Kitap 1 - 82.Bölüm: Kaderin Zincirlerinden Kurtulmak

3.6K 347 95
                                    

Aiden, Bei ve Haku'nun nasıl bu kadar şey bildiğini merak ve şaşkınlıkla düşünürken bir yandan da onların 'Kaira Kızıl Kardeşler' olduğunu duyunca şaşkınlığı birkaç kat daha artmıştı. Bei ve Haku, kılıçlarını toprağa sapladılar ve tek dizlerinin üzerine çökerek saygıyla eğildiler.

"Kara Buz Hükümdarını saygıyla selamlıyoruz!" Bei ve Haku'nun selam vermesiyle birlikte Aiden'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Bakışları sert bir hal alırken yüzündeki samimi ifade yok olmuştu. "Bana neden Kara Buz Hükümdarı diye seslendiniz?" Aiden, merakla sordu. Annesi ölmeden önce bütün yeteneklerini Aiden'e aktarmıştı. Kara Buz Tanrıçası olarak anılmasını sağlayan yetenekte buna dahildi. Aiden bile bu yeteneğin ona aktarıldığını annesinin bıraktığı mektubu okuyunca öğrenmişti. Bei ve Haku'nun bunu nasıl öğrendiğini çok merak ediyordu.

Haku, Bei'ye bir bakış attı ve sakince konuşmaya başladı. "Senin hakkında birçok şey biliyoruz Aiden... Ustamız sana Kara Buz Hükümdarı diye seslenmemizi söylemişti. Annenden kalan bu yeteneği her ne kadar uyandırmamış olsanda sen, Kara Buz Tanrıçasının oğlusun. Kuzey Buz Kıtasına ismini duyurmuş bir dahinin oğlusun!" Haku, heyecanla haykırdı ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam etti.

"Ustamız, annen Yuari Chei'yi tanıdığını söyledi. Aslında zamanı geldiğinde seninle bizzat tanışmak istiyor. Bu kadar şey bildiğimiz için bize pek güvenmeyeceğini biliyoruz. Fakat, Kaira Kızıl Kardeşler olarak sana söz veriyoruz. Senin yolunda yürüyecek ve rüzgarını takip edeceğiz. Gerekirse ölmeye hazırız! Bu yüzden umarım bize biraz da olsa güvenebilmişsindir." Haku'nun konuşmasıyla birlikte Aiden, sert bir yüz ifadesiyle onlara bakmaya devam ediyordu. Bu konuşmadan sonra Bei ve Haku'nun ustalarının kim olduğunu oldukça merak etmeye başlamıştı.

Aiden, Rebius'a bir bakış attı ve tekrardan bakışlarını Bei ve Haku'ya yöneltip sakin bir şekilde birkaç adım attı. "Bu kadar şey bildiğinize göre benim efsanevi irade gücüne sahip olduğumu biliyor olmalısınız. Öyle değil mi?" Aiden, sakin bir ses tonuyla sordu. Haku başını onaylar bir şekilde salladı. Aiden, hafifçe gülümsedi ve konuşmaya devam etti.

"İrade gücünü kavramak oldukça zor bir iştir. Sıradan bir yetişimci irade gücünü ancak birkaç yıl içerisinde kavrayabilir. Bunun yanısıra efsanevi irade gücünü tam anlamıyla kavramak, birkaç on yıl içinde mümkündür. Efsanevi irade gücüne sahip yetişimciler, tarihe ismini altın harflerle kazımış olan kişilerdir. Tarih kitaplarında inanılmaz figürler olarak anılırlar. Peki iradenin ne anlama geldiğini biliyor musunuz?" Aiden, gülümseyerek sordu.

Haku, Aiden'e bakarak hafifçe gülümsedi ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. "İrade, seçim yapmamızı ve doğru karar vermemizi sağlar. Bu kararlara göre hareket eder ve hakikate ulaşırız. İrade hayatımıza yön vermemiz için bir aracıdır. İşte bu yüzden efsanevi irade gücüne sahip kişiler, tarihe adını altın harflerle kazımıştır. Onlar, kaderin zincirlerinden kurtulmuş ve kendi kararlarına göre hareket ederek hayatlarını şekillendirmişlerdir..."

Haku'nun konuşmasıyla birlikte Aiden'in gülümsemesi giderek genişlemişti. Ellerini kaldırdı ve sakince birbirine vurarak alkışlamaya başladı. "Dersine iyi çalışmışsın Haku. Doğru cevabı biliyorsun. Peki o halde size bir soru sormak istiyorum. Bana kaderinizin, rüzgarımı tekip etmek olduğunu söylemiştiniz. Buraya kendi iredenizle karar verdiğiniz için mi geldiniz, yoksa ustanızın isteği üzerine mi?" Aiden, gülümseyerek sordu. Her ne kadar Bei ve Haku, onun eski dostları olsada zamanın değiştiremeyeceği hiçbir şey yoktu. Aiden, 2 yıl önce Juin Akademisinden ayrılmıştı. 2 yıl, bir insanın karakterinin değişmesi için yeterli bir süreydi. Bei ve Haku'nun bu kadar şey bilmesi, Aiden'i içten içe biraz tedirgin etmişti. Bu yüzden hala tam olarak onlara güvenmiyordu.

Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]Where stories live. Discover now