Bölüm 60

4K 338 17
                                    


Merhabalaarr :)

Maceraya doymuyoruz maşallah :) Ferit artık uzatmaları oynuyor, yoruldu. Bakalım kendilerini nasıl temize çıkaracaklar.

Diğer kitabım RÜYA'ya bir göz atın ve oylamayı unutmayın. Duyanlar duymayanlara söylesin :)

Keyifli okumalar...


"Hassiktirrrr"

Ferit'in ağzından çıkan küfür, şu anın anlam ve önemini en açık şekilde dile getiriyordu. Ferit'le göz göze geldik, gerçekten artık işler, içinden çıkılmaz bir hal almıştı. O ara gözüm tezgahın arkasından bize dikkatle bakan koca göbekli, kel adama kaydı. Sanırım televizyonda gördüğü resimlerle bizim aramızda ki bağı kurmaya çalışıyordu.

Ferit'e doğru eğilip, "buradan hemen çıkmalıyız" dedim. Ferit, sağına soluna bakıp ayağa kalktı elini bana uzatıp beni de kaldırdı, dışarı çıkacağımız sırada genç bir çocuk gelip, "daha yemeğinizi yemediniz, hemen getiriyorum" dedi. O ara tezgahın arkasında ki adamla göz göze geldik ve adam kulağında telefon bize bakıyordu.

Gence "acil işimiz çıktı" dedi Ferit ve oradan hızla çıktık. Koşar adım ara sokaklara girip uzaklaşabildiğimiz kadar uzaklaştık. Biz koştururken Ferit'in cebinde ki telefon çalmaya başladı. Ferit telefona cevap verdi ve bizde o arada bir köşe de durduk.

"alo, Yusuf"

--------

"işler iyice karıştı, yardımına ihtiyacım var"

--------

"tamam, ben sana konum atacağım, hemen bizi al"

--------

"görüşürüz"

Ferit telefonu kapatıp, ekrana baktı bana dönüp "Yusuf defalarca aramış ama o hengamede duymamışım" dedi ve derin bir nefes verdi. Ben de arkamda kalan kaldırımın kenarına oturdum, başımı kaldırıp "Yusuf'a güvenebiliriz değil mi" diye sordum. Normalde olsa, hiç şüphe etmezdim ama şu an normal bir durum yaşamıyorduk sonuçta.

Ferit "şu an çevremde ondan başka güvenebileceğim kimse yok" dedi. Yine haklıydı. Telefonundan Yusuf'a konum atıp yanıma oturdu, kolunu omzuma atıp "ulan hatun, sen gelinceye kadar ne sıradan bir hayat yaşıyormuşum ben yahu" diyerek sırıttı. Bende ona gülerek baktım "iyi ki varım değil mi?" dedim şımarıkça. Başını sallayarak "iyi ki" dedi.

Sonra elini karnıma götürüp dokundu

"sence ne durumdadır ufaklık"

"bu kadar aksiyona dayanabiliyorsa iyidir"

"biz zorlanıyoruz, o ne yapsın? Korkuyorum bir şey olacak diye"

"korkma, onun annesi de babası da çok güçlü, oda bizim ortak yapımımız olduğuna göre"

"sanırım, evliliğimiz boyunca yaptığımız tek normal şey bu"

"Ferit, şikayetçi misin? Yani eğer öyleyse anlarım, haklısın"

"değilim, ama yoruldum"

"bu iş bitince bir tatil mi yapsak"

"cık, önce düğün yapalım"

"yok artık karnım burnumda yada kucağımda çocukla düğün mü yapcaz bir de"

"evet, kırk gün kırk gece davul çaldıracağım evin bahçesinde, korumalara da halay çektiririz, bende bir bekarlığa veda partisi yaparım artık"

"tabi canım yaparsın, ama bekarlığa veda partisi olmaz o, Melek'e veda partisi olur"

Ferit kahkahalarla gülerken, sokağın başında polis arabası göründü. Hemen ikimizde ayağa kalkıp ileriye doğru hızlı adımlarla yürümeye başladık. Polis arabası arkamızdan gelirken, bizde bir süre yürüyüp, koşmaya başladık. Sokağın sonuna doğru koşarken polis aracıda hızla peşimizden geliyordu. Ara sokaklara girip yön değiştirerek atlatmaya çalışıyorduk.

