Kitap 1 - 48.Bölüm: Kara Ölüm

4.3K 455 61
                                    

Bu bölüm WhatsApp grubuna ithaf edilmiştir.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Bu süre içerisinde güçlenmeye devam etmelisin. Dünyanın geleceği senin omuzlarında! Görüşmek üzere Aiden!" kadim ruh ciddi bir tonda konuştuktan sonra Aiden'in bedenini terk etti. "Görüşmek üzere usta..."

Zaman hızlıca akıp geçti. Kadim ruh gittiğinden beri neredeyse 6 ay olmuştu.

Güneş en tepedeki yerini almıştı. Aiden, Hayat ağacının gölgesine kurulmuş meditasyon yapıyordu. Bu meditasyon, enerji yenilemek için değildi. Taoya karşı anlayış ve öngörü kazanmak içindi. 6 ay içerisinde gerçekten güçlenmişti. Sürekli olarak görevlere çıkıyordu. Binlerce insan öldürmüştü. Sayılmayacak kadar çok büyülü yaratık katletmişti. Hak eden herkesi tereddüt etmeden öldürüyordu. Yetişimci dünyası zorlu ve bir o kadar da acımasızdı. Aiden, bu dünyayı yavaş yavaş kavramaya başlamıştı.

Babasının ölümü onu gerçekten derinden sarsmıştı. Babasının ölümünden sonra kendini yalnız ve eksik hissetmişti. 1 hafta boyunca mezarın başında ağlayarak sabahlamıştı. Sonrasında ise babasına verdiği son sözü yerine getirmek için yetişimci dünyasına adım atmıştı. Fakat şimdi bunların hepsinin bir aldatmaca, bir yalan olduğunu öğrenmişti. Kandırılmıştı!

6 ay boyunca yüzlerce insan öldürmüştü. 1 hafta önce, Çavuş Karga ve ekiple beraber bir göreve çıkmıştı. Nehantis şehrinden Aketosh şehrine giden kervanları soyup katleden bir haydut birliğini tespit etmeleri gerekiyordu. Haydutların yerini tespit ettikten sonra pusuya düşürülmüşlerdi. Haydutların sayıları çok fazlaydı. Sadece 11 kişinin onlarla başa çıkması imkansıza yakındı fakat Kara Kuzgunlar asla pes etmezlerdi. Onlar için imkansız diye bir şey yoktu. Onlar imparatorun askerleriydiler.

Uzun bir süre mücadele etmişlerdi. Herbirisi Aynı anda 10 hayduta karşı savaşıyordu. Ne kadar güçlü olsalarda çok fazla yara almışlardı. Aynı zamanda çok kan kaybetmişlerdi. Bir bir devrilmeye başladılar. Haydutların sayıları azalmak yerine artıyordu. 9 asker çoktan kanlar içerisinde yere devrilmişti. Sadece Çavuş Karga ve Aiden mücadeleye devam ediyordu. Aiden, ruh yeteneğini her ne kadar uyandırmış olsada, tam olarak kontrol edemiyordu. Bu yüzden kimseye ruh yeteneğini göstermemişti. Fakat şuanda çaresizdi.

Eğer tüm gücüyle çarpışmazsa ölebilirdi. Bu yüzden daha fazla yara almadan ruh yeteneğini aktifleştirdi. Karga, şok içerisinde Aiden'i izliyordu. Elindeki kılıçlar bir ejderi anımsatıyordu. Her savurduğunda sanki ejder kükrüyordu. Yüzündeki maske ürkütücü aynı zamanda da rahatlatıcı bir his yayıyordu. Aiden, sadece 2 saat gibi kısacık bir sürede haydutların büyük bir çoğunluğunu katletmişti. Her tarafı kan içerisindeydi. Maske yavaş yavaş toza dönüşüp yok olurken Aiden'in yüzündeki şeytani gülümseme ortaya çıktı. Kızıl gözleri bir iblisi anımsatıyordu. O kızıl gözleri gören bir haydut, aynı anda hayatını kaybediyordu.

Bu görevden sonra Aiden, 'Kara Ölümün Kılıçları' ismini almıştı fakat ona 'Kara Ölüm' olarak hitap ediyorlardı. Bir General bile onun gözlerine bakarken ürküyordu. Sanki bir iblisin, bir canavarın gözleri gibiydi.

Bilge alemi orta aşamaya ulaşmıştı. Kılıç oyunu inanılmazdı. Yuan Yu'nun gasp eden kara kılıçları sayesinde, 9 Göğün İlahi Yıldız bedeni ekim tekniğinde 3.seviyeye ulaşmıştı. Akıl almaz bir beden gücü vardı. Fiziksel olarak Yeryüzü aleminde ki bir yetişimci ile rahatça rekabet edebilirdi.

Büyülü yaratık kristallerini ise ortaklarını güçlendirmek için kullanmıştı. Köken aleminin zirvesinde olan Nigra ve Alba şuanda Yeryüzü aleminin doruk noktalarındaydı. Kızıl yıldırım sanatında ise çok büyük bir atılım gerçekleştiremesede sarı yıldırımlarda ustalaşmak üzereydi. Bunun yanı sıra Cehennemin Gözü adlı klavuzun kapağını bile açamamıştı. Bu klavuzu öğrenmek için hala yetersizdi.

