Kitap 1 - 43.Bölüm: Hayat Ağacı

4.2K 421 34
                                    

Bu bölüm Kingofgolem adlı kullanıcıya ithaf edilmiştir.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Aiden, ayağa kalktı ve göletin üzerinde yürümeye başladı. Bu sırada yaşlı adamın yanında siyah cübbeli bir adam belirdi. Kızıl saçlı adamın gözlerinden güçlü olduğu anlaşılıyordu. Yaşlı adam hafifçe eğildi ve saygıyla selam verdi. Kızıl saçlı adam, sanki yontulmamış bir elmasa bakıyor gibiydi.

"Usta Ria'dan sonra sonunda bir kişi daha mavi renkli irade gücünü uyandırdı..."

Aiden göletin üzerinde yürüyerek yaşlı adam ve siyah cübbeli kişinin yanına geldi. Hafifçe eğildi ve sakin bir ifadeyle konuşmaya başladı.

"Ben Aiden Claus. Kıdemlilerimi saygıyla selamlıyorum." sesi bir nehir kadar durgundu. Bakışları sakin aynı zamanda keskin bir kılıç gibiydi. Babasının ölümünü kabullendikten sonra daha da olgunlaşmıştı. Kızıl saçlı adam gülümsedi.

İrade gücü hafife alınacak bir şey değildi. Usta Ria, Kara Kuzgun birliğindeki çok eski bir kaptandı. Yüzlerce yıl önce Hakikat şelalesinde mavi renkli irade gücünü uyandırmış bir dahiydi. O zamanlar imparatorluğun büyük desteğini kazanmıştı.

Mavi renkli irade gücünü, bilinen tarih boyunca on binlerce kişi uyandırmayı başarmıştı. Fakat bunu tam olarak kontrol eden kişi sayısı birkaç yüzden fazla değildi. İrade gücü, ruhsal algıya benzer bir özellikti. Ruhsal algı çevredeki nesneleri veya canlıları net bir şekilde görmeyi sağlıyordu. İrade gücü ise nesneleri temas etmeden hareket ettirmeye yarıyordu. Bir mücadele içerisindeyken kılıcı kendi başına hareket ettirebilirdi. Bir kayayı veya odun parçasını dikkat dağıtmak için kullanabilirdi. Ölüm-kalım mücadelelerinde 1 saniyenin bile çok önemliydi. Belki bu 1 saniye ölüm ile sonuçlanabilirdi.

Siyah cübbeli adam Aiden'i bir süre süzdü ve merakla konuşmaya başladı.

"Ben Mitu, ama bana Sansar derler! Gerçekten Teğmen Turna'nın söylediği kadar yeteneklisin genç adam. Fakat Hakikat şelalesinde ilk defa bu kadar uzun süre kalan bir kişi çıktı. 3 gün boyunca seni gözlemliyorduk. İlk başta testi geçemeyeceğini düşündük fakat beklemeye devam ettik. Tam seni uyandırmak için geliyordum ama sen ilk testi geçmeyi başardın. Lütfen bize kabullenmeye çalıştığın şeyi söyleyebilirmisin?"

Aiden, 3 gün geçtiğini duyunca biraz şaşırmıştı. Hakikat şelalesinde zaman kavramı biraz farklıydı. Ona göre en az 1 hafta geçmişti. On binlerce defa babasının ölümünü seyretmişti. Bu büyük bir işkence gibiydi.

"Babamın ölümünü kaç defa izledim bilmiyorum ama sonunda kabullenebildim. Ona verdiğim sözü yerine getirecek ve ona layık bir evlat olduğumu herkese göstereceğim!" Aiden kararlılıkla söyledi. Aynı zamanda sesi hüzün ve özlem doluydu.

İhtiyar adam, söylediklerinden utanmıştı. Aiden, teste girmeden önce ona, en fazla şekerinin alınmasını kabullenemediğini söylemişti. Fakat şimdi duydukları karşısında utanmış ve pişmanlık duymuştu. Hangi insan babasının ölümünü defalarca izleyebilirdi? Bu tam bir işkenceydi.

Mitu'nun yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. "O halde 2.test için hazırsın. Gidelim!" sakince konuştu ve yürümeye başladı.

Aiden, ihtiyar adamı tekrar saygıyla selamladı ve Mitu'yu takip etmeye başladı. Bir süre yürüdükten sonra bir merdivenin önüne geldiler. Bu merdiven, şelalenin aktığı dağın zirvesine gidiyordu.

Mitu, Aiden'e bir bakış attı ve merdivenlerden çıkmaya başladı. Aiden, gülümseyerek sakin adımlarla adamı takip ediyordu.

Uzun bir yürüyüşün ardından sonunda tepeye ulaşmışlardı. Tepede devasa bir ağaç vardı. Ağaçtan yoğun miktarda hayat enerjisi yayılıyordu. Huzurlu ve rahatlatıcı bir histi. Ağacın çevresinde küçük bir gölet vardı. Göldeki su, tepeden dökülerek Hakikat şelalesini oluşturuyordu. Aiden bu kadar küçük bir gölün nasıl o şelaleyi oluşturduğunu düşündü.

"Kıdemlim, bu göl nasıl Hakikat şelalesini oluşturabilir? Bu kadar su yeterli değil." Aiden merakla sordu. Mitu, böyle bir soru bekliyormuş gibi hemen cevap verdi.

"Bu suyun kaynağı Hayat ağacıdır. Hayat ağacının kendi iradesi vardır. Göletteki su Hayat ağacından dolayı asla azalmıyor." adam eliyle ağacın çevresindeki göleti gösterdi ve derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti. "2.test birliğe katılıp katılamayacağını gösterecek! Gidip hayat ağacına tüm gücünle bir yumruk atacaksın. Eğer Hayat ağacı ona dokunacak kadar nitelikli olduğuna karar verirse Kara Kuzgun birliğine katılabilirsin. Ama eğer yetersiz kalırsan Hayat ağacı tarafından öldürülürsün! Böyle olmasaydı herkes şansını deniyebilirdi. Bu yüzden sadece kendine güvenenler ve gerçekten yetenekli olanlar teste katılırlar!" Mitu, soğuk bir nefes aldı. Geçmişte 2.testi kıl payı geçtiğini hatırladı.

"İlk test iradeni, 2.test ise saf gücünü test ediyor. Eğer 2.teste katılmak istemiyorsan gidebilirsin." adam konuştuktan sonra Aiden, sadece gülümsedi ve Hayat ağacına doğru yürümeye başladı.

Siyah cübbeli adam dikkatlice seyrediyordu. Aiden, göletin üzerinde yürümeye başladığında ne kadar rahatlatıcı bir his olduğunu fark etti. Ağacın önüne gelip kafasını yukarı çevirdi. 100 metreden biraz daha uzun olan ağacın gövdesi de bir hayli genişti. Milyonlarca dalı ve sayılmayacak kadar çok yaprağı vardı. Bazı yapraklar bir dev kadar büyükken bazıları bir karınca kadar küçüktü. Ama her biri büyük bir uyum içerisindeydi.

"Her bir yaprağı Taoları simgeliyor! Böyle bir ağacın bu boyutta ortaya çıkması oldukça garip." kadim ruh kendi kendine konuştu.

Aiden, bir süre daha ağacı süzdü ve önüne dönüp gücünü toplamaya başaldı. 9 Göğün İlahi Yıldız Bedeni ekim tekniği sayesinde gücü akıl almaz boyutlara çıkmıştı. Eğer yumruk atarken, Kızıl Yıldırım Sanatı ile beraber yumruğun hızını arttırırsa daha güçlü vurabilirdi. Dantianındaki enerji yumruğuna aktararak gücünü toplamaya başladı. Aiden, fark etmese bile bu Yin enerjisiydi.

Aiden, bir süre bekledi ve sarı yıldırımları aktifleştirip son hızda yumruğunu savurdu. Yumruk sarı yıldırımlarla beraber ağacın gövdesine çarptı. Yumruğun etkisiyle beraber yüzlerce yaprak sallanmaya başladı.

"B.. Bu kadar Taoya karşı nasıl eğilimi olabilir. Aralarında birkaç adet büyük Tao bile var. Bu inanılmaz! Sadece ağaca dokunmasıyla bile Taoya karşı anlayış kazanmaya başladı!"

Bu sırada göletteki su havaya yükseldi ve bir yazı oluşturdu. "Nitelikli!" Mitu, gülümseyerek haykırdı. Su tekrar gölete döküldü ve akmaya devam etti. Aiden, gülümseyerek arkasını döndü ve göletin üzerinden geçip Mitu'nun yanına geldi.

"Tebrik ederim genç adam. Kara Kuzgun birliğine katılmayı başardın." adam heyecanla söyledi. Birliğe büyük bir dahi daha katılmıştı. Bu yıl sınava katılan ve geçmeyi başaran ilk kişi Aiden idi. "Lütfen beni takip et, seni merkeze götüreceğim." Mitu, konuştuktan sonra hızlıca merdivenden inmeye başladı. Aiden, hemen arkasındaydı. Aşağıya inmeleri çok uzun sürmemişti. Siyah cübbeli adam Hakikat şelalesinin önüne geldi ve göletin üzerinden geçerek şelaleye ulaştı. Aiden nereye gittiklerini anlamamıştı. Mitu, Aiden'e bir bakış attı ve şelalenin içerisine girerek yok oldu. Aiden, hemen ileri atılarak şelalenin altından geçti. Gördüğü manzara karşısında gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Bu çok büyük! Devasa!" şaşkınlıkla söyledi. Şelalenin arkasında devasa bir mağara vardı.

"Nehantis şehrindeki merkeze gitmek için birçok farklı giriş vardır. Şimdi sana onlarda birisini göstereceğim." Mitu sakince konuştu ve cübbesinden kızıl renkli bir madalyon çıkardı. Kızıl renkli madalyonun üzerinde siyah renkli bir Kuzgun kabartması vardı. Kuzgunun altında ise büyük harflerle 'SANSAR' yazıyordu. Mitu, mağaranın duvarına doğru ilerledi. Duvarda etrafa loş bir ışık saçan mücevherler vardı. Hemen ortasında ise siyah madalyona uygun bir boşluk mevcuttu. Mitu madalyonu yavaşça boşluğa yerleştirdi. Bir anda kör edici beyaz bir ışık tüm mağarayı doldurmuştu. Beyaz ışık yok olurken etraf şekillenmeye başladı...

Mr.Ksasuke

Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]Where stories live. Discover now