Kitap 1 - 88.Bölüm: Kasabanın Yükselişi

3.4K 321 34
                                    

"Yakında büyük bir savaş patlak verecek kızım... Ama korkmanıza gerek yok! Ben hayatım pahasına sizleri korkuyacağım! İmparatorluktan bir süreliğime ayrılacağım. Ela sana göz kulak olacaktır. Sana bir şey soracağım kızım. Ela ile birlikte seni koruma görevine gelen Aiden Chei'yi hatırlıyor musun?" Ares, aceleyle sordu. Zamanı tükeniyordu!

Ela, Prenses Yuna'nın en yakın arkadaşıydı. Çok uzun süredir tanışıyor olmasalarda neredeyse kardeş gibilerdi. Prenses Yuna, tek kaşını kaldırdı ve babasına sorgulayan gözlerle bakmaya başladı. "Onu hatırlıyorum. Ela, bana sık sık ondan bahseder. Ama bunun konumuzla ne ilgisi var?" Prenses Yuna, merak ve ilgiyle sordu. Aiden Chei'yi tanıyordu. İmparatorluk çapında son birkaç yıldır pek çok kez ismini duymuştu. Ayrıca en yakın dostu Ela, ona sürekli Aiden'den bahsederdi. Ela, ondan bahsediyorken yanakları bir domates gibi kızarıyor ve tam bir aptala dönüyordu. Prenses Yuna, Ela'nın bu durumunu görünce sürekli kahkaha atıyor ve keyifleniyordu. Fakat, şuan da onun bu konuyla ne gibi bir ilgisi olduğunu anlamamıştı.

Ares, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Sana savaşın anahtarından, Omnia Kai'den bahsetmiştim öyle değil mi kızım? Aiden Chei, bu savaşın hem kilit noktası hem de bu kilidi açacak olan anahtar! O son umudumuz! Büyü Şövalyesi olduğunu Ela'dan başka kimseye söyleme! Aiden, Gölge Süvarisini almaya gelecek. Büyük ihtimalle Ela'nın Gölge Süvarisi olduğunu bilmiyor. Aiden, bu savaşta en büyük rolü oynayacak kişi! O, sana bahsettiğim kehanetteki çocuk! Sizi her ne kadar korumaya çalışsamda senin için gelecekler kızım! Seni koruyabilecek tek kişi Aiden! O Ela'yı almaya geldiğinde onlarla birlikte git! Ela ve Aiden'den başka kimseye tam olarak güvenme! Seni seviyorum kızım!" Ares, telaşla söyledi. Arkasını dönüp pencereye doğru birkaç adım attı. Ares, arkasını döndü ve hafifçe gülümsedikten sonra Yuna'ya bir yüzük fırlattı. Yuna yaşlı gözlerle babasına bakıyordu. Ne olduğunu anlamamıştı. Babası sanki bir elveda konuşması yapmış ve ölüme doğru yürümeye başlamıştı. Yuna, yüzüğü havada yakalayıp endişe ve korkuyla konuşmaya başladı. "Neler oluyor baba! Hiçbir şey anlamıyorum! Seni bir daha göremeyecek miyim?"

Ares, başını olumsuz anlamda salladıktan sonra tekrardan pencereye döndü. "Büyük ihtimalle bir daha göremeyeceksin kızım..." Ares, sevgi dolu bir ses tonuyla söyledi. Ares, yavaş adımlarla pencereye doğru koştu ve bir anda atladı. Hızla yere doğru düşerken cübbesinden bir madalyon çıkardı ve madalyona enerjisinin çok küçük bir kısmını gönderdi. Madalyon hafifçe parıldadı ve Ares konuşmaya başladı.
"İmparatorluk sana emanet dostum... Umarım bir daha görüşebiliriz." Ares, sakince söyledi ve bir anda açılan portaldan içeri girerek yok oldu. Yuna, göz yaşları dökerken öfkeyle haykırdı ve pencereye doğru koşup aşağı bakmaya başladı. Fakat, babası çoktan gitmişti.

Prenses Yuna, dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başlamıştı. Annesini küçük yaşta kaybetmişti. Bu yüzden anne sevgisini neredeyse hiç tatmamıştı. Çok sevdiği babası, onu bu yaşa kadar eğitmiş ve büyütmüştü. Babasından başka hiçbir yakını yoktu. Fakat, Ela ile tanıştıktan sonra daha önce hiç sahip olamadığı bir kardeşi olmuştu. Tam her şey yolundayken şimdi de babası ortadan kayboluyordu. Bu onun için oldukça kötü bir durumdu.

Kapı hafifçe tıklatıldı ve içeri buz rengi saçlarıyla birlikte genç bir kız girdi. Üzerinde tamamen siyah bir kıyafet ve şık bir cübbe vardı. Kusursuz fiziği ve ilgi çekici kalçalarıyla birlikte gerçekten Prenses Yuna'dan bile daha güzel görünüyordu. Bu Ela Samu'dan başkası değildi. Eskisinden birkaç kat daha güzel görünüyordu. Artık 18 yaşındaydı. Bu yüzden bakışları daha olgun bir hal almıştı. Ayrıca olgun bakışlarının arasında gizlenmiş bilge tavırlarda belli oluyordu. Sadece duruşundan bile ne kadar güçlendiği açıktı. Ela, hemen Prenses Yuna'nın karşısında dursada Yuna, onu fark edememişti. Sanki bir hayalet gibiydi.

Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]Where stories live. Discover now