Bölüm 74

3.7K 307 100
                                    


Çok sevgili, pek kıymetli okuyucularım güzel bir bölümle yine karşınızdayım. :)

Bu bölüm de benim için çok zevkliydi. Umarım sizlerde beğenirsiniz. Yorum ve Oylarınızı heyecanla bekliyorum :)

Keyifli okumalar...

Ferit

Doktorun odasında bir süre sessizlik oldu, onlar benim kağıdı imzalamamı bekliyordu, bende aklımla kalbimin ortak bir noktada karar verebilmesini. Sanki binlerce insanın ortasında kalmıştım, onlar hep bir ağızdan konuşuyordu bense düşünmekte zorlanıyordum. Elimde tuttuğum kağıdın tek bir kelimesini bile okumadan imzaladım.

Ben ki, masama konan her evrağı en ince ayrıntısına kadar inceler öyle imzalarım. İmza konusunda o kadar titiz bir adamım. Doktor kağıdı alınca "beyefendi, imzanızın altına adınızı da yazın lütfen" dedi. Diğer doktor dikkatle bana baktı sanırım ne yapacağımı anlamaya çalışıyordu. Kağıdı alıp Oktay Yıldırım yazdım ve kadına geri verdim. Eğer Ferit ismini bir yerlerde duymuşsa Oktay biraz daha oyalayabilirdi.

"Biz hemen ameliyata başlıyoruz o zaman" diyen doktor, ayağa kalktı diğer doktor ve bende kalkıp arkasından çıktık. Doktorlar gidince ben koridorda ki oturma yerine kendimi attım. Uyuşan ellerimi sıkmaya başladım, nefes alamıyordum, sanki beynim çalışmıyordu. Seyda'nın sesiyle başımı kaldırdım "şimdilik sorun yok gibi ama sen çok ortalarda görünme, kimliği almaya gitti dedim, Melek ameliyata girecekmiş ben kapısında beklerim" dedi.

Ayağa kalkıp hiç cevap vermeden çıkışa doğru yürümeye başladım Seyda "nereye gidiyorsun, seni nasıl bulacağım" dedi. Başımı çevirip "ortalarda görünmeyeceğim işte, ara ara gelirim ben" dedim. Hastaneden çıktım, akşam olmak üzereydi karşı caddeye geçip boş boş yürüdüm. Melek'e o kadar kızgındım ki, ne yapacağıma nasıl davranacağıma karar veremiyordum. Melek hayatıma girdikten sonra hiç bir şey normal seyrinde ilerlememişti. Melek'le bizi bir araya getiren kaza HAYATIMIN KAZASIYDI. Ben ona oyun oynuyorum derken, kocaman bir oyunun içine düşmüştüm.

Çok yoruldum, artık her şeyin bir çözümü olmalı, bu kaçak hayat artık bitmeli. Ne cebimde doğru düzgün para var ne kendimi koruyacak bir şey, yürüyorum sadece yürüyorum, nereye ve neden gittiğimi bilmeden yürüyorum. Neydi bizi temize çıkaracak olan dosya- dosyalar, o zaman her şeyin çözümü o dosyalarda. İlk işim gidip onları bulmak. Yoldan geçen herhangi bir taksiyi durdurup bindim. Gideceğim yeri biliyordum ve adresi verdim. Hayatım boyunca hiç plansız hareket etmemiştim, hiç boş vermemiştim, ne olacaksa olsun yani deyip baştan savma yaşamadım. Şu saatten sonra olacak hiçbir şey de umurumda değil zaten.

Taksi verdiğim adrese gelince cebimde ki paranın çoğunluğunu verip çıktım. Büyük duvarlarla çevrili binanın, kapısının ziline bastım, kapıyı açan güvenlik adımı duyunca kapıyı kapatıp beş dakika kadar bekletti ve tekrar kapıyı açtı. Üzerimi arayıp beni içeri aldı, bahçe kapısından evin kapısına doğru giderken, Meryem evin kapısına çıkmış şüpheyle bana bakıyordu. Beni görünce hiç konuşmadan çekilip eliyle bana içeriyi gösterdi. Bende hiç konuşmadan girdim ve devasa büyüklükte ki evin salonuna geçtim. Arkamdan gelen Meryem, bana oturmam için işaret etti, kendimi tekli koltuğa attım.

Buraya plansız gelmiştim, aslında daha çok ne olacaksa olsun kafasıyla gelmiştim. Meryem karşıma oturup "Neden geldin? Seni öldürmem için mi?" Dedi, tek kaşını kaldırarak. Gülümsedim "yaşadığımı mı sanıyorsun? Ya da ölmekten korktuğumu mu? Dedim. "Ferit, seni öldürmek istemiyorum ama mecbur kalırsam gözümü bile kırpmam, benim tek derdim Melek ve Sedat" diyen Meryem'in yüzünde ki ciddiyet, söylediklerinde ne kadar ciddi olduğunun kanıtı gibiydi. Bende en az onu kadar ciddi "bütün bunları neden yapıyorsun" dedim. "Benim görevim bu, bunun için yetiştirildim" dedi Meryem kendinden gayet emin.

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin