Bölüm 37

4.9K 434 16
                                    


Bu bölümü yazması çok zevkliydi, hem esprili hem de oldukça şaşırtıcı oldu :)

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum

Keyifli okumalar....

Tuvaletin koridorunda bir süre bekleyip nefesimi düzene soktum ve heyecanımın yatışmasını bekledim. Kapıyı hafif açıp içeriye bakmaya çalıştım ama arada mesafe vardı ve hiç bir şey görünmüyordu. Kapıyı aralık bırakıp yüzümü biraz ıslattım kapıdan tarafta lavabonun yanına çöktüm ve yüksek sesle ağlamaya başladım.

Sesimi içerdekilere duyurmak için olabildiğince sesli ve içten ağlıyordum. Aslında gerçekten de ağlamaya ihtiyacım vardı, bir süre sonra sırtımı fayansa dayayıp bacaklarımı uzattım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Hemen tepemde asılı duran makine dan kağıt havluyu aşağı doğru çektim, ucu benim elimde gerisi makine da yüzümü sile sile ağladım.

Beklediğim ayak seslerini duyunca, sesimi daha da yükseltip beni bulmalarını kolaylaştırdım. İçeri iki kişi girdi, girer girmez hemen beni gördüler zaten, az daha adımlarını büyük atsalar üzerime bile basabilirlerdi. İkisi de gayet sakin yanımda diz çöküp alaycı bir sesle "napıyon sen burada?" diye sordular. Napim yaa benim uçak rötar yaptı da vakit geçiriyorum öyle işte diyerek içimden, kaşlarım aşağıya düşmüş bir şekilde, titreyen çenemle "korkuyorum" dedim.

"sen ne zamandır buradasın?" diyerek biri kolumdan tutup beni kaldırdı. "bilmiyorum" dedim, bunu öyle ürkek ve korkak söyledim ki adam elini kolumdan çekti. "Gel bakalım sen, ürkek ceylan" diyerek diğeri benim önümden yürümeye başladı. Yanımda dikilen eliyle yolu işaret ederek benim de önden gidenin arkasından yürümemi söyledi. Biri önde ben ortada diğeri arkada kalabalığa doğru yürümeye başladık.

Önümde ki adam arkamda ki adamdan uzun, bende ikisine isim taktım. Uzun olanın adı "biri" kısa olanın adı "diğeri". Kalabalığa varınca beni öne çıkarıp, bu grubu yada bu çeteyi yöneten kişi olduğunu düşündüğüm adama beni gösterdiler. Adam dibime kadar sokulup yüzüme dikkatle baktı. "nerden buldunuz bunu" diye sordu. Diğeri, yani kısa olan" tuvalette ağlıyordu çok korkmuş belli" dedi.

Adam suratıma sanki beni tanıyormuş gibi uzun uzun bakınca bende başımı eğip hıçkırmaya başladım, içimi çekip durdum. Adam Diğeri'ne "alın bunu da onların yanına koyun" dedi. Kolumdan tutup kalabalığın arasına beni attılar. Zaten istediğim de buydu ve arkalara doğru usulca süzülüp yerimi aldım.

Kalabalığın içerisinde geçen buraya geldiğim de benim suratıma bakmayan Ferit'in sekreteri Zeynep gözüme ilişti. nasıl da korkmuş haspam nasıl da titriyor, içimden çete başına sokulup şu kadını öldürürmüsünüz acaba çete başı bey demek geçmedi değil hani. offf burada böylece beklemek çok sıkıcı ama hadi beyler biraz aksiyon yapalım diye bağırıp silahlarımı çekip hepsine sıkmak istiyorum ama sadece istiyorum, hiç bir hareket yapmadan beklemeye devam.

Buraya kadar olan bölümü atlattım. Ama bundan sonrası için çokta parlak bir planım yoktu. Etrafıma bakındığım da ne Ferit ne de Defne ortalarda görünmüyordu buda demek oluyor ki hala yukarda bir yerlerdeler ve şuan Defne'ye sıkmadığım için çok pişmanım. İkisinin de kafası şehirlere bombalar yağardı her gece, biz durmadan sevişirdik modunda çalışmıyordur inşallah.  O ara yukardan bir adam daha indi çetenin başı olana "yukarda yoklar, üç adamımız ölmüş" dedi.

Çete başı neredeyse kükreyerek "nasıl ölmüşler lan? Adam tek başına üçünü de mi indirmiş?" diye bağırdı. Aşağı gelen "bilmiyorum abi, adam da kadın da odada yoklar, tüm katları aradım bulamadım" dedi. " on adam geldik, yedi kişi kaldık anasını satayım,bir tane adamı alıp çıkamadık şurdan" dedi. Biri yani uzun olan adam öne atılarak "abi buradan sağ çıkmak neredeyse imkansız, polis tüm binanın çevresini sarmış durumda" deyince çete başı "adamı bulalım patron halleder" dedi.

