Bölüm 16

12.6K 626 13
                                    

Eve kadar sessiz geldik, zaten benim konuşmaya niyetim yoktu, hatta bir daha Ferit'le yüz yüze dahi gelmek istemiyordum. İçeri girdikten sonra ben direk odama gidiyordum ki Ferit

"Melek, ben....." dedi ve sustu. Bu benim daha çok sinirlenmeme sebep oldu bir hışımla yönümü ona dönüp yüzümde alaycı bir gülümseme ile konuşmaya başladım...

Ferit , hayatıma bodoslama dalıp tam içine ettin, hala sebebini bilmediğim ve anlamadığım bir evliliğe zorladın üstüne üstlük zaten hayatında biri varken, beni bu eve kapattın, günlerce yokmuşum gibi davrandın, sanki ben seni bu yaşantıya zorlamışım gibi bana saçma sapan cezalar verdin, doğru olduğunu düşündüğüm şeylerde bile suçluymuşum gibi hissetmemi sağladın, bana sayamadığım kadar çok oyun oynadın. Düşünüyorum da o kaza bile senin bir oyunundu bence, hatta o yangın da. Ben senin sandığın kadar salak değilim emin olabilirsin, bu evliliğinin sebebini bilmiyorum, zaten senin çevrende ki herkes biliyor bir tek ben bilmiyorum.

Parmağımı havaya kaldırıp tam önüne geçip ses tonumu çok ama çok alçaltıp konuşmaya devam ettim.

Biliyor musun eninde sonunda ben bu oyunu bozarım, kimsin ve neden bunları yapıyorsun hepsini tek tek ortaya çıkarırım, umarım önemli bir sebebin vardır, eğer bahanen beni tatmin etmezse işte o zaman olacaklara ne sen, nede o çevrendeki burnu havada geniş insanlar inanamazsınız. Neredeyse dört ayı geride bıraktık, son sekiz ayın Ferit son sekiz ayın...

Onun cevap vermesine fırsat vermeden hızla odama girdim ve kapıyı çarparak kapattım. Akşamdan bu yana ortaya çıkmayan gözyaşlarım hızla gözlerime hücum edip kendilerini salıverdiler, çarptığım kapıya sırtımı dayayıp oturdum, ağlarken sesim çıkmasın diye yumruklarımı ısıra ısıra ağladım.

Ailemden, az olan arkadaşlarımdan, çok azını bildiğim akrabalarımdan hepsinden vazgeçtim. En önemlisi de kendimden vazgeçtim, sorgulamaktan ve cevap bulamamaktan yoruldum. En başından beri tabi ki bu işin içinde bir iş olduğunu biliyordum ama hep masumca sebepler üretip durdum kafamda. Hesaplar yaptım, bu işi çözmek için sabıra ihtiyacım vardı bende sabır ettim, hiç bir şey anlamıyormuş gibi yaptım. Ama hesapta Ferit'e aşık olmak yoktu.

İşte bunu kabul etmiyordu beynim, bu kadar kötülüğünün karşısında ona sevgi beslemek saçma çok saçma. Olmaz, olamaz, olmamalı. En saçma, en anlamsız yerde mi gelir hep aşk? Kim olduğunu sorgulamadan mı tutulur kalp? Ne yaşadıkların ne de yaşamaktan korktukların engel olmaz mı duygularına? Ben bu kadar mı iradesizim? Ne kadar salak olduğumu bildiği için mi benimle bu kadar oynuyor?

Aşağıda ona ahkam keserken aslında hiç bir boktan anlamadığımı, salak değilim derken ne kadar salak olduğumu anladı mı acaba? Oyun oynuyorsun dediğimde yüzünde ki ifade bunu kabul eder nitelikteydi. Tamam bu evlilik, bu ev, bu yaşananlar bir oyun kabul, peki ya bana olan bakışları, geçen gece tutkuyla sarılışı, öpüşü bunlarda mı oyundu?

Gidip yakasına yapışıp ona bunları tek tek sormak istiyorum. İçim içime sığmıyor, ölüyorum ben ölüyoruuummmm...

Ferit

Eve vardıktan sonra onu bu şekilde odasına göndermek istemedim. Ama yine konuşmama izin vermedi. Peki ya söyledikleri, çok ağırdı ve haklıydı.

Aslında hiç bir şeyi kabullenmediği açıkca ortadaydı. Sandığım kadar anlamaz bir kız değildi, apaçık her şeyin farkındaydı. Ve her şeyi çözmeden duracak gibi de durmuyordu. Tabi ki zamanı gelince tüm gerçekleri öğrenecekti. Belki de her şeyi saklamak çok saçmaydı ama benden bu şekilde konuşmam ve davranmam istenildi. İstemeyerek girdim bu oyuna sadece zamanında vefa borcum olan üniversitede ki Haluk hocam için.

Sanki Melek bir gecede büyümüş ve olgunlaşmıştı. Onun bu kadar korkusuz ve sert hesap soracağını düşünmemiştim. Parmağı hava da tam dibimde bana diklenirken, dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tuttum. Dört aydır yanımdaymış, ben hiç hesap yapmamıştım oysa ki ama o saymış. Sanki hep vardı gibi hissediyorum ben. Bana son sekiz ayın dedi, bense ona o sekiz ay bitmesin diye bağırmak istedim.

