Kitap 1 - 78.Bölüm: Gizemli Figür

3.3K 347 78
                                    

Aiden, kasabanın batısına doğru ilerlerken yavaş yavaş karanlık çökmeye başlamıştı. Şimdi Arel ve Aeos'un eğitimi ile ilgilenmesi gerekiyordu. Ayrıca onlara önemli birer hediye de verecekti. Aiden, başını kaldırıp parlak Ay'ın doğuşunu izlerken içini bir huzursuzluk kaplamıştı. Aiden, yumruklarını sıkarken sakin bir tonda söyledi

"Bu his..."

Nedensiz bir şekilde üzerine bir baskı çökmüştü. Sanki tonlarca ağırlığındaki bir dağın altında eziliyor gibiydi. Yere devrilmemek için kendini zor tutuyordu. Yüzünü ekşiterek sert bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Gökyüzünde, gölgeler içerisinde bir figür, kızıl gözlerle Aiden'i izliyordu. Vahşetin ve bir iblisin gözlerini anımsatan kızıl gözler, bir anda parladı ve göz alıcı bir ışık tüm kasabayı kapladı. Kızıl ışık, yavaş yavaş yok olurken gökyüzündeki figür, sanki hiçliğe karışmış gibi tamamen yok olmuştu.

Aiden, bir anda yok olan baskıyla birlikte ruhsal algısını serbest bıraktı ve çevresini kontrol etmeye başladı. Fakat kızıl gözlü figür, çoktan Aiden'in algılayamayacağı kadar uzaklaşmıştı. Aiden, düşünceli bir şekilde çevresini kontrol ederken hiçbir iz bulamamıştı. En ufak bir aura kırıntısı bile yoktu. "Neden sadece izliyor?" Aiden, kendi kendine merakla sordu. Bir süre daha düşündükten sonra bu konuyu bir kenara bıraktı ve kasabanın batısına doğru yürümeye devam etti.

Kısa bir yürüyüşün ardından Zarnal ormanının hemen dış kesimlerinde bulunan gölün kenarına gelmişti. Arel ve Aeos, küçük bir kayanın üzerinde heyecanla Aiden'i bekliyorlardı. Daha çok küçüklerdi. Yetişim yolunu kavrayamayacak kadar saf ve masumlardı. Bu saf ve masum yanları onların en büyük açıklarıydı. Aiden, bu saf çocukların, dünyanın gerçeklerini kavramalarını istiyordu. Gerektiği zaman tereddüt etmeden bir bebeği bile öldürmeleri gerekiyordu. Yetişim yolunda adalet yoktu.

Güçlü güçsüzü ezerdi. Bu yetişim dünyasının asla değişmeyen kuralıydı. Haksız olmasına rağmen güçlü olan her şeyi elde ederdi. Yetişim dünyası tuzaklarla dolu, orman kurallarının uygulandığı, vahşet ve kan dolu bir yoldu. Arel ve Aeos için bir insan öldürmek büyük bir travmaya sebep olabilirdi. Bu yüzden Aiden, ilk olarak onların öldürmeye ve bedenlerinin kanla yıkanmasına alışmalarını istiyordu. Aeos, her ne kadar bir şifacı olsada gerektiği zaman birinin yaşamını elinden almak zorundaydı. Arel ise öldürmek için doğmuştu. O, bir Kara Büyücüydü. Doğası gereği yaşamlara son vermek onun en büyük arzusuydu. Fakat Arel, daha bu gücü kavramaktan çok uzaktı. O, yıkımın ve vahşetin ta kendisiydi.

Arel ve Aeos, Aiden'i gördüğü anda ayağa dikildi ve hafifçe eğilip aynı anda saygıyla selam verdi. Aiden'in yüzünde düşünceli aynı zamanda ciddi bir ifade vardı. Kafasını onaylar bir şekilde salladıktan sonra Arel ve Aeos'u başını bir abi edasıyla okşadı ve konuşmaya başladı. "Bana verdiğiniz sözü hatırlıyor musunuz?" Aiden, ciddi bir tonda sordu.

Arel, birkaç saniye düşündükten sonra irade dolu bir ifadeyle konuşmaya başladı. "Tabiki hatırlıyoruz abi. Güçlenmek için elimizden geleni yapacak ve sana büyük savaşta destek olacağız!" Aynı anda Aeos da başını onaylar bir şekilde salladı.

Aiden, sakin bir şekilde gülümsedi ve yavaşça ağız bandını çıkardı. Her ne kadar gülümsüyor olsada düşünceli olduğu her halinden belliydi. "Nerdesin usta..." Aiden, kendi kendine söyledikten sonra derin bir iç çekti. Kadim ruhu çok uzun zamandır görmüyordu. Kadim ruh, Aiden için bir ustadan çok büyükbaba gibiydi. Gerçekten aralarında sadece birkaç yıl içerisinde inanılmaz bir bağ oluşmuştu.

"Usta, nerde olduğunu bilmiyorum fakat, hayatta olduğuna eminim! Bana güçlenmem için verdiğin büyülü yaratık ortakları, sadece birer yük oldular. Bu yüzden onları kardeşlerime aynı zamanda ilk öğrencilerime vermek istiyorum." Aiden, bir kez daha kendi kendine söyledikten sonra derin bir iç çekti ve ağız bandını boyutsal yüzüğüne gönderdi. Yüzünde bir gülümseme vardı.

Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]Where stories live. Discover now