Hıım demek basit bir saldırı değil bu, bunların arkasında bir de patron dedikleri biri var. Üstelik amaçları Ferit'i öldürmek değil de alıp gitmek. Bu durumda aklıma tek bir kişi geliyor tabi ki Kemal. Şerefsiz seni o fabrikadan çıktığımda öldürmeliydim. Kalabalık grupta kimseden ses çıkmıyordu. Öylece dikilmiş film seyreder gibi seyrediyorlardı. Ben gelmeden önce ya iyi kokutulmuşlardı ya da bunlardan öldürülmeyeceklerine dair teminat almışlardı.

Çete başı, adamlarına dönüp "birkaçınız yukarı çıkın didik didik arayın, bulun artık şu lanet herifi" dedi. İki adam hızla merdivenlerden koşarak yukarı çıktılar. Polis ara ara anons ediyor teslim olun çağrısı yapıyordu. Ama ne polislerde girip bunları alacak bir çaba, ne de bunlarda polisin çağrısına uyacak bir tip vardı. Sanki her iki tarafta beklediği şey olana kadar zaman geçiriyor gibiydi.

İlginç olan bir şey daha vardı ki Ferit'in burada oldukça çok silahlı adamı vardı, daha önceki geldiğim de bir çoğunu kendi gözlerimle görmüştüm. Ama bu kalabalıkta onlara benzeyen kimse yoktu. Bu da iki ihtimali gösteriyordu, ya damların hepsi bunlar tarafından etkisiz hale getirildi, ya da onlarda bu tarafa çalışıyor. Bana sorsanız ilk ihtimali tercih ederim. Şerefli bir ölüm, şerefsiz bir hayattan çok daha kıymetlidir.

Ben transa geçmiş kafamda diğer şahsımla muhabbete girmişken, merdivenlerden tapır tapır inen ayak sesleriyle hepimiz başımızı çevirip o tarafa baktık. O iki adamın biri Ferit'i, biride Defne'yi çekiştire çekiştire aşağı indiriyorlardı. Kalabalıktan bir homurdanma çıkınca çete başı "kesin sesinizi" diye bağırdı. Ferit ve Defne'yi adamın yanına bıraktılar, çete başı "ooo Ferit bey, çok arattınız kendinizi" dedi alayla kahkaha atarak.

Adamlarına dönüp "nereden buldunuz bunları" dedi. Adamlardan biri "son katın mutfağının balkonunda, bu abla öksürünce çok aramamıza gerek kalmadı" dedi. O abla Defne oluyor sanırım. Defne adamlara çemkirerek "siz kim oluyorsunuz? Bizden ne istiyorsunuz" diye bağırdı. Pardon ama siz kimsiniz diye ben bağıracağım şimdi bu sürtüğe, biz diyor yaa.

Çete başı" çeneni kes, yoksa ben kesmesini bilirim" dedi kolunu sıkarak. Hala şirret şirret " bırak kolumu dağ ayısı" diye bağırıyor. Şahsen şu an Defne'de ki cesareti ayakta alkışlamak istiyorum. Yürek mi yedin kızım sen? Karşında yedi tane silahlı adama kafa tutuyon. Çete başı tuttuğu kolundan Defne'yi savurarak kalabalığın içine attı. Ferit olduğundan daha sakin olanları izliyordu.

Bu durum oldukça tuhaf Defne atarlı, Ferit gereğinden fazla sakin yukarda ne yaşadılar bunlar? O ara çete başı parmağını kulağına dokundurarak "patron emaneti aldık, dışarısı çok kalabalık" dedi. Karşı taraf ne dedi bilmiyorum ama o sadece" tamam" dedi. Çete başında kulaklık vardı ama diğerlerinde yoktu, bu da ayrı bir şüpheli durum. Daha deneyimli olduklarını düşündüğüm ve benim biri ve diğeri diye isim taktıklarım sanki benim sormak istediğime tercüman olmak ister gibi " ne oldu abi" dediler.

Çete başı "sorun yok, birazdan çatıya helikopter inecek bu adamı da alıp çıkacağız buradan" dedi, Ferit'i işaret ederek. Bu da demek oluyor ki fazla zamanım kalmadı. Kıbırdanan kalabalıkta ağır ağır çaktırmadan Defne'ye doğru yaklaştım, belki birlikte hareket edebiliriz, denize düşen yılana sarılır neticede. O ara Defne sıcak olan içerinin etkisinde kalmış olacak ki eliyle kendini yelliyordu, tam dürtmek istediğim sırada hafifçe açılan saçlarının ardında kulağında ki kulaklığı gördüm. evet evet tam da çete başının kulağında bulunandan...


Yıldıza dokunmayı unutmayalım :)

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now