Bölüm 56

4K 391 26
                                    


Çok sevgili pek kıymetli okuyucularım, herkese merhabaaa...

Şimdi size çok önemli bir konudan bahsedeceğim.

DEX İLK ROMANIM 2018, hikaye yarışmasına katılıyorum. Yarışmanın başlığı BURAYA AİT DEĞİLİM. Hikayeyi yazmaya başladım en kısa zamanda wattpad'de okumaya başlayacaksınız. Hikayeler değerlendirilirken, beğeni durumunu da göz önünde bulunduracaklar. İşte burada sizin desteğinize çok ama çok ihtiyacım olacak. Zaten burada ki okuyucularıma güvendiğim için yarışmaya katılıyorum. Her zaman arkamda olduğunuzu biliyorum ve tek cesaret sebebim sizsiniz. Hepinizi çok seviyorum, hep diyorum ya iyi ki varsınız.

Bu bölümde, kafa karışıklıklarınıza biraz da olsa çözüm bulmuşumdur inşallah...

Keyifli okumalar...

Ferit'in son sözlerinden sonra bir süre sessiz kaldım. Kafama takılan diğer soruyu sordum "bebeğim, ona bir şey olmadı dimi?" Ferit tek kaşını kaldırıp "bebeğimiz, o iyi" dedi. Bende başımı salladım sadece. Normal insanlar gibi değildik işte, ben bebeğimiz olacak diye heyecanla Ferit'e haber veremedim. O da bu haberi duyunca beni kucağına alıp dönmedi. Mutlu olup heyecanlanamadık bile. Şimdi bebeğim hangi kaosun içine doğacak onun çelişkisini yaşıyorum.

Uyumak istiyorum deyip yatağıma girdim, kafamda düşündüğüm şeyler var ve en kısa zamanda bunu uygulamalıyım. Ferit'in oturduğu koltuğa arkamı dönüp uyuyormuş gibi yaptım. Bir süre sessiz bekleyen Ferit, başıma gelip "benim biraz işim var güzelim, sabah olmadan gelirim" dedi bende gözlerim kapalı "hı hı" dedim. Ferit çıktıktan bir süre sonra doktor geldi. Doktor gelince yattığım yerden doğrulup elinde ki dosyaya bakan doktora "bebeğim iyi mi?" diye sordum. Yaşlı doktor başını kaldırıp "gayet iyi her şey yolunda, annesi bir daha sinir krizi geçirmezse daha da iyi olacak" dedi ve hemen akabinde gülümsedi. Bende gülümseyip "peki ben iyi miyim?" diye sordum. Aynı gülümsemeyle doktor "bence iyisin, daha da iyi olmalısın, olmalısın ki, sana ihtiyacı olan insanlara yardımcı olmaya devam etmelisin" dedi.

Şaşkınlıkla "kimsenin bana ihtiyacı yok" dedim bende. Doktor yatağımın yanına gelip gözlüğünü çıkardı, ve direk konuşmaya başladı "oğlum asker dönüşü bunalıma girmişti, ne yaptıysak onu iyileştiremedik, askerde mayına basıp, bir kolunu kaybetmişti, gazi olarak da erken terhis olmuştu. Aslında harika bir çocuktu, akıllıydı, becerikliydi ama bir kolunun yokluğu ona kendini eksik hissettiriyordu, bir akşam ona ne kadar önemli bir insan olduğunu anlatmaya çalışıyordum ama o, lafın ortasında kalkıp evden çıktı bende arkasından, o koştu, ben koştum..."

Doktor eliyle sulanan gözlerini sildi, yatağın yanında ki sandalyeye oturdu, ve konuşmasına kaldığı yerden devam etti " deniz kenarına gelip durdu, bende durdum sadece bir kez derin nefes alıp bir an bile tereddüt etmeden denize atladı, şok oldum, öylece kalakaldım ne arkasından atlayabildim ne de olduğum yerden ilerleyip arkasından bakabildim, beni kendime getiren oğlumun arkasından denize atlayan başka biri oldu, o an kim olduğunu göremedim, ama denizden oğlumla birlikte çıkan sendin..." doktor anlatırken bende bu üç sene ki olayı hatırladım ve doktora gülümseyerek baktım, oda bana, ıslak gözlerinin ardından, gülümseyerek baktı.

