77. Konser

56 8 0
                                    

Çok çok az kaldı...

~Dünya


"Biliyorum ki sensizsem, denizin sonu çöl olacak." Yoongi'yle bakışlarını birbirinden ayırmadan söyledikleri şarkıyı devam ettirdi güçlü vokaliyle. Şarkı sona erdiğinde gülümsemişti sevgilisine birkaç adımda ulaşarak.

"Eğleniyor musunuz?" diye bağırdı Namjoon konser alanını dolduran kalabalığa. Çığlıklar kulaklıklarını aşıp tüm bedenlerine ulaşıyordu. Gördükleri sevginin büyüklüğünden midir bilinmez gözleri yavaşça doldu Jungkook'un. Yoongi yüz ifadesini endişeli bir hale sokmamak için devasa bir çaba sarf etmişti.

"Jungkook, ağlıyor musun?" Seokjin'in yüksek sesli sorusu kalabalıktan bir uğultu yükselmesine sebep oldu. Diğer üyeler de maknaeyi utandırmak adına sesler çıkarınca Yoongi elini havada sallama ihtiyacı hissetmişti.

"Hey, hey! Uğraşmasanıza Kook'la." Normalde hiç toplum içinde kullanmadığı hitabı duyan hayranlar afallamıştı, en azından beş saniyelik sessizlik bunu gösteriyordu. Birkaç çığlığın yükseldiğini duydu. Destekleniyor olmak hoşuna gitse de ailesinin tepkisinden endişe etmeyi bırakamıyordu.

Jimin'se çoktan konser alanında sevgilisinin yanındaki yerini almış, ilişkilerinin duyurulmuş olmasının rahatlığıyla bedeninin ağırlığının bir kısmını onun üzerine bırakmaktan çekinmemişti. Taehyung, Jimin'in beline sarılan kolu bir kanvas olsa flaşlardan solacağını düşündü. Başını hafifçe Jimin'in başına yasladı. Pozisyonları o kadar da yakınmış gibi görünmüyordu ancak Jimin'in nefes alışverişlerini çok net duyabiliyordu esmer tenli.

"Kook mu dedi o?" diye fısıldayan Jimin'i de sadece o duyabildi bu yüzden. Kaşları şaşkınlıkla çatılmıştı çiftin. Yoongi buna Jungkook'tan çok dikkat ediyordu her zaman, bu rahatlığını konserin sonuna yaklaşmanın yorgunluğuna bağladılar.

"Bir şey olmaz, biz de çok söylüyoruz o hitabı. Sevgilim falan demediğine şükredelim." Taehyung'un dudakları bu cümleleri kurarken Jimin'in kulağına yaslanmıştı. Duyulacaklarından falan değildi, sadece çekilen videolarda dudaklarının okunma ihtimalini göze almak istememişti. Jimin başıyla onaylamakla yetindi.

"Ağlamıyorum, iyiyim. Sadece bu kadar seviliyor olmamız her seferinde beni afallatıyor." diyerek dürüstçe konuştu Jungkook. Tüm üyeler yüzlerinde bir gülümsemeyle izliyorlardı maknaeyi. Bakışlarını kalabalıkta ve üyelerde sırayla gezdirmiş, yeniden kalabalığa odaklanırken mikrofonunu ağzına yaklaştırmıştı. "Konserin sonuna yaklaşıyorken söylemek istediğim birkaç şey var. Zaten birazdan konserin son şarkısını söyleyip bitireceğiz, değil mi?" Başıyla onayladı Namjoon onun sorusunu. "Ben konuşabilir miyim o halde?"

"Konuş artık, meraktan çatlatacak mısın bizi?" Seokjin'in isyan eden çıkışına karşılık vermedi Jungkook. Bu onun en büyük hyungu ilk yanıtsız bırakışıydı.

"Düşündüm ki, sizlerle çok büyük bir sevgiyi paylaşıyoruz. Artık sizler de bizim ailemizsiniz. Hepimiz kocaman bir aileyiz ve ben ailemden hiçbir şey saklayamam. Şimdi söyleyeceklerim için özür dilemeyeceğim çünkü ortada bir yanlış yok. Kandırılmış hissedebilirsiniz, çok haklısınız ama bize olan sevginizin bunu telafi edeceğine inanıyorum. Min Yoongi'nin olduğu iddia edilen ilişkisi tamamıyla bir yalandan ibaretti."

Bunu tahmin etmişti, inkar edemezdi. Gerçekten Jungkook'un böyle bir girişimde bulunacağını ve bir şekilde araya kaynatılacağını düşünmüştü. Sahne arkası ekip kulaklıklarına hