16. Misafir

70 5 1
                                    


Tanışalım bakalım, Koreli ablamızla.

Medya: Hikayenin tüm etiketleri gerçektir, clickbait yok demiştim.

~Dünya


"Ne zaman döndün?" Namjoon hyung sorarken adını bile öğrenemediğim kız ona bakmıştı. Mini elbisesi, topuklu ayakkabıları, kat kat makyajı ve yapılmış saçlarıyla Taehyung'un dibinde oturuyordu. Taehyung ise ondan uzaklaşmak için benim üzerime yatacaktı neredeyse. Kız konuşmadan önce koltukta biraz öne kayınca Taehyung rahatça arkasına yaslanmış, sağ elini belime sarıp özür dileyen bakışlar atmaya başlamıştı. Çatık kaşlarla ona baktım.

"Bugün döndüm. Açıkçası menajeriniz beni lafa tutmasa çoktan gelmiştim."

"Menajer mi?" diye sordu Namjoon hyung emin olmak istercesine.

"Evet, şu dibinizden asla ayrılmayan hani. Ona ve patronunuza babamdan selam getirdim. Burada kalacağım bir süre." Hiç konuşacağını düşünmediğim Defne birden lafa atıldı.

"Burada mı kalacaksın?" Bu soruyu sormasına ve şu kızın dikkatini çekmesine ne gerek vardı cidden?

"Pardon, sen yeni çalışanlardan biri misin?" Defne'nin kaşları çatıldı. Çalışan olarak algılanmasına ben şaşırmamıştım oysa. Kızın bizi tanıdığını hiç sanmıyordum. Jungkook'un ani yükselişiyle irkildim.

"O benim sevgilim Lee Shin Mi!" Kızın adını sonunda öğrenebilmiştim. Bir yandan da şaşırmıştım çünkü Jungkook'un kimseye sesini yükselttiğini görmemiştim.

"Bak ufaklık. Benimle düzgün konuşman lazım. Kimse sana terbiye vermedi mi Jangkook?"

"Jungkook." diye düzelttim sinirlenirken. Konuşma tarzından da Jungkook'un adını ezberlemeye tenezzül etmemiş olmasından da hoşlanmamıştım.

Bakışları bana döndüğünde aynı şekilde bakmakta tereddüt etmemiştim. Taehyung'la yapışık oturan bedenlerimiz söylediğimden daha çok dikkatini çekmiş olmalı ki Taehyung'un bacağını benim bacağımdan ayırmak için çekiştirdi.

"Ne yapıyorsun?" Taehyung'un soğuk sesiyle elini ondan uzaklaştırmıştı. Bir an duraksasa da hızla toparlanmış, gülümseyerek Taehyung'a bakmıştı.

"Hayatım, kızı sıkıştıracaksın orada. Biraz bana yaklaş. Rahatsız olmasın." Taehyung kaşlarını çattı.

"Rahatsız olmaz o." Namjoon hyungun sahte öksürüğü ortamı doldurduğunda diğer yanımdaki Jimin'e yaklaştım istemsizce. Kızla ters konuşmasına tepki veriyorlarsa ben de ayak uydurmalıydım.

"Sen kimdin peki?" dedi Shin Mi sorgulayan bakışları Taehyung ve benim aramda gidip gelirken. Taehyung aynı sert yüz ifadesiyle ağzını açmış ancak konuşan o olmamıştı.

"Nisan benim kız arkadaşım." Omzumdan sağıma doğru çekilmemle şaşkın bakışlarım da o yönü buldu. Kızın küçümser konuşması ve babasının selamıyla patronu bile dize getirebilmesi ailesinin nüfuzu hakkında bir fikrim oluşmasını sağlamıştı. Taehyung'a kafayı takmış olmalıydı ve Jimin de en yakın arkadaşının bir şey söylemesini önlemişti işte. "Biz odamıza geçiyoruz, izninizle."

Elimden tutup beni koltuktan kaldıracağı sırada Taehyung sol omzuma bastırıp kalkmama engel oldu. Bakışları beni es geçerek Jimin'e odaklanırken Jimin de Taehyung'a bakıyordu.

"Nereye gittiğinizi sanıyorsunuz?" Taehyung'un biraz yüksek çıkan sesine karşılık Seokjin hyungun gergin gülüşünü duydum.

"Taehyung çift onlar. Hesap mı soruyorsun bir de?" Taehyung sinirle iç çekerken bakışlarını Jimin'den ayırmamıştı. Ben Jimin'in peşinden merdivenlere sürüklenirken Shin Mi konuşmuştu.

Mint ScentWhere stories live. Discover now