Artık sorgulama kısmını aştım çünkü kabul ediyorum ona aşığım. Hiçbir kız beni kara kara düşündürmemişti, ne yaparsam yapayım kendimi hiç onlara karşı sorumlu ve suçluda hissetmemiştim. Bu kız benim ayarlarımı bozdu, ona kimse yaklaşmasın kimse dokunmasın istiyorum. Oysaki ne kadar da rahat bir adamdım, kıskançlık hastalıklı bir hareket gibi gelmişti bana hep.

Ama Defne hayatım da iken ne Melek'le sağlıklı bir ilişkiye başlayabilirim nede Defne ile yürütebilirim. En kısa zamanda Defne ile konuşup bu işe bir son vermeliyim. O her zaman anlayışlı bir kadın oldu beni yine anlayacaktır. Fakat bundan sonra Melek'in sorularına nasıl cevap vereceğim işte bu konuda hiçbir fikrim yok...

Günlerce çıkmadım odamdan ne doğru düzgün yemek yedim ne aşağı indim. Ferit'in ısrarlarına, odama taşıdığı yemeklere dönüp bakmadım bile. Onun zamanında beni aç bırakarak verdiği cezayı şimdi ben kendime veriyordum. O iletişime geçmek istedikçe ben daha çok sustum, üstüme geldikçe ben geri çekildim.

Nefsimi terbiye etmek, kalbimden onu söküp atmak için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıydım. Hatta bu evden gitmenin bir yolunu eninde sonunda bulacaktım. Her akşam Ferit'in odama gelmesi , bana bir şeyler yedirmeye çalışması içten içe gururumu okşasa da bunu asla ona belli etmedim. Hatta kendime bile belli etmedim.

Fakat bu akşam gelmedi, eve de gelmedi. Gece yarısına kadar bekledim ha geldi ha gelecek derken uykusuz sabahı ettim. Aklımda iki soru vardı benden mi vazgeçti? Yoksa başına bir iş mi geldi? Ara ara beynim Defne'yle beraberdir de dedi tabiî ki. Ertesi gün de gelmedi eve, akşamüzeri odamın tersına çıkıp aşağıda ki korumaya seslendim. Ferit'i aramasını ve merak ettiğimi söylemesini istedim.

Şu an gurur yapacak durumda değildim, çünkü gerçekten endişeleniyordum, korkuyordum. Eve gelsin ama biz yine konuşmayalım varlığını hissetmem yeterliydi benim için. Hemen sonra korumanın seslenmesiyle aşağı baktım.

"Ferit bey iyiymiş Melek hanım, merak edilecek bir durum yokmuş" dedi. Bende içeri geçip kendime kocaman tebrik sundum. Ahh eşek kafam ahhh, az duramadın adam kim bilir şimdi neler düşünmüştür. Kendi kendimi ele verdim yaaa. Bu sondu daha da ne merak ederim ne de iki kelime.

Karanlık çökerken kendime verdiğim cezayı rafa kaldırdım. Mutfağa inip bir güzel karnımı doyurdum, kahvemi de yapıp elime bir kitap alıp okumaya başladım. Kitaptan yorulunca gidip duş aldım, makyaj yaptım, hepsi bitti daha çok sıkılmaya başladım. Hayır trip attığım sustuğum hiç bir şey yapmadan malak gibi yattığım zamanlarda bile bu kadar sıkılmamıştım.

Kendime malak dediğimi Ferit duysa kesin bana olan bütün saygısını yitirir. Bence kim olsa yitirir. Titre ve kendine dön Melek. En elit halimle kendime bu sefer de çay yaptım ve tekrar kitabımı elime alıp salona yayıldım. Sanırım bu gecede Ferit eve gelmeyecek çünkü saat gece yarısını çoktan geçti.

Aman ne hali varsa görsün zaten, hiçte merak etmiyorum, hiçte içten içe acaba Defne'nin yanında mı diye kendimi yiyip bitirmiyorum. Umurumda bile değil bir kere, kimse de bunları düşündüğümü bana itiraf ettiremez.

Diye diye kendimi kandırırken kapı açıldı, Ferit zil zurna, ayakta duramayacak kadar sarhoş ve Defne'nin kollarında içeri girdi. Beni fark etmedi bile, Defne bana, biz Ferit'in odasına çıkıyoruz ve bu adam çok ağır bana yardım et diye emir verdi. Bir an duraksadım ama Ferit birazdan ortaya yığılacak kadar sallanıyordu.

Ona parmağımla bir dakika yapıp hala açık olan kapıdan korumalara seslendim ve iki kişi gelip Ferit'i gayet kolayca yukarı çıkardılar. Bunu Defne'nin de düşündüğüne eminim ama yakınlaşmalarını gözüme sokmak istediğinden hiç şüphem yok.

Defne ve Ferit yukarda kalıp korumalar aşağı indiğinde onlara aklımda ki soruyu sordum. Neden arabadan buraya kadar taşımadınız, kadına bıraktınız Ferit'i? Melek hanım biz istedik ama Defne hanım bizi uzaklaştırıp kendinin halledebileceğini söyledi dedi.

Evet aradığımız cevap buydu. Defne yellozu planlı hareket ediyordu ve tek amacı beni sinir etmekti. Kendi kafasında tilkiler besleye dursun ben bu oyuna gelmem. Atış serbest istediği kadar yakın olabilir hatta istediği kadar sokulabilir. Hiçte takılmıyorum artık, tırnaklarımı sinirden falan da yemiyorum zaten, acıktım sanırım...

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Место, где живут истории. Откройте их для себя