Ama eminim çoktan diğer ekiplere haber verilmiştir ve her yerde polis vardır. Artık yorulmuştum ve gücüm kalmamıştı, ben yavaşlayınca Ferit eklimi tutup "hadi güzelim, az kaldı dayan" dedi. ama ben içimden neye az kaldı, kaçacak ne gücümüz ne de yerimiz var diye söyleniyordum.

Ana caddeye doğru Ferit beni sürüklercesine koştururken önümüze duran araçla olduğumuz yerde kaldık. Camı açıp "atlayın abi" diyen Yusuf'tu. İkimizde arka koltuğa geçip yatar pozisyonda kendimizi sakladık. Yusuf hızla arabayı oradan uzaklaştırdı.

Bir süre sonra "etraf temiz, başınızı kaldırabilirsiniz abi" diyen sesle oturur pozisyona geçtik. Yusuf çok fazla ana caddelere girmeden gidip bir evin önünde durdu. Burası daha önce taksicinin bizi getirdiği mahalleye benzemiyordu. Biz inmeden durunca Yusuf "burası benim ninemin evi, burada sizi kimse bulamaz abi, hem ninemde yok zaten, ev boş rahat rahat kalabilirsiniz" dedi. Öyle olmasa bile zaten bizim de başka şansımız yoktu.

Arabadan inip eve girdik, ev eski bir evdi ama düzenli ve temizdi. Yusuf "abi ben size yiyecek bir şeyler ayarlayayım, siz de o arada duş falan alırsınız, yenge dolapta giyecek bir şeyler vardır sanırım, abi bende sana benimkilerden getiririm" dedi. Bizi içeri alıp kendisi hemen geri çıkıp gitti.

Gerçekten de iyi bir duşa, karnımızı doyurmaya ve uyumaya ihtiyacımız vardı. Evi şöyle bir inceleyip yukarıda ki odaya girdim, dolaptan yeşil üstüne kırmızı çiçekli uzun bir elbise buldum ve kendimi hemen duşa attım, banyodan çıkınca aşağı indiğimde Yusuf gelmişti ve Ferit'le birlikte mutfaktalardı. Ben içeri girince masaya hazırladıkları yemekleri koyup oturmamı söylediler.

Bende hiç sorgulamadan oturdum. Yusuf "abi ben çıkayım, siz bugün dinlenin, ben yarın gelirim ve uzun uzun konuşuruz, ona göre hareket ederiz" dedi. Ferit onaylayınca hemen çıkıp gitti. Yemeğimizi yiyip bulaşıkları Ferit'le birlikte hallettikten sonra hemen odalarda birine girip koyun koyuna yattık. En son hatırladığım Ferit'in saçlarıma bıraktığı öpücüktü, gerisi yok çünkü hemen uyumuşum.

Gözlerimi açtığımda saatten haberim yoktu, yanımda Ferit'te yoktu. Kalkıp aşağı indim ve mutfakta dünkü sahnenin aynısı vardı. Hazırlanan kahvaltıya iştahla bakıp hemen oturdum, sessiz ve bol iştahlı kahvaltıdan sonra salona geçip oturduk. Yusuf'a baştan sona her şeyi bir bir anlatan Ferit ve onu şaşkınca dinleyen Yusuf, konuşma bitince bir süre sessiz kaldılar. Yusuf ayağa kalkıp "abi ben gidip işimize yarayacak bir şeyler ayarlayayım, bir de ortalığı bir kontrol edeyim" diyerek evden çıktı.

Ferit'in yanına oturup iyice sokuldum "ne yapacağız şimdi?" diye sordum. Ferit parmaklarıyla koltuğun kenarına ritim tutarak "tek bir şey yapmamız yeterli" dedi. Bende başımı kaldırıp "nedir?" diye sordum. Karşıda ki duvara boş boş bakan Ferit "Matilda denen sürtük her kimse onu bulmamız yeterli" dedi. Ama asıl mesele bu kadını nasıl ve nerede bulabileceğimizdi.

Bir süre sessiz kaldık, sanırım ikimizde ne yapacağımızı ve olabilecekleri düşünüyorduk. Bu kadar şeyle uğraşırken birde terörist ilan edilmiştik ve tüm ülkede bu sıfatla aranıyorduk. Ben neyse de Ferit'in iş hayatı da bu haberlerden sonra eminim alt üst olacaktı. Tekrar bir prestij kazanması zaman alacaktı. Bu Benjamin denen köpek nasıl bu kadar içimize sızabilmişti. Kafamda bitmek bilmeyen sorular vardı...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım :)

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now