Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]

Kitap 1 - 92.Bölüm: Ruh Transferi!

"Hey aptal çocuk! Dikkat et yoksa seni istemeden mideye indirebilirim! Anladın mı?" Rebius'un öfkeli sesiyle birlikte Bei, aptal bir yüz ifadesiyle başını kaşımaya başladı. "Sakin ol koca oğlan! Sadece şaka yapıyordum." Bei, hafif alaycı bir tonda söyledi.

*****

Birkaç saat sonra Keira, Dük Bai Long'un malikanesine ulaşmıştı. Maskesini çıkartıp malikaneye girdi ve bir asker eşliğinde bir kapının önüne geldi. Keira, derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı hafifçe tıklattı ve yavaş adımlarla içeri girdi. Hemen karşısında Aketosh şehrinin lordu, Dük Bai Long duruyordu. Bai Long'un yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Sol gözündeki savaş yarası, Bai Long'un tecrübeli bir asker olduğunun kanıtıydı. Hafif sarışın saçları ve kaslı vücudu ile birlikte tam bir general gibiydi.

Keira, birkaç adım atıp hafifçe eğildi ve konuşmaya başladı. "Dük Bai Long'u saygıyla selamlıyorum." Keira'nın konuşmasıyla birlikte Bai Long, sol eliyle bir koltuğu işaret ederek oturmasını söyledi. Keira, Bai Long'un sol kolunu görünce şaşırmadan edemedi. "Efendim, sonunda mekanik kolu tamamlamayı başarmışsınız!" Keira, şaşkınlıkla söylerken yavaşça koltuğa oturdu. Bai Long, başını onaylar bir şekilde salladıktan sonra konuşmaya başladı.

"Bu kol için birkaç yıldır uğraşıyorum. Sonunda tamamlamayı başardım. Her ne kadar yetişimim darboğaza takılmış olsada bu kol, bana savaş sırasında oldukça avantaj sağlayacak." Bai Long, küçük bir kahkaha atarak söyledi. Yüzünde şeytani bir gülümseme belirirken sorgulayan gözlerle Keira'ya bakmaya başladı ve konuşmaya devam etti.

"Onunla konuştun mu? Umarım mücevheri o aptal sürüngene ulaştırmıştır. Başarısızlıkları sevmediğimi biliyorsun Keira. Eğer bu görevi başarılı bir şekilde tamalayamazsan sana neler yapacağımı biliyor olmalısın, öyle değil mi güzelim?" Bai Long'un konuşmasıyla birlikte Keira, soğuk bir nefes almadan edemedi. Bedeni istemsiz bir şekilde ürperirken kendinden emin bir tonda konuşmaya başladı. "Dediklerinizi bire bir anlattım efendim. Başarılı olduğuma eminim!"

Bai Long, küçük bir kahkaha attıktan sonra sol kolunu yavaşça kaldırdı. Sinsi bir şekilde gülümserken metal parmaklarını yavaşça şıklattı. Aynı anda duvarda devasa bir ekran ortaya çıkmıştı. Keira, şaşkın gözlerle bakışlarını ekrana çevirirken Bai Long'a karşı içinden yükselen korkuyu bastıramıyordu. Sanki hemen karşısında bir iblis oturuyordu.

Bai Long, keyifli bir yüz ifadesiyle ekrana bakarken bakışlarını yavaşça Keira'ya çevirdi ve alkışlamaya başladı. "Seni tebrik ediyorum Keira, görevi başarılı bir şekilde tamamlamışsın. O formasyonun içerisine özel bir büyü dizisi yerleştirmiştim. O aptal sürüngen, mücevheri etkinleştirdiği anda büyü dizisi aktifleşti ve o aptal yaratık bunu fark edemedi..." Bai Long, şeytani bir kahkaha savururken birkaç defa öksürdü ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam etti. "Onları artık istediğim zaman izleyebilirim. Rebius aptalının gördüğü her şeyi artık bende dilediğim anda görebiliyorum!" Bai Long, heyecanla konuştu. Keira, içini bir ürperti sarmasına engel olamadı. Bai Long'tan gerçekten korkuyordu.

Bai Long, bakışlarını tekrardan ekrana çevirirken Aiden'e ilgi dolu gözlerle bakıyordu. Dilini çıkartıp avını izleyen bir yaratık gibi dudaklarını yaladı ve kararlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"O çocuğu istiyorum! Ruh Transferi için muazzam bir denek!"

Keira'nın korkusu birkaç kat daha artmıştı. "Ruh Transferi mi?" Keira, istemsiz bir şekilde sordu. Bedeni korkuyla titrerken Bai Long, bir iblis gibi kahkaha atmaya başladı. Kahkahası tüm malikaneyi sararken bu şeytani kahkahayı duyan herkes ürpermeden edemedi. Bai Long, cübbesinden bir parşömen çıkardı ve birkaç şey yazdı. Parşömeni tekrardan sardıktan sonra Keira'ya fırlattı. "Bana en kısa sürede bu malzemeleri bulmanı istiyorum Keira." Bai Long, rica eder bir tonda söylesede otoriter olduğu, sert bakışlarından anlaşılıyordu. Keira, parşömeni açıp malzemelere göz gezdirirken titremeden edemedi.