Bölüm 62

3.6K 345 37
                                    


Ben geldim, yoğun istek üzerine bir bölüm atıyorum :) hava o kadar sıcak ki insanın hiç hareket etmeden öylece oturası geliyor, gerçi oturunca da boncuk boncuk ter akıtıyorum ama :) güzel bir bölüm oldu, bir sonra ki bölümü yazmaya başladım yazınca hemen atacağım. Bu arada RÜYA adlı diğer hikayeme de bir göz atmayı unutmayın olur mu?

Keyifli okumalar...

Ferit dondu kaldı, neredeyse bir dakikaya yakın öylece durdu. Şaşkınlığı ve öfkesi ateş topu olmuş vaziyette duruyordu. Omuzlarından tutup sarstım, "Ferit, Ferit kendine gel" yeni çıkmaya başlamış sakallarını karıştırıp "emin misin? Belki yanlış görmüşsündür, Meryem Matilda olamaz, bir kere bu hiç mantıklı değil, ben onu yıllardır tanıyorum..." kendi kendine söyleniyor gibi konuşup duruyordu.

Sanırım Ferit sonunda balataları sıyırdı. Adamı ne hale getirdik el birliğiyle, yakında biri çıkıp sen Ferit değilsin dese hiç umurunda olmayacak sanırım. "Ferit, napcaz şimdi?" küçücük lavaboda bir sağa bir sola deli danalar gibi dönmeye başladı. "bilmiyorum, Allah kahretsin ki beynim durdu bilmiyorum" elini bir saçına bir sakalına sürtüp duruyordu.

Sanırım müdahale etmem gerekti artık. İki elimi yanaklarına koyup bana odaklanmasını sağladım "sevgilim, sevgilim..." gözlerini birkaç kez kırpıştırıp "hıh" dedi. "şimdi hiç bir şey olmamış gibi aşağı iniyoruz, Matilda hakkında bildiğimiz hiç bir şey olmadığını söylüyoruz, yardım etmesini istiyoruz, Meryem gidince de planımızı yapıyoruz, anlaştık mı?" dedim. O ise sadece başını salladı.

Lavabodan çıkıp, merdivenlerin başına gelince, Ferit'in koluna girip hafiften acı çekiyormuş gibi suratımı ekşiterek aşağı indik. Meryem merakla yüzümüze bakıyordu, Yusuf'un suratı telaşlı ve panik halindeydi, kimse bir şey sormadan ben konuştum hemen "biraz sancım vardı, ama şimdi daha iyiyim" dedim. Yusuf sesli bir şekilde "ohh" dedi, Meryem'se sadece dudağını kıvırdı.

Seni sürtük, aşifte diye saçlarına yapışmak isteyen tarafım, suratımda şirin bir sırıtış olarak yansıyordu. Ferit'in göstermelik sağıma soluma yastık sıkıştırma, beni rahat ettirmeye çalışma operasyonundan sonra, Meryem'in öldürücü bakışları altında yerimize yerleştik. Meryem önce bana dik dik baktı arkasından Ferit'e dönüp "bir şey anlatıyordun? Dedi.

Ferit derin bir nefes alıp heyecanını bastırmaya çalıştı, umarım kendini ele vermez. Meryem dikkatle Ferit'i takip ediyordu, Ferit konuşmaya başladı "işte anlattığım gibi Meryem, Matilda diye biri varmış onu bulmamız gerekiyor" dedi. Meryem " tamamda, nasıl bulacağız nasıl tanıyacağız? Diye sordu.

Ferit önce bana baktı hemen arkasından, kendinden beklenmeyen bir rahatlıkla "onu da sen bulacaksın" dedi. Meryem tek kaşı havada "nasıl bulacağım Allah aşkına Ferit? Hiç tanımadığım bir kadını?" dedi. Ferit "araştır Meryem, bence sen yaparsın" dedi. Meryem başını sallayıp "peki bulunca ne yapacaksınız" dedi. Bunu derken göz ucuyla da bana bakmayı ihmal etmedi.

"hele bir bulalım, sonrasına bakarız" dedi Ferit ayağa kalkarken. Hepimizle tek tek göz teması kurup "kahve yapıyorum, içen var mı" diye sordu, sonra bana parmağını kaldırıp "sen hariç" diye de ekledi. Yusuf istemedi, Meryem "içerim" dedi ve Ferit mutfağa geçince, Yusuf'ta arkasından gitti. Bende Meryem'le baş başa kaldım.

Meryem tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada sehpanın üzerinde ki telefon çaldı ben yerimden kalkıncaya kadar Ferit mutfaktan koşar adım gelip telefonu açtı

"alo"

"benim, siz kimsiniz?"

"yanımda"

................

Ferit telefonu uzatıp bana verdi, ben sorar gözlerle bakınca gözüyle mutfağı işaret etti. Ben telefonu alıp mutfağa doğru giderken kendi Meryem'in yanına oturdu. Sanırım onu yalnız bırakmak istemiyordu. Ben Mutfağa girince kahve yapan Yusuf'la göz göze geldik. Elimle telefonu kapatıp "Yusuf bana izin verir misin" dedim. O da çıkınca merakla "alo" dedim.

"alo Melek, ben Atakan"

"ahh evet tanıdım zaten"

"Melek, hala yaşadığınızı bilmek güzel"

"evet, henüz ölmedik"

"tüm ülkede aranıyorsunuz biliyorsun değil mi? hem de terörist olarak"

"bilmez miyim, bizzat kendim izledim televizyonda"

"her neyse gelelim asıl meseleye, mit başkanı Haydar Kuzgun, sizin tarafınızı tutmaya kalkan herkesi ya görevden ihraç ediyor, ya da vatan haini ilan ediyor ve anladığım kadarıyla birim amiriniz Nejla amir de onun gazabına uğramış durumda"

"ne olmuş Nejla amire, açık konuşsana Atakan?"

"sanırım, ortadan kaldırdılar yani öldüğünü düşünüyorum"

İçim mi acıdı? Sanırım evet. Gözlerimi kapatıp bir süre öylece bekledim. Atakan da bana bunu sindirmem için zaman tanımış olmalı ki o da bir süre sessiz kaldı.

"anladım, peki Sedat, ondan bir haber var mı?"

"hayır, bunun için biraz daha beklemelisin"

"bekliyorum zaten başka çarem mi var?"

"Melek, Matilda diye biri varmış, gizli konuşmalara sızdım, onda bazı dosyalar varmış ama ne olduklarını henüz çözemedim, en kısa zamanda çözmeye çalışacağım"

"Atakan, ben o dosyaların içinde ne olduğunu biliyorum, bana dosyaların nereye saklandığı, nerede bulabileceğim lazım"

"vay bee, bende kendimi kurnaz ve hızlı sanırdım"

"Atakan başka bir şey yoksa kapatmam lazım"

"var, Berna diye birini sana ulaşmaya çalışıyor, sana sormadan cevap vermek istemedim"

"Berna, bu numarayı ona ver Atakan"

"tamam, anlaşıldı, o zaman görüşmek üzere, çok dikkatli olun"

"sağol, görüşürüz"

Telefonu kapatıp, duyduklarım hazmetmeye çalıştım. Memleket cadı kazanı gibiydi, kim dost kim düşman belli değil, ciğeri beş para etmez adamları, en ön sırada tutup önemli görevler veriyorduk, sonra da bu memleket neden geri kalıyor diyorduk. Amerika, İsrail, Almanya hatta tüm dünya ülkeleri bir adım ilerleriz diye panik halindeler belli. Bu da onların Türk'ün gücünün farkında olduklarının en büyük göstergesi.

İçeriden çıt çıkmıyordu, yavaşça salona geçtiğimde Meryem düşünceli Ferit'se endişeli olarak ve susarak oturuyorlardı. Peki Yusuf nerede? Ben içeri girince Meryem ayağa kalktı ben yokmuşum gibi davranarak ve direk Ferit'le muhatap olarak "ben şimdi gideyim, ne yapabilirim bir bakayım" dedi. Ferit'te ayağa kalkıp "peki, sana güveniyorum" dedi.

Gerçekten güveniyor olabilir miydi acaba? Yoksa şüphe çekmemek için mi böyle söylüyor? Ama Meryem gayet güler yüzüyle Ferit'e bakıp kendinden emin hareket ediyor. İkisi kısa bir süre bakışıp yine sustular. Ama bunların kaşı gözü ayrı oynuyor. Kapıya varırken Meryem bana dönüp" bir bardak su alabilir miyim" dedi.

Başımı sallayıp mutfağa geçtim, elimde bardakla dönerken Meryem'in söylediği sözlerin üstüne olduğum yerde öylece kalakaldım.

"sen merak etme Ferit, seni aklamak için elimden geleni yapacağım, benim adım Matilda'ysa o Melek'i buraya gömmeden dönmeyeceğim"...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now