Kitap 1 - 93.Bölüm: Ruh İpliği

3.1K 305 26
                                    

"Canından bile çok sevdiği oğlu kaçırılınca Tyhu, akli dengesini kaybetmenin eşiğine gelmişti. Bai Long, Luo Feng'in kaçırılmasına sevinmiş olsada asla babasının gözünde abisinin yerini alamamıştı. Bu yüzden abisine olan öfkesi asla son bulmamıştı..." Rebius, sakin bir tonda anlatırken Aiden, düşüncelere dalıp gitmişti.

Aiden, bir süre Rebius'un anlattıklarını düşündükten sonra aklına küçük bir nokta takılmıştı. Tek kaşını kaldırıp Rebius'a sorgulayan gözlerle bakmaya başladı. Bu sırada neredeyse Nehantis şehrinin surlarına ulaşmışlardı. Rebius, surların üzerindeki muhafızların onları görmeyeceği bir noktaya doğru hızla ilerlerken Aiden, bir kez daha konuşmaya başlamıştı.

"Rebius, seninle tanıştığımız zaman bana, Tyhu'nun birkaç bin yıl önce Necromangerler tarafından öldürüldüğünü söylemiştin. Fakat, benim bildiğim kadarıyla Aketosh şehrinin şehir lordu, Dük Bai Long daha birkaç yüz yaşında. Tyhu öldükten birkaç bin yıl sonra Bai Long'un doğmuş olması oldukça saçma bir hikaye. Sence Dük Bai Long, gerçekten Tyhu'nun oğlu olabilir mi?" Aiden, meraklı bir tonda sordu. Gerçekten mantıklı bir noktaya değinmişti. Tyhu, birkaç bin yıl önce öldürülmüştü. Dük Bai Long ise söylentilere göre daha bin yıl olmasada çok uzun bir süredir hayattaydı. Tyhu'nun ölümü ve Bai Long'un doğumu arasında muazzam bir boşluk vardı. Bu Keira'nın anlattığı hikayenin tutarsızlığını kanıtlar nitelikteydi.

Rebius, sık ağaçların bulunduğu bir noktaya geldi ve hızla yavaşladıktan sonra Aiden, Bei ve Haku, Rebius'un devasa başından yavaşça atladılar. Rebius'un gözleri bir anda parıldayıp söndükten sonra inanılmaz bir hızla küçülmeye başlamıştı. Birkaç santim uzunluğunda küçük bir yılana dönüştükten sonra hızla sürünerek Aiden'in omzuna çıktı. Aiden'e bir bakış attıktan sonra derin bir iç çekti.

"Dük Bai Long'un, Tyhu'nun gerçek oğlu olup olmadığını bilmiyorum. Belki de sadece bir isim benzerliğidir. Fakat, boyutumu dilediğim gibi değiştirmemi sağlayan bu büyü formasyonunu, Bai Long veledinden başkası yapamaz. Hatta bunu Tyhu bile beceremezdi..." Rebius, sakin bir ses tonuyla söyledikten sonra derin bir iç çekti. Gerçekten eski günleri özlemeye başlamıştı. "Bunları düşünmenin sırası değil dostum. Eğer Dük Bai Long'un senin hakkında özel planları varsa bunu hep birlikte engelleyebiliriz! Ama önceliğimiz Necromanger Tarikatını ebediyen yeryüzünden silmek!" Rebius, çatal dilini çıkartıp bir kez daha Necromanger Tarikatını öfkeyle anarken Aiden, başını onaylar bir şekilde salladı. Bu konuyu başka bir zaman düşünmek için bir kenera bırakırken yavaşça yürümeye başladı. Hemen arkasında Bei ve Haku vardı. Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından Nehantis şehrinin devasa surları görüş açılarına girmişti. Aiden'in yüzünde küçük bir gülümseme belirirken Bei, sorgulayan gözlerle Aiden'e bakmaya başladı.

"Aiden, Gölge Süvarisini bu koca şehir içerisinde nasıl bulacağız?" Bei, meraklı bir tonda sordu. Kuşatmadan sonra Nehantis şehri çok kısa bir sürede tekrardan devasa bir kent haline gelmişti. Hatta sınırları birkaç kat daha genişlemiş ve surları daha da sağlam bir hale gelmişti. Bei, bu soruyu sorarken oldukça haklıydı. Nehantis şehri, Mavi Ejder İmparatorluğunun en büyük şehirleri arasında en üstlerde yer alıyordu. Bu koca şehirde Gölgelere hükmeden bir kişiyi bulmak, samanlıkta iğne aramaktan farksızdı.

Aiden, sakince gülümsedikten sonra başını yavaşça Bei'ye çevirdi. Yüzünde büyük bir gülümseme belirmişti. "Ruh iplikleri hakkında bir bilginiz var mı?" Aiden, gülümseyerek sordu. Bu sırada neredeyse surlara ulaşmışlardı. Rebius, Aiden'in kıyafetlerinin içerisine saklanırken Bei, Aiden'in sorduğu soruyu bir süre düşündü. Başını olumsuz anlamda sallarken konuşmaya başladı. "Ruh ipliklerini daha önce duymuştum fakat, ne oldukları hakkında hiçbir fikrim yok dostum." Bei'nin konuşmasıyla birlikte Aiden, küçük bir kahkaha attı ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.

Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin