Bölüm 63

3.4K 330 14
                                    


Bölümlerde kaydırma yaptığım için tek tek düzeltme yapmak zorunda kaldım. Bir önceki bölüm 63. Bölümdü düzeltince bu bölüm 63. Bölüm oldu. umarım kafalar karışmaz :)


Vallahi bu bölümü itelemeyle yazdım, niyeyse çok zor geldi. Bu yüzden de biraz kısa oldu, ama arefe gününe uzun ve bol açıklamalı, bol şaşırtmalı bir bölüm yazacağım inşallah. Hadi bugünlük beni affedin. Sizi seviyorum çok çok kıymetli okuyucularım iyi ki varsınız :)

Keyifli okumalar...

Ferit samimi bir şekilde Meryem'i yanaklarından öptü, ben de o arada elimde bir bardak suyla mutfaktan çıktım. Suyunu içti ve bana "hoşça kal" deyip evden çıkıp gitti. Elimde bardakla bir süre dikilip ne yapmam gerektiği hakkında düşünmeye başladım. O ara Ferit elini omzuma atıp beni salona doğru götürdü, elimde ki boş bardağı alıp sehpaya bıraktı.

Koltuğa yerleşmemi sağladı ve kendi de yanıma oturdu. Ben halının desenlerine bakıp yüzüne bakmıyordum. Eğer yüzünde o ihaneti görürsem bunu kaldıracak gücümün olduğunu sanmıyorum. Kısa bir süre süren sessizlikten sonra Ferit elimi tutup "yüzüme bak" dedi. bende içimden "senin bana bakacak yüzün varda, benim senin yüzünde ki ifadeyi görecek gücüm var mı?" diye geçiriyordum desenleri incelerken.

İnatla kaldırmadığım başımı "yüzüme bak güzelim" diyerek Ferit kaldırdı. Ben kısık gözlerle bakmaya başlayınca, önce tebessümle ardından yüksek sesli kahkahalarla bana bakan bu adamın üzerinde asit ne kadar sürede teni yakar deneyi yapmak istiyorum. Neden bu kadar çok gülüyor bu adam? suç mu bastırıyor acaba?

"Neden gülüyorsun acaba?" benim söylenmem üzerine Ferit bana sımsıkı sarıldı. "benim Meleğim, benim tatlı belam, neden içinde tutuyorsun? Sorsana bana Meryem'le ne konuştunuz diye" başımı dikleştirip "belki anlatmak istemiyorsundur" dedim.

Ferit hala gülüyordu ve bu gülüş, benim onu öldürme isteğimi daha da çok körüklüyordu. Tam ayağa kalkacağım sırada beni kolumdan tutup durdu. "Meryem'le iş birliği yapacağım" dedi. Adam o kadar sakin ki, sanki sıradan bir şeyden bahsediyor. Yutkundum sadece, ağzımı açtım ama tek bir kelime dahi çıkmadı. Öylece bakakaldım yüzüne.

Benim konuşmayacağımı anlayan Ferit, yine gülümsedi ve "beni iyi dinle güzelim, sana her şeyi baştan anlatacağım" dedi. yine cevap vermedim ama gözlerimi açıp kapayarak onu dinleyeceğimi işaret ettim. İnsan duyacaklarından korkar mı? ben, çok korkuyorum.

"Meryem'e, iyice sokulup gözlerinin içine baktım, gözlerimi kırpmadım bile, tek istediğim bana güvenmesi ve inanması idi çünkü. Bana odaklanınca ona sessizce, Meryem, beni buradan kurtar, ben burada olmak bu devlete çalışmak istemiyorum, dedim. Bana inanmayan gözlerle bakınca az daha sokulup, Matilda denen şahsı bulunca kimseye haber vermeden bana haber ver ondan yardım isteyeceğim, dedim. O da bana sessizce sen Türk değimlisin diye sordu bende gayet kendinden emin Türküm ama Müslüman değilim dedim. Gözleri parladı ama ben Matilda'yım demedi. Bende iyice abartıp, eğer onu bulurlarsa öldürecekler, ben bunu istemiyorum dedim. O da gaza gelip "bulsunlar da görelim, senelerdir burunlarının dibindeyim, şimdiye kadar fark etmediler de şimdi mi bulacaklar, dedi. Böylece itiraf etmiş oldu. Şüphe çekmemek için dosyalardan hiç bahsetmedim".

Ferit uzun konuşmasından sonra, susunca ben yine sessiz kalıp yüzüne şüpheyle baktım. Kafasını sallayarak cebinden telefonu çıkardı ve ses kaydını açtı, Meryem'le konuştukları her şeyi kaydetmişti. El mahkum inandım bende ama yine de Ferit'e sormam gereken çok soru vardı. Bazen insan cevabından korktuğu soruları sormak istemiyor.

Bir süre sessizce birbirimize baktığımız sırada kapı çaldı gelen Yusuf'tu bize yiyecek bir şeyler getirmişti. Yedik içtik ama bu süreçte Ferit'le göz göze dahil gelmedik. Daha doğrusu ben büyük çaba sarfettim. Saatlerdir sanki Ferit'ten kaçmam gerekmiş gibi hissediyorum. Aslında inanıyorum doğru söylediğine, ya da ne bileyim belki de inanmak istiyorum.

Sessiz geçen akşamın ardından yatmaya yeltendiğimiz de kapı yine çaldı. Yusuf, Ferit, ben burada olduğumuza göre kapıda ki kim? Önce hepimiz birbirimize baktık, ardından Yusuf silahını eline aldı, Ferit'te aynı şekil, Ferit bana yukarı çık dedi, ben itiraz ettiğim sırada kapı son hızla tekrar vuruldu.

Yusuf perdeyi aralayıp usulca dışarıya baktı, bize dönüp "kapıda bir kadın var" dedi. Ferit de hemen dışarıyı kontrol etti ve "başka kimse görünmüyor" dedi. Bende yaklaştığım sırada bakmadan beni durdurdu. Allah'ım bu adam birde beni korumaya çalışıyor, ben inatla pencereden dışarıya baktım.

Yusuf kapıya yanaşmış, silahını doğrultmuştu çoktan, kapının bir tarafında Ferit, diğer tarafında Yusuf vardı ve kapı da inatla vurulmaya devam ediyordu. Yusuf'un mermiyi silahın ağzına verdiğini anladığım an sıkmadan bağırdım

"dur, Yusuf sakın ateş etme"

Oy vermeyi veyorum yapmayı unutmayın :)

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora