21. İnan

74 7 0
                                    

Bu bölümde bakış açısını değiştirdim, bakalım sevecek misiniz?

~Dünya


Jungkook'un odasına giren ikiliden odanın sahibi olan merak içindeydi. Yakında çıkacak albümle ilgili bir şeyler konuşulacağını düşünmüş, ancak özel olarak çağırılmasıyla bunun kişisel olabileceğine yormuştu aklını. Sabırsız bakışlarını kendinden kısa olan yeşil saçlıya çevirdi. Min Yoongi, karşısında ilk defa tereddüt ediyordu sanki.

"Hyung, sorun ne?" Yoongi iç çekerek Jungkook'a baktı.

"Bir sorun olduğunu anladın demek ki. Eh, bu da bir başlangıç." Jungkook bu cevap karşısında biçimli kaşlarını çatmıştı.

"Neler oluyor? Konuşacak mısın artık?" Yoongi, Jungkook'un aksine sakin bir şekilde yatağa oturmuştu. Öte yandan odayı süzüyordu. Jungkook'un ona fırlatabileceği neler olduğunu tartarken yanına oturan bedenden bihaberdi. Omzuna dokunan elle irkildi. Bakışlarının odağını küçüğüne çevirdi.

"Bana güveniyor musun?" diye sordu birdenbire. Jungkook soruyla şaşırsa da tereddüt etmemişti.

"Tabi ki, her şeyden çok." Karşısındaki çocuğun parlayan gözleri ve koyu renk saçlarına bakakaldı.

Hep küçük olarak bellediği, parlak gözlerini kendisine diken, tavşana benzerliğiyle birçok insanı kendine aşık eden çocuk ne ara bu kadar büyümüştü? Kendisine umutla bakan bu gözleri nasıl söndürebilirdi ki? Onu üzecek o cümleleri nasıl kurabilirdi? Daha sonra üzülmemeli, diye düşündü. Ondan bir şey saklayamazdı, haksızlık etmiş olurdu.

"Söyleyeceklerimi sonuna kadar dinlemelisin. Bana güveniyorsan tek kelime etmeden önce sözlerimi bitirmemi bekle." Jungkook başını yavaşça sallayıp onu dinlemeye koyulmuştu.

"Ben, söze nasıl başlamalıyım bilmiyorum ama içinde olduğun ilişkiyi başından beri hiç onaylamadığımı söylemeliyim. Başından beri o kıza güvenmedim." Jungkook elini kaldırıp Yoongi'yi sustururken bedenini de uzaklaştırmıştı.

"Bana menajerlerin kuracağı cümlelerle geldiğine inanamıyorum hyung. Ben böyle bir konuşmayı bir tek senden beklemezdim. Şirket kısıtlamalarından nefret ettiğini sanıyordum."

"Jungkook, aptal aptal konuşma. Şirketin bir şey dediği yok. O kız hakkında bilmediklerin var." Jungkook histerik bir kahkaha atarken daha da uzaklaşmıştı Yoongi'den.

"Gerçekten mi? Kendi sevgilim hakkında benim bilmediğim ama senin bildiğin bir şeyler mi var?"

Sevgili, diye düşündü Yoongi. Sahi, ne ara sevgili olmuşlardı ki? Jungkook kimseyi kolayca sevebilen bir adam değilken nasıl bu kadar çabuk sevgilisi olabilmişti bu kız? Korktu, korkak biri sayılmazdı oysa. Karşısındaki parlak gözlü çocuğun arkadan iş çevirip hiçbir şey yapmamış gibi rahat olabilen birine tutulma ihtimalinden korktu. Korkularını bir kenara atıp bir çırpıda konuşmaya başladı. Başka türlü konuşabileceğini sanmıyordu.

"Jungkook, o hepimizi kandırdı. Shin Mi'yle iş birliği yapmış. Nisan'a bahsettiği evi Shin Mi tutmuş, Pd-nim değil. Shin Mi'yi çağıranın Jimin olduğu yalanını da Shin Mi'yle ortak kurmuşlar. Ona güvenmemelisin." Küçüğünün kırılan bakışlarıyla kendisine inandığını hissedebiliyordu. Yine de Jungkook inkar etmeyi seçmişti.

"Tüm bunları sen uydurdun, değil mi? Defne öyle biri değil." Jungkook'un yükselen sesine yüzünü buruştururken Namjoon'un Defne'yi yürüyüş için dışarı çıkarmış olmasına minnettardı şu an. Kalbi inanmıştı işte, ne diye inkar ediyordu ki?

Mint ScentWhere stories live. Discover now