-final-

8.2K 469 250
                                    


İşte yine son kez karşınızdayım, acısıyla tatlısıyla yanımda olan ve bana destek olan herkese sonsuz teşekkürler. Burada çok güzel insanlar tanıdım. İyi ki de tanımışım. Umarım düşündüğüm ve planladığım yeni kurgumu da kaleme dökebilirim. Yeni hikayem de buluşmak ümidiyle.

Son kez saygı ve sevgilerimi iletiyorum :)

Keyifli okumalar...

Ferit...

Duyduğum şeyle şok olmuştum ama benden daha çok şoka giren Melek daha önemliydi şimdi. Sorar gözlerle Nejla amire ve Talha beye baktım, onlarsa Melek'ten bir cevap bekler şekilde dikiliyorlardı. Onlara "şimdi gidin, Melek bunu bir sindirsin, sonra..." dedim daha fazla uzatmadan. Başlarını mahçupça sallayarak çıkıp gittiler. Melek hala olduğu yerde boşluğa bakar şekilde duruyordu. Yanına gidip karşısına geçtim çenesini kaldırıp bana bakmasını sağladım "iyimisin?" Diye sorunca kirpiklerinde bekleyen inciler tek tek süzülmeye başladı.

Başını göğsüme dayayıp "çok yoruldum artık, çok yorgunum ben" dedi hıçkırıklarının arasında. Kollarımı beline sarıp "sakin ol, bunu da atlatacaksın güzelim" dedim. Başını kaldırıp burnunu çekti, gözlerime bakarken, gözyaşları hala arka arkaya akmaya devam ediyordu "bizim bir bebeğimiz olmayacak, çok üzgünüm, eğer gitmemi istersen giderim" dedi.

Gözlerinin irileşmiş mavisine baktım "sana ilk aşık olduğumu anladığım da, küçük bir kız çocuğu gibi davranmana, inadına, huysuzluğuna yani deli hallerine tutulduğumu anladım, bu kadından bir bebek yapayım ben demedim, bu kadınla ömrümü geçireyim ben dedim. Eğer gidersen hatun, seni bir daha affetmem, affedemem" dedim. Başını göğsüme dayayıp daha içli ağlamaya başladı. Saçlarından öpüp, "hem bizim bir bebeğimiz var" dedim. Başını tekrar kaldırıp sorar gözlerle bana baktı "Maryy, o bizim kızımız" dedim.

Gülümseyip gözlerini sildi "ben, ben bunu düşünmüştüm ama sen istemezsin diye söyleyememiştim, bu yüzden onu Berna'lara bıraktım" dedi. Geriye doğru çekilip kollarından tuttum "hadi bakalım kıvırcık, git hazırlan gidip kızımızı alalım, sonrada boğaz da güzel bir kahvaltı edelim" dedim. Heyecanla kıvranan Melek, dudağıma ıslak bir öpücük bırakıp "seni seviyorum adamım" dedi parmağıyla beni işaret edip, arkasını dönüp giderken gülerek "emin misin buda bir oyun olmasın bayan ajan" dedim.

Merdiven başında durup "yaşadığımız her şey yalan olabilir, ama bu gerçek sen buradasın, seni çok seviyorum" dedi kalbinin üstüne elini koyup. Yanına varıp elimi omzuna attım "hadi kızımızı alalım bir an önce" dedim. Aslında hiç bir şeyi unutmamıştım, ama zaman her şeyin ilacı değil miydi nasılsa. Bunu da atlatacaktık.

Aile olmak, eş olmak sevgili olmak böyle bir şey değil miydi, her durumda bir arada kalıp sorunların üstesinden birlikte gelebilmek. Yoksa evliliğin ne anlamı kalırdı ki. Maryy'i alıp güzel bir kahvaltıdan sonra evimize getirdik. Avukatımı arayıp Maryy için gerekli olan her şeyi hazırlayıp ne gerekiyorsa yapmasını söyledim. Maryy ve Melek'i eve bıraktıktan sonra şirkete geçince Berna, Feyza, Seyda, Sedat ve Nejla amiri tek tek arayıp bir süre Melek'le görüşmemelerini istedim. Yusuf'u bile aradım, ne olur ne olmaz diye.

Kafamda bir plan vardı bunu gerçekleştirmek için onları bir süre Melek'ten ayrı tutmalıydım. Sedat ve kızlar bana yardım edecekti ama Melek'le görüşmeyeceklerdi...

Melek...

Karşımda kurabiyesini kemiren sarı civcivim Melike'ye baktım. Evet Melike Maryy değil. Ferit onu nüfusumuza geçirirken adını Melike Yıldırım olarak yazdırmış. Daha orijinal bir isim olsaydı dedim ama pis pis gülüp "annemin anneannesinin adı, bizde böyle ataların isimleri koyulur, gelenek ve göreneklerine bağlı bir adamım ben" dedi. Ne oldu bu adama böyle her şeyle dalga geçip, sürekli sırıtıyor.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 20, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now