Bölüm 30

5.4K 418 27
                                    



Sen, Engin... senin burada ne işin var?

Engin eliyle suratında ki kanı koluna sürüp nefes nefese "asıl senin burada ne işin var Melek" dedi?

"Şeyy... bennn" ne diyeceğim ben şimdi bu adama? nereden çıktı bu yaa.

"Neyse Engin, şimdi seninle konuşacak vaktim yok. Burada olduğuna göre Sedat'ın nerede olduğunu da biliyorsundur. Hemen cevap verir misin? Yoksa az da ben uğraştırayım mı diyorsun?"

"Melek tüm bunlardan Ferit'in haberi var mı?"

"Konumuz bu değil, sen benim soruma cevap ver"

"O silahı suratımdan çekersen, daha kolay anlaşacağımızı düşünüyorum"

"Engin, sohbet edecek vaktim yok, Sedat nerde?"

"tam arkanda" dediğinde başımı çevirmemle suratıma yumruğu yemem bir oldu. Sarsıntıyla yere düştüm, yıldızlar başımda dönüyordu. Bayılmadım ama yumruğu atan her kimse bu konuda iyi olduğu muhakkak.

Suratım yere yapışmış vaziyette dururken, arkamdan gelenin tek olmadığını fark ettim. Bu sarsıntıyla onlara karşılık vermem mümkün değildi, bu yüzden gözlerimi Kapatıp bayılmış gibi davranmaya karar verdim.

Başımda Engin'le beraber dört kişi dikiliyordu. Kolumla kapattığım suratımı onlar net görmüyordu. Zaten içerisinin de oldukça karanlık olması işime gelmişti. Engin adamlara" bu kızı iyi tutun, o daha bize lazım, onunla ilgili harika fikirlerim var" dedi.

Homurdanır gibi konuşan adamlardan biri "yerimizi nasıl buldu?" diye sorunca. Kuş beyinli Engin'in aklına patronu yeni gelmiş olacak ki, "Allah kahretsin" diyerek telefonu eline aldı. Sanırım Kemal'i arıyor.

Telefonu kulağından çekince "biriniz patronun evinde ki korumalardan birini arasın, patron cevap vermiyor" dedi. Adamlardan biri "bu kız bir şey yapmış olmasın" dedi. Engin tok bir gülüşle "bacak kadar boyuyla koskoca Kemal Dağdeviren'i öldürecek değil ya" dedi. O bacak kadar boyu sana göstericem ben.

Adamlar oradan uzaklaşınca, Engin beni bacağımdan tutup duvarın kenarına çekti ve yüzümü görebilecek şekilde çevirdi. Yanıma oturup saçlarımı okşamaya başladı. "senin burada ne işin var? Sedat'la aranızda ne var? Ferit'le evliliğiniz sahte onu biliyorum ama Sedat'la olan bağlantını kuramıyorum. Kendine geldiğinde bunlara cevap vereceksin, ondan sonra öldüreceğim seni" diyerek kendi kendine konuşuyordu.

Yalnız kaldığımıza emin olduğumda yavaş yavaş inleyerek açtım gözlerimi, Engin elinde ki silahı başıma tuttu hemen." Engin" dedim sanki ilk kez görüyormuş gibi. "Burada ne işin var Melek?" dedi. Sesi gayet sakin ve samimi çıkıyordu. Şuan söyleyecek bir şey bulamayacak kadar sızlıyordu suratım. Sessiz kaldım, bir kez daha sordu aynı soruyu, ben yine sessiz kaldım.

Saçlarımı sıkıca tutup aynı soruyu bu kez kulağıma bağırarak sordu. " Sedat, Sedat benim sevgilim" dedim. O an aklıma başka bir şey gelmedi. Seslice kahkaha atıp "vay be Ferit'e boynuz ha? Hem de en yakın arkadaşıyla? Üstelik o senin için gerçek duygular beslemeye başlamışken. Ama biliyor musun? Ferit bunu hak ediyor, o kadar bencil bir adam ki, bunu fazlasıyla hak ediyor. Keşke Sedat yerine beni tercih etseydin güzelim" dedi.

Tiksindim, yemin ederim kusacam şimdi. Zavallı Ferit, yanında adam gibi biri yok, şunu da adam zannedip arkadaşlık yapıyordu. Neyse, bu iş bitsin kesinlikle Ferit'i üzmemek için elimden geleni yapacağım. Başımı Engine çevirip baktım. O arada, oda elini saçımdan çekti.

"neyse Melek'cim senin konuşmaya niyetin yok, hadi ayağa kalk bakalım"

Tek kolumun altından tutup beni ayağa kaldırdı. Dışarı çıkan diğerleride içeri girdi. Kollarımı arkaya alıp plastik kelepçe ile bağladı adamlardan biri. Çekiştire çekiştire götürmeye başladılar. Dar ve uzun her tarafın nem koktuğu bir koridordan giderken "beni nereye götürüyorsunuz" diye sordum.

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now