Kitap 1 - 98.Bölüm: Yedi Denizin Kukla Ustası Hamada!

3.1K 288 59
                                    

Bei, aptal bir yüz ifadesiyle başını kaşırken yavaşça kafasını kaldırdı. Gözleri şaşkınlık ve hayranlıkla büyürken karşısındaki inanılmaz büyüklükteki araca bakıyordu.

"Bu gerçekten büyüleyici..."

*****

Wei Mu, şaşkınlık ve inançsızlıkla karşısındaki adama bakıyordu. 40 yaşlarında görünen adamın yüzünde büyük bir yanık izi vardı. Adamın bakışları kudret ve öfke doluydu. Kırışıklıklarla dolu çirkin suratında, şeytani bir gülümseme yerini almıştı. "Gerçekten aptal bir piyon olduğumu mu düşündün ha Wei?" çirkin suratlı adam tükürüklerini saçarak bağırdı. Binanın üzerinden sıçrayıp öfkeli kalabalığın önüne geçerken sorgulayan bakışlarını Wei Mu'ya çevirdi.

Bu sırada kalabalığın arasından bir kadın işaret parmağı ile çirkin suratlu adamı işaret ederken şaşkınlıkla konuşmaya başladı. "O... O, imparator Ares Zed'in sol kolu Albert Zau! Prenses Yuna'yı pusuya düşürmeye teşebbüs ettiği için idam edilmişti!" adam inançsızlıkla bağırırken Albert Zau, iblis vari bir kahkaha atıp kalabalığı dikkatlice süzdü. "Beni tanıdığınız için sevindim. Unuttuğunuzu düşünüyordum fakat, gördüğüm kadarıyla beni oldukça özlemişsiniz." Albert Zau, bakışlarını Wei Mu'ya çevirirken tekrardan konuşmaya devam etti. "Ne oldu Wei? Ares'in yanındayken dilin bir yılan kadar sivriydi. Fakat, şu an konuşamayacak kadar şaşkınsın öyle değil mi?" Albert konuşurken Wei Mu, dişlerini sıkmaya başlamıştı.

Wei Mu'nun bu kadar şaşırmasının nedeni Albert Zau'nun başını kendi elleriyle gövdesinden ayırmış olmasıydı. Onun gözlerindeki yaşam ışığının nasıl solduğunu, kalp atışlarının nasıl yavaşladığını ve üzerine sıçrayan kanın ne kadar da sıcak olduğunu çok net bir şekilde hatırlayabiliyordu. Bu hisler sahte olamayacak kadar gerçekçiydi. Bu yüzden Wei Mu, Albert Zau'nun öldüğüne emindi. Fakat, şu an da karşısında duran çirkin suratlı adam Albert Zau'dan başkası değildi.

Wei Mu'nun yüzü Ay ışığının altında kireç gibi bembeyaz olmuştu. Sonunun yaklaştığını biliyordu. Sıradan halk ile ilgilenmek oldukça kolaydı. Fakat, Albert Zau'nun önderliğindeki bu büyük ordu ile başa çıkamayacağını biliyordu. "Peki nasıl kurtuldun Albert? Seni öldürdüğüme eminim aşağılık herif! Nasıl hala hayattasın?" Wei Mu, sorgulayan gözler ve öfkeli bir ses tonuyla sordu. Ellerini o kadar sıkıyordu ki tırnakları avcunu delmişti.

Albert, Wei Mu'nun sorusu ile birlikte bomba gibi bir kahkaha savurdu. "Beni çok hafife almışsın eski dostum! Yoksa ruh yeteneğimden haberin yok mu?" Albert Zau, alaycı bir ses tonuyla bir kez daha konuştu. Wei Mu'nun gözleri şaşkınlıkla büyürken Albert Zau'nun ne demek istediğini anlamıştı. "Bu kadar kolay bir numaraya inanmanız oldukça komik! Özellikle Ares'in bunu fark edememesi beni gerçekten şaşırttı. Fakat, onu suçlamaya gerek yok. Kim olsa fark edemezdi zaten!" Albert, küçümseme dolu bir ses tonuyla konuşmaya devam ederken iblis vari bir kahkaha savurdu. Gözleri hafifçe parlayıp söndükten sonra ruh gücü muazzam bir şekilde yükselmeye başladı.

"Yoksa... O gün öldürdüğüm bir kukla mıydı?" Wei Mu, birkaç adım geri çekilirken titreyen sesiyle istemeden sordu. Albert Zau'nun ruh yeteneğinden haberi vardı. Fakat, onun bu yeteneği kusursuz bir şekilde kullanabileceğine inanmıyordu. "Sonunda anladın aptal! O gün öldürdüğün sadece benim birebir bir kuklamdı. Fakat kukla diyip geçmemek gerekiyor. O benim üst düzey kukla tekniğimdi. Kanlı canlı bir kukla olmasının yanı sıra benim aurama ve ruhum çok küçük bir kısmına sahipti. Onu oluşturmak için ruhumu parçalamam gerekti. Fakat, ruhumu yenilemeyi başardım. O kuklanın yok olmasına gerçekten üzüldüm. En güzel eserlerimden birisiydi. Fakat en güzeli değil... Şeytani sanatlar gerçektende muazzam! Bu yüzden Tarikata büyük bir borcum var. İşte bu borcumu Mavi Ejder imparatorluğunu parçalara ayırarak ödeyeceğim!" Albert Zau, iblis vari bir ses tonuyla bağırdıktan sonra ruh gücü hızla yükselmeye devam ediyordu.

Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]Where stories live. Discover now