07. Gitme

96 8 9
                                    

Geçiş bölümümsü...

~Dünya

"Eşyalarımı oradan alıp getirirken ne düşünüyordun ki?" Yatak başlığındaki kafamı Jimin'e çevirmiştim.

"Öyle bir yerde kalmanı istemedim. Aslında sadece birkaç kıyafet getirmeye gitmiştim."

"O zaman öyle yapsaydın. Bulabildiğim tek otel orasıydı." Yerinde doğruldu.

"Bir sürü otel var. Sana bu otelde bir oda da ayarlayabiliriz, bizimle kalmak rahatsız edecekse." Neden anlamıyordu ki? Bu otelde kalmayı geçtim, verilen kahvaltıya bile param yetmezdi benim. Başka bir otel bulmak zorundaydım. Başımı iki yana salladım.

"Benim başka bir otel bulmam gerekiyor." Oturduğu yerden karşıma geçti yavaşça.

"Neden bu kadar karşısın ki?" Israrına sinirlenmeye başlıyordum.

"Jimin!" Kaşları çatıldığında sesimi alçalttım. "Benim burada kalacak param yok, tamam mı? Zaten çalıştığım yerden çok az kazandım, oraya da bir daha dönemem. Eğer elimdeki parayı bu otele verirsem aç, susuz ve geri dönüş biletsiz kalırım." Bedenini yatağa doğru bırakıp gülmeye başladı. Delirdiğini düşünüyordum ki bana bakmıştı. Şaşkın yüzüm onu daha çok güldürürken kollarımı önümde bağladım.

"Sen..." dedi güçlükle. Hala gülüyordu. "Bunun için mi gitmek istiyorsun?"

"Evet." dedim gayet sakin bir sesle. Ne bekliyordu ki?

"Sen delirmişsin." Deli gibi görünen kendisiyken bunu söylemesi ne derece ironikti, anlatamam.

"Asıl senin delirdiğini düşünüyorum şu an." Birden kalkıp bana yaklaştığında yerimde geriledim ama zaten yatak başlığına yaslanan bedenim buna izin vermemişti. Yüzü gülmüyor, aksine hiç görmediğim ciddi bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.

"Benden nefret ettiğini düşünmeye başlıyordum neredeyse." Fısıldadığında şaşırmıştım. Bunu nasıl düşünebilmişti? Beni çok kötü bir zamanımda kurtarmış olmasının karşılığını nasıl ödeyebileceğimi bilemezken nasıl ondan nefret edebilirdim? Cidden saçmalıyordu.

Sonra aklıma hiç haber vermeden gitme girişiminde bulunduğum geldi. Aklımdan nasıl çıktığını bile bilmiyordum ama resmen ondan kaçıyor izlenimi vermiştim. Böyle düşünmesi çok normaldi. Kollarımı öne uzatıp ona sarıldım.

"Üzgünüm Jiminie. Seni haksız çıkarmak istemezdim ama en başından beri senden nefret etmeyi hiç düşünmedim." Sarılışıma güçlü bir karşılık verdiğinde duyduğumuz sesle ayrıldık.

"Sizce de fazla samimi değil misiniz?" Taehyung üzerimize diktiği bakışlarını biz ayrılana kadar çekmemişti. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp ona döndüm. Yatağına sırt üstü bıraktığı bedeni, gözleri odada gezindikten sonra birden kalkmıştı. Bavulumda olan gözlerini bana çevirdi.

"Sen?" dedi sorar gibi, işaret parmağı beni gösteriyordu. "Gitmeye mi kalkıştın?"

Başımı yere indirirken olumlu anlamda salladım. Tam açıklayacaktım ki yeniden konuşmaya başladı.

"Ben tahmin etmiştim ama Jimin dönmeyince... Ben bana sarıldığında bir şey olduğunu... Kuruntu yapıyorum diye... Ben... Yah!" Birden bağırdığında yerimde sıçradım. "Sen ne halt ediyorsun?"

"Gittiği falan yok Taehyung, sakin ol." Jimin'in sesi odaya dolduğunda içimden ona teşekkür etmiştim. Taehyung'un ise onu dinleyip de konuyu kapatmaya niyeti yok gibi duruyordu.