"Kılıç Taosu..." Aiden, sakince söyledi. Hayat ağacında kocaman bir yaprak sallandı. Taoyu yavaş yavaş kavramaya başlamıştı. Kılıç Taosu, Büyük Taolar arasında bile en büyükler arasındaydı. Aynı zamanda kavraması en zor olan Taolardan yalnızca birisiydi. Tao çok karmaşık bir kavramdı. Taoyu büyücüler çok etkili kullanamıyordu. Büyücüler genellikle elementler konusunda daha büyük başarılar elde ediyorlardı. Savaşçılar ise elementlere sahip olsalarda Taoyu daha işlevli kullanabilirlerdi.

Taoyu elementlerden ayıran en büyük özellik sayılmayacak kadar çok olmasıydı. Fakat elementler Taoya göre daha güçlüydü. Bir su büyücüsü ile su Taosuna sahip bir savaşçı mücadele edecek olsa su büyücüsü kazanmayı başarırdı. Fakat Aiden hem bir büyücü hem de bir savaşçıydı!

Aiden, hafifçe doğruldu. Bakışları olgun aynı zamanda acımasızdı. Sakin adımlarla dağdan indi ve şelalenin altından geçti. Bir haftadır Hayat ağacının önünde Taoya karşı öngörü kazanmaya çalışıyordu. Kızıl madalyonu boşluğa yerleştirdikten sonra birliğin merkezinde belirdi. Bir süre tepeden ovayı seyrettikten sonra kuzgun binasına doğru ilerlemeye başladı.

"Hey bak bu 7.takımdan Kara Ölüm! 6 ay önce birliğe katılmasına rağmen daha yeni bir isim edindi fakat Kara Kuzgun tarihi boyunca 'Kara' lakabını hak etmeyi başaran en genç kişi." hafif şişman ve kısa boylu adam, Aiden'i işaret ederek yanındaki uzun saçlı, çirkin suratlı adama söyledi.

"Evet o gerçekten tam bir iblis. Bir hafta önce yüzlerce kişilik bir haydut birliğini tek başına katletmiş!" çirkin suratlı adam hayranlıkla söyledi.

Aiden, kısa bir süre daha yürüdükten sonra Kara Kuzgun binasına ulaşmıştı. İçeri girdi ve hemen karşısındaki masaya ilerledi. Masada 2 gözü kapalı yaşlı bir adam vardı. Kızıl madalyonu çıkartarak yavaşça masaya bıraktı ve adama bakarak konuşmaya başladı.

"Ben Kara Ölüm! Madalyona bu ismi işlemek için geldim."

Adam, sağ gözünü açtı ve Aiden'i süzdü. Sonra bir anda ayağa fırlayarak heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Demek o sensin! Hemen işliyorum efendim, bu benim için bir onurdur."

Adam madalyonu hemen eline aldı ve masanın altından kaleme benzeyen bir taş çıkardı. Hemen Kara Kuzgun kabartmasının altına büyük harflerle 'KARA ÖLÜM' yazdı.

Bu sırada dünyanın bilinmeyen, antik bir bölgesinde kara bulutların hakim olduğu bir dağ vardı. Dağın en tepesinde bir geçidi andıran kayalardan oluşmuş bir yapı bulunuyordu. Bu yapının önünde ise 6 figür duruyordu.

"Gerçekten bunun bir yolunu bulmuşlarmı Zai-Fu?" uzun dişlere ve koyu bir deriye sahip ork, tükürerek karşısındaki Zai-Fu isimli adama söyledi. Bu adam kadim ruhtan başkası değildi. Kadim ruh başını salladı ve karşısındaki 5 kişiyi süzmeye başladı.

Uzun sakallı, önünde kocaman bir çekiç bulunan cüce kararlılıkla başını salladı. Aynı anda muhteşem bir güzelliğe sahip elf, devasa bir boya sahip dev ve cüceden biraz uzun olan goblin aynı şekilde başını salladı. Her birisi tanrıları bile titretecek güçlere sahiplerdi fakat ne yazık ki ruh formundaydılar.

"Karanlık Çağ Yaklaşıyor! Bizler Yüce usta Santara'nın çıraklarıyız. Buna engel olabilecek tek kişileriz. 100 yıl kadar bir süremiz kaldı. Hazırlanmamız gerekiyor!" kadim ruh kararlılıkla haykırdı. Arkasına döndü ve geçide benzeyen yapının önüne geldikten sonra lotus pozisyonunu aldı. 5 figürde aynı şekilde lotus pozisyonuna geçmişti. "Yüce usta Santara ile iletişime geçmemiz gerekiyor! Odaklanın!" kadim ruh bir kez daha haykırdı. Bir anda 6 kişinin bedenlerinden madalyonlar çıkmaya başladı. Madalyonlar geçidin önüne geldikten sonra inanılmaz bir hızla dönmeye başladılar. Kara bulutlar bile dağılmaya başlamıştı. Kadim ruh yüzünü ekşitti ve, "Gücümüz yetersiz! Aynı zamanda bu gezegen çok zayıf! Eğer usta buraya gelirse gezegen parçalara ayrılıp yok olur..." dedi.

Mr.Ksasuke

Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]Where stories live. Discover now