Bölüm 34

6K 467 19
                                    

Her zamankinden daha uzun bir bölüm oldu. Ben yazarken çok eğlendim, umarım sizde eğlenir ve beğenirsiniz.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum

Keyifli okumalar :) :) :)


Fark edilmeden eve girmem gerekiyordu. Belki de yokluğum çoktan fark edilmişti. Panik olmuştum ve acele etmem gerekti. Kalabalıktan biraz daha uzaklaşınca Kemal'i serbest bıraktım ve karşısına dikildim "umarım tekrar görüşmeyiz" deyip onun cevap vermesine fırsat vermeden tüm gücümle omzuna vurdum. Dizlerinin üstüne çökünce, eğilmiş başının ardından iki elimi birleştirip şiddetle ensesine bir tane daha yumruk geçirdim.

Kemal bayılınca Sedat'a "koş" diye bağırıp ormana doğru hızla koşmaya başladım. Ben önde Sedat arkada koşuyorduk. Sedat arkamdan "koşarak nereye kadar gidebiliriz bize araç lazım" diye bağırıyordu bense ona sadece "koş" diye. Kısa bir süre sonra motoruma ulaştık Sedat gözlerini dikip dudağının kenarı yukarı kıvrılmış bir halde motora bakıyordu.

"oooo gölge buradaymış" dedi. Önce kızıma bir öpücük kondurup hemen bindim, Sedat'a atla dedim. Oda binice tozu dumana katarak yola çıktık. Sedat arkadan bir şeyler deyip duruyordu ama benim tek odak noktam daha fazla geç olmadan eve varmaktı. O kadar hızlıydım ki kendimi şuan kanatlanmış uçuyor zannediyordum.

Evin yakınlarına varınca durdum motordan inip Sedat'a "gölge sende kalsın, ona iyi bak, en kısa zamanda geri alacağım" dedim. Sedat sırıtarak "kaderde gölgeyi sürmekte varmış" dedi. Çünkü kaç defa onu benden istemişti ama bir kez bile sürmesine izin vermemiştim. "çok heveslenme sadece geçici bir süre sende kalacak" dedim. Başını sallayıp motoru çalıştırınca "kızıma iyi bak Sedat" diye bağırdım. Sedat hızla oradan uzaklaşınca bende koşar adım eve doğru yürümeye başladım.

Sanırım eve girmek çıkmaktan daha zor olacaktı. Kapıya doğru bakındığımda kapıda iki adam vardı yine fakat benim çıkmama yardım eden Tamer isimli adam yoktu. Kara kara düşünmeye başladım ama içeri girmemin imkanı yok gibi görünüyordu. Üstelik burada bekleyerek zaman kaybediyordum.

Etrafa bakınmaya başladığım sırada kaldırım kenarında yoldan bağımsız duran iki kaldırım taşını elime aldım, artık Allah ne verdiyse deneyecektim. Sessizce demir kapıya doğru yanaştım, kapı demirlerinin arasından adamlar çok net görünüyordu. Aynı anda ikisine vurma ihtimalimse yüzde elliydi. Bu da demek oluyor ki yakalanma ihtimalim de yüzde elli.

Duvar dibinde elimde koca taşlarla beklemeye başladım. O ara iki adamda ön kapıya doğru kafalarını uzatıp bakmaya çalışıyorlardı. Neye baktıklarını bende merak etmeye başlamıştım. Ama ısrarla arkalarını benim olduğum tarafa dönmüyorlardı.

İyice kapıya yaklaşıp taşı vurmaya hazırlandığım sırada iki adamda ön kapıya doğru koşmaya başladılar. Şaşırıp kalsam da çabuk toparlanıp kapıyı yavaşça açmaya çalıştım. Sessizce içeri girmeyi başardığımda gayri ihtiyari onların koştuğu tarafa doğru baktım. Sedat ön kapıda acılar içinde kıvranır vaziyette yatıyor bütün adamlarda başını bekliyordu.

Sedat eve girmekte zorlanacağımı tahmin etmiş olmalı ki, kapıya gelerek bütün dikkatleri üzerine çekmeye çalışmıştı. Sedat'a bakıp gülümsedim kimse beni fark etmeden geldiğim gibi pencere demirlerine tırmanıp terasa atladım ve hızla odama girdim. Hala saatten haberim yoktu ve ilk işim masanın üstünde ki saate bakmak oldu. Saat sabahın yedisiydi, buda demek oluyordu ki Ferit hala yokluğumu fark etmemiş olmalıydı.

BAZI GİZLİ SIRLAR (Hayatımın Kazası)(tamamlandı)Where stories live. Discover now