"Ya gitseydi, ya yetişemeseydin Jimin? O zaman ne yapacaktım ben?"

"Sen mi?" dedim şaşkın sesimi engelleyemeden.

"Ben tabi. Seni bulmuşken nasıl kaybedebilirdim?" Kafamın çalışmamasıyla gerçekten söylediklerinin anlaşılmazlığı arasında kalmıştım, hangi seçenek şu an doğruydu bilmiyordum. Ben tek kelime edemeden yine konuştu. "Şimdi kes sesini ve gel benimle uyu."

Bunu bu kadar rahat nasıl söyleyebilirdi? Birkaç gecedir ben Jimin'in yatağında, onlarsa Taehyung'un yatağında uyuyordu. Şimdi pat diye onunla uyumamı nasıl isteyebiliyordu? Jimin'e baktım. Homurdanmaya başlamıştı bile.

"Sen burada uyu, ben onunla uyurum." demişti Taehyung'a doğru ilerlerken. Ama Taehyung onu itmişti.

"Hayır, o benimle uyuyacak. Gitmeye çalışan o. Gitmeyeceğinden emin olmam gerek."

"Gidecek bir yerim yok, Taehyung. İstesem de gidemem." Başını hızla iki yana salladı. Jimin kendi yatağına geri oturduğunda oflamıştı.

"Anlamıyorsun. Bahsettiğim gidememen değil. Benim derdim gidebilecek bir yerinin olmaması değil."

"Neymiş senin derdin?" dedim sesimdeki bıkkınlığı gizleyemeden. Çocukluk yapıyordu şu an.

"Gitmek isteyeceğin başka bir yer olmaması." Ani cümlesi beni hazırlıksız yakalamıştı. O, onlara muhtaç olduğum için değil, onlarla olmak istediğim için burada kalmamı bekliyordu. Derdi kendi isteği değil de benim istememdi. Kollarını açtı.

"Hadi gel, benimle uyu. Yeterince korkuttun beni. Sana yeniden güvenmem gerek."

Jimin'e baktım. Çünkü şu an tam da onun itiraz edeceği andı. O ise Taehyung'a bakıyordu öylece. Gözlerindeki sevgiyi fark ettim, Taehyung'a balkonda öyle davranan kendisi değilmiş gibiydi. Üstelik sadece Taehyung'a bakarken böyleydi gözleri. Bana döndüğünde hafifçe gülümsemişti.

"Git onunla uyu." dedi omzuma dokunurken. Birden fikir değiştirmesini anlamamıştım ama yine de sesimi çıkarmadan Taehyung'un yatağına geçtim. Bir şeyleri sorguladıkça daha karmaşığıyla karşılaşıyordum sanki. Sormayı bırakacaktım artık.

Taehyung yana kayarak bana yer açtı. Başımı ona çevirmeyi reddediyordum. Kalkıp ışığı kapatan Jimin'i izledim bu yüzden. Jimin yatağına yönelmeden önce bana yaklaşmış, saçlarıma bir öpücük kondurmuştu.

"İyi geceler." deyip yatağına geçti. Bense bakmayı reddettiğim Taehyung'a döndüm. Gözlerimi yüzüne dikerek dikkatini çekmeyi planlamıştım ancak o çoktan soluna yatmış, beni izliyordu. Göz göze geldiğimizde gülümsedi.

"Özür dilerim." derken sesimin titremesini hesaba katmamıştım. Gözümden bir damla yaş akarken neden ağladığımı bilmiyordum. Beni göğsüne çekti.

"Tanrım, ağlamak zorunda mısın? Kalbim sökülüyormuş gibi hissediyorum." Fısıltısı kulaklarıma dolarken uzaklaşıp yüzüne baktım. Bana bakışından utandığımda arkamı dönmek istemiştim, ancak belimdeki kolları bana engel oldu. Yüzü yüzüme yaklaşırken gerçekleşmek üzere olan şeyin farkındaydım. İçimden geri çekilmek gelmemişti. Ona uydum.





Neler oluyooor?

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı esirgemeyin efenim.

Mint ScentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin