20. Mesaj

79 6 1
                                    

Gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

~Dünya


Ertesi gün ben dayanamayınca bu konu gruba taşınmıştı. Jungkook şirket tarafından üzerinde çalıştığı şarkı için çağrılmış ve Defne'yi de değişiklik olsun diye beraberinde götürmüşken bundan daha uygun bir zaman bulamazdım.

"O senin en yakın arkadaşın." dedi Hoseok hyung. "Yalan söyleyip söylemediğini en iyi sen anlarsın. Belki de geçerli bir sebebi vardır."

"Ben de öyle düşünüyorum ama Defne'nin bunun için yalan söylemiş olması hiç mantıklı gelmiyor. Hem Pd-nim ayarlamadıysa o evi kim tuttu bizim için?"

"Kesinlikle Pd-nim değil. Hatta şirketten biri bile değil." dedi elinde telefonla içeri giren Namjoon hyung.

Kesinleştirmek adına soruşturmuştu. Aklım bize kimin ev kiralayabileceğini düşünürken Defne'nin burada bizden başka kimseyle tanışmışlığı olmadığını biliyordum. Üstelik karşılık almadan birinin bize yardım etmesinin altında bir şey aramam çok normaldi.

Fikir üretmek için düşünceli bir hale bürünen grupta dikkatimi hiç de düşünüyormuş gibi durmayan Yoongi hyung çekmişti. Uyuyor muydu o? Ağzımdan sesli bir nefes verirken yanına gidip onu dürttüm. Defne'ye ilk inanmayanın o olduğunu yemek masasındaki bakışmamızda anlamıştım. Sarsılarak uyandı ve şaşkın bakışları gözlerimle buluştu.

"Sen ciddi misin? Burada en yakın arkadaşım ve Jungkook'un sevgilisinin bize neden yalan söylediğini sorguluyoruz. Teori falan üretiyoruz. Uyuyor musun bir de?"

"Ne yapabilirim? Belli ki kız bir şeyler karıştırıyor. Sen de hala niye yalan söyledi deyip üzülüyorsun. Zaten hiç gözüm tutmamıştı onu." Söylenmeme engel olamadım.

"Ya! Beni de mi hiç gözün tutmadı?" Sesli bir nefes verip yerinde doğruldu.

"Doğruyu söylemek gerekirse senin pek uyanık olmadığını düşünmüştüm, o kızla arkadaşlığının hala devam etmesi de düşüncemi haksız çıkarmıyor." Taehyung ben konuşamadan lafa dalmıştı.

"Hyung, biraz ağır konuşmuyor musun?" Karışan aklımla Yoongi hyunga baktım. Bu kadar emin konuşması normal değildi.

"Sen bir şey mi biliyorsun?" Omuz silkti.

"Kesin bir şey diyemem Nisan, onunla çok konuşmuşluğum yok. Ama bana birazcık güveniyorsan yıllardır en yakınım deyip durduğun kişiyle hiç de aynı hisleri paylaşmadığını söylemeliyim. O senin iyiliğini falan düşünmüyor."

Olaylara tarafsız bakacak olursam Defne sebebini bilmediğim bir yalan söylemişti ve bunu da kanıtlamıştık. Karşımdaki Min Yoongi ise ona zaten en başında güvenmemin hata olduğunu düşünüyordu. Ve asıl tuhaf olan, benim kaç yıllık arkadaşımı daha dinlemeden Yoongi'ye hak vermemdi.

Defne Kore'ye geldiğinden, hatta Jungkook'la tanıştığından beri benim tanıdığım halinden bambaşka bir hale bürünmüştü. Aralarındaki ilişkinin onu değiştirdiğini sanıyordum ama Jungkook hala aynı Jungkook'tu. Eğer değişmiş olsa üyelerin de onu yadırgayacağına emindim. Değişen tek kişi Defne'ydi ve bir ilişki nasıl olur da içindekilerden sadece birini değiştirebilirdi aklım almadı.

Diğerlerinin arada beni bulan bakışlarıyla salonda volta atarken bunları düşünmüştüm işte. Çok iyi tanıdığımı sandığım en yakın arkadaşımın nasıl bu hale gelebildiğini sorgulamıştım. Mutfaktan gelen telefon sesiyle bakışlarım üyeleri buldu.

"Telefon çalıyor." dediğimde tanıdık zil sesini fark ettim. Hızlı adımlarım mutfağa yönelirken Taehyung arkamdan geliyordu. Ters duran pembe telefonu elime aldım. Ekranda yazan isimle kaşlarımı çattım. Tanımıyordum, yan yana yazılmış iki harfin anlamını bile bilmiyordum. Sadece Kore numarası olduğuna emindim. Telefon sustuğunda ezbere bildiğim şifreyi girdim, değiştirmemişti. Gelen kısa mesajla duraksadım.

Mint ScentWhere stories live. Discover now