Bölüm 68

3.6K 313 64
                                    


Ben geldiiimm :)

Okuyucularım arasında çok heyecanlı bir kesim var, onlar için çok uzun olmasa da, tatmin edici bir bölüm daha paylaşayım dedim. Hadi bakalım bol bol oy ve yorum bekliyorum sizden. <3

Keyifli okumalar...

Biriken hüznüme eklenen öfke ile ayağa kalkıp Ferit'e olanca gücümle bağırdım
"Bana sakın onu öldürmedim ya da polise teslim etmedim deme"
Mahcup yüzüme bakan adam "Hayır ona hiç bir şey yapmadım, sadece bizden uzak dur dedim" dedi.

Ellerimle bir alkış tutarak ayağa kalktım ses tonum yumuşaktı ama içinde ki öfke ve kırgınlığı anlamak için medyum olmaya gerek yoktu "sen ona kıyamadım desene, tuttuğum ellerine kelepçe taksınlar istemedim, okşadığım saçına kurşun değsin, kan bulaşsın istemedim desene, lanet olsun sana da ona da hepinize" derken artık gözyaşlarım benden bağımsız ardı arkasına akıyordu.

Herkes şaşkındı, dosyanın başında Defne'yi görmek, hem de devlet düşmanı bir birimin istihbaratını sağlayan, önemli bir konumda görmek, hiç birimizin beklediği bir şey değildi. Ferit bana yaklaşıp bir şeyler söylemek istedi ama onu susturup izin vermedim. Defne ve Meryem bilerek benim iki adamıma sokulmuşlardı. Sedat ve Ferit çok akıllı geçinen iki saf hatta salaktı ve asıl ihanet ikisine yapılmıştı.

Üstüne üstlük birbirlerinden hoşlanmıyormuş gibi yapıp çok bir araya gelmediler ve böylece dikkat de çekmediler ama benim ortaya çıkmam tüm planlarını bozmuş olmalı. Berna elimden dosyayı alıp diğer sayfayı çevirdi, Meryem vardı orada da Matilda adında kendi biriminin istihbarat şefiydi. Haydar kuzgun vardı, Sonra Stefan, sonra Benjamin ve en son Sayfa da tanımadığınız Vedat isimli biri vardı.

Elimiz de olan sadece Stefan'dı ama tabi ki hala elimizdeyse. Herkes suskun bir şeyler düşünüyor olmalıydı. Ferit hala bana suçlu gözlerle bakıyordu ama ben gözlerimi kaçırıp, ona olan öfkemi görsün istedim. Odada ki herkese dönüp, "bu kadar oturmak yeter, ne olacaksa olsun, bir yerden başlayalım artık" dedim.

Berna da aynen benim gibi "evet artık bu iş sıkıcı bir hal almaya başladı, Feyza, sen çıkıp Meryem'in peşine düşüyorsun, çok dikkatli olmayı ihmal etmiyorsun, Seyda sen de ulaşabileceğin en büyük devlet adamına ulaşmaya çalışıyorsun, Yusuf sen bize silah, patlayıcı ne bulursan bulup getiriyorsun, Ferit sende para bulmaya çalış, nereden bulabilirsen, Melek, sen benle kalıyorsun" dedi bir çırpıda.

O kadar hızlı plan yaptı ki hayran olmamak elde değildi. Herkeste bir hareketlenme vardı, sanki herkes biri tarafından yüreklendirilmeyi bekliyormuş gibiydi. Berna ve ben hariç herkes dışarı çıktı. Hepsi için ayrı ayrı telaşlıydım aslında, tek isteğim sağ salim dönmeleri idi. En çok ta Ferit için telaş etsem de bunu onun bilmesine gerek yok. Berna bilgisayarını açıp eski dosyalar, yeni dosyalar inceleme yapıyordu bana kimse şunu yap dememişti.

Hamileyim diye akıllarınca beni geri tutmaya çalışıyorlardı. Üzerime hırkamı alıp kapıdan Berna ya seslendim."ben biraz dışarı çıkıyorum" dedim. Berna telaşla yanıma gelip "manyak mısın sen, ya yakalanırsan" dedi. "Burada oturup mal gibi bekleyeceğime yakalanmak daha mantıklı, ayrıca merak etme sadece hava alıp geleceğim" dedim. Berna "sanki gitme desem gitmeyeceksin, dikkatli ol bari" dedi.

Çıktım, serin havayı ciğerlerime doldurdum. Uzun bir yürüyüşün ardından kimse tarafından dikkat çekmeden, postaneye girdim, hiç unutmadığım numarayı tuşladım.

"Alo"
"Alo Mustafa Ali amca ben Melek"
"Ahh Melek, hala sağlıklı olduğunu bilmek çok güzel"
"Evet şimdilik iyiyim bakalım, başıma gelenleri duymuşsundur"
"Evet, her şeyden haberim var"
"Mustafa amca, başımız belada, her yanımız hain dolu, kim dost kim düşman artık çözemiyoruz, üstüne üstlük Sedat öldü mü yaşıyor mu onu bile bilmiyorum"
Uzun bir süre sessiz kaldı adam, bende onun gibi sessiz bekledim, bu arada gözlerimle bana bakan var mı diye de kolaçan etmeyi ihmal etmedim. Sessizliğin ardından Mustafa Ali amca

"Melek, aslında..." dedi ve sustu. İçimden sende mi hainsin yoksa Mustafa Ali amca diye geçirdim. Birde bunu kaldıramazdım artık. İçimden geçenler dilimden bir türlü çıkmıyordu o susuyordu ben susuyordum. Sonra yine konuşan Mustafa Ali amca oldu "Melek bana adresini ver ve sadece bekle" dedi.

Güvenemezdim hele bu gizemli konuşmalardan sonra asla bunu yapamazdım. "Veremem" diyebildim sadece. "Anlıyorum seni, ama adresi verirsen sana bir paket yollayacağım" dedi. "Hayır" dedim sessizce. Kısa bir sessizlikten sonra, telefondan önce bir hışırtı geldi, ardından duyduğum sesle, postana de çığlık atmamak için, diğer elimle ağzımı sıkı sıkı kapatmak zorunda kaldım. Telefonda ki ses...

"Şu inadından bir vazgeç artık kıvırcık" dedi...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now