona bir şans daha vermelisin" dedi. Bende sinegogun kapısına odaklanmış bir vaziyette cevap verdim "Melek tüm şanslarını tüketti" dedim.

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now