69. Gece Havası

83 9 3
                                    

Hikaye hakkındaki fikirlerinizi bilmeyi çok isterim...

~Dünya


"Fotoğraf zamanı. Gelin hadi."

Jungkook diğerlerine seslenen Namjoon'a baktı. Yorgun görünüyordu lider. Hepsi oldukça yorgundu, sahneden ineli 10 dakika olmamıştı. Üç kişilik deri koltuğa beş kişi sığacaklardı. Taehyung ve Jimin'in başka programları vardı, bu sergilenen performans yeni şarkının ilk performansı olmadığı için gelmemişlerdi. Yoongi doğrudan kendisine ilerleyip kucağına yerleştiğinde gözlerini irileştirdi maknae.

"Hyung, ne yapıyorsun?" Onun homurdanışı Yoongi tarafından umursanmışa benzemiyordu. Çoktan objektife poz vermeye başlamıştı kısa boylu. Ondan bakışlarını çekmezken adını duydu Jungkook.

"Jungkook, buraya bakar mısın? Düzgün bir fotoğraf çekelim de paylaşalım artık. Daha kamera arkası çekimi yapacağız." Menajerin uyarısını dinledi. Bir eli Yoongi'nin belinde yerini aldı, yüzünde tavşan gülümsemesiyle telefonun arkasındaki siyah yuvarlağa baktı.

Hayranlara şarkı hakkında hissettiklerinden bahsettikleri bireysel birkaç kelimeden sonra kamera kapanmış, sayfalarına ne zaman yükleneceğini bilmedikleri bir sahne arkası videosu daha geçmişti ellerine. Buradan sonraki durakları evdi. Gittikçe ısınmaya başlayan hava Jungkook'un içinde dışarı çıkma isteği uyandırıyordu ama yeni albüm çıktığından beri hiç kendilerine zaman ayıramamışlardı. Pratik odasında yemek yiyorlar, çalışıyorlar ve bazen uyuyorlardı. Dansı hepsi gayet iyi öğrense de çıktıkları programa göre sahne boyutu değişiyordu, üstelik tekrar edilmeyen bir dans ve iki üyenin olmamasının koreografide yarattığı boşluk gayet zalim olabiliyordu. Daha çok hareket etmelilerdi, sahne büyüdükçe hareketlerini daha açık yapmak zorundalardı.

Araba camından nehri izlerken bunu düşündü kumral saçlı çocuk. Geri dönüşle birlikte herkesin doğal tonlarda kullandığı saçları bariz bir şekilde değişime uğramıştı ancak Jungkook'un saçı sadece bir ton açılmıştı. Kendisinin aksine köklü bir değişime giden mavi saçlı sevgilisine baktı. Boyanırken saçları yanarsa şirkete dava açacağını bir kere daha tekrarladığını duymuştu menajerlerden. Yoongi'nin şirkete kafa tuttuğu birçok an aklına gelince gülümsemesine engel olamadı. Onun yüzündeki ışıltıyı fark etmişti sevgilisi.

"Kook? Ne oldu?" Omuz silkti uzun boylu, sorunun cevabı ağzından birden çıkıvermişti.

"Han nehrinde yürüsek mi biraz? Temiz hava almış oluruz."

Yoongi gözlerini arabayı kullanan menajere çevirdi, Jungkook'u duyduğunu biliyordu. Başıyla reddetmişti menajer bu isteği. Jungkook suratını asınca yanındaki onun elini tuttu gizlice. Kendisine dönen iri gözlere bir gülümseme bahşetmiş, dudaklarını oynatarak beklemesini söylemişti. Eve vardıklarında hala anlamamıştı Jungkook neyi bekleyeceğini. Arabadan indiler, hava karanlıktı ve üyeler doğrudan uyuyacaklarına dair bir şeyler mırıldanıyorlardı. Jungkook duştan odaya geçtiğinde saçları ıslak bir Yoongi karşıladı onu.

"Gi? Neyi bekliyorum arabadan beri acaba? Söyleyecek misin artık?" Ani bir çıkıştı ama sorarken kullandığı ses tonu yumuşak olduğu için sadece merak ettiği anlaşılabiliyordu. Onu elinden tutup alt kata ilerledi beyaz tenli. Terasa çıkmış ve bedenini arkasındaki çocuğa döndürmüştü.

"Nehre gidip yakalanma riskimiz var. Hava almak istediğini söyledin. Herkes çoktan uyumuştur, burada oturalım mı? Biliyorum, pek iyi bir seçenek değil ama..." Dudaklarına bırakılan öpücük lafını yarıda kesmişti. Umursamadı, önemli bir şey söyleyecek değildi zaten. Sadece Jungkook'un ne kadar bunaldığını anlayabiliyordu. Eve geldiklerinde salona bile girmeden direk odalarına gidiyorlardı bir süredir. Terasa çıkabilmek bile bir değişiklik haline gelmişti.

Mint ScentWhere stories live. Discover now