"kızım, sen o gün oğlumun hayatını kurtardın, benim ömrüm boyunca yapmadığımı yapıp ona okkalı bir yumruk attın ve inan o yumruk, onu kendine getirdi, derdini dinledin ve onu devlet adına çalışan ve kendini önemli hissettiği bir yere götürdün, kısacası onun hayatını ikinci kez kurtardın. Oğlum hiç olmadığı kadar mutlu, ve hala asker, evlendi hatta yakında dede bile oluyorum" dedi ayağa kalktığında.

"Atakan" dedim ve doktor başını salladı. Bir an hafızam eskilere gitti, Atakan gerçekten çok zeki bir adamdı, şu an devlet adına bilgisayar başında ve harikalar yaratıyor. Doktor daldığımı fark edince elini omzuma koydu "kendine çok dikkat et kızım, sizin üzerinizden oyun oynamalarına izin verme, senin için yapabileceğim bir şey olursa da hiç çekinme" dedi. Ve hemen akabinde arkasını dönüp odadan çıktı.

Doktor haklıydı, bu işte bir iş vardı, benim de bunu çözmek boynumun borcu. Gece yarısına doğru beynim tamamen dış dünyadan kopup planlar üretmeye başladı. Sabah gelmesini beklediğim Ferit kapıdan girince şaşkınca yüzüne baktım. Ferit oldukça, telaşlı ve gergindi, yanıma gelip alnımdan öptü, koltuğa kendini bir çuval gibi bıraktı.

"neyin var?" dedim. Elini yüzünde gezdirip derin bir of çekti "Melek, işler çok karışık, Sedat'ı otopsiye gönderdiklerini söylediler, ne kadar görmek istesem de bir şekilde buna engel oldular, ben o gün onu kanlar içinde gördüm, ama sen sürekli şarjörü çıkarttığını söylüyorsun, ama ortada şarjör yok, benim de peşimde birileri var, gelirken arabamı kurşunladılar, daha yaram iyileşmedi bile. Sedat öldü, sen hapse gireceksin ve bende öleceğim, bizi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar" dedi.

Haklıyım işte, bu işte bir pislik var diye bağırmak istiyorum. Ayağa kalkıp "o zaman Sedat'ın gerçekten ölüp ölmediğini bilmiyoruz" dedim. İçime bir ferahlık mı geldi ne? Hala bir umudum var. Ferit'te ayağa kalkıp "ben gördüm ama yine de bu olanlardan sonra kafam karıştı, Melek ikimizde tehlikedeyiz, şimdi gidip Nejla amirle görüşeceğim" dedi. Kolundan tutup onu durdurdum "gitme, eğer bu kadar temiz çalışıyorlarsa ve bizi gözden çıkarmışlarsa kimseye güvenemeyiz" dedim. Ferit durup bir süre düşündü "burada güvende değilsin, değiliz" dedi.

"tamam, şimdi gel şöyle oturalım, plan yapmalıyız, bu işi çözmeden birime dönmek yok, kimseye güvenmek de yok" dedim. En çok ihtiyacımız olacak şey "para" dedi Ferit. Hemen cebinden telefonunu çıkarıp çalıştığı bankanın müdürünü aradı bu saatte aradığı için bin bir özürden sonra hesabında ki tüm nakiti sabah gelip alacağını söyledi. Hemen ardından şirketten birini arayıp tüm şirketi ona emanet ettiğini ne olursa olsun üretime devam etmesini kimseye iş hakkında bilgi vermemesi gerektiğini ve ona güvendiğini söyledi.

Ayağa kalkıp pencerenin önüne geçti "en geç sabah buradan çıkmalıyız, parayı da alınca saklanacak bir yer buluruz" dedi. Tabiî ki buradan çıkacaktım ama bir deliğe girip saklanmak bana göre değil. Kim ne bok yiyorsa tek tek çözmek zorundayız, tek dileğim Sedat'ın ölmemiş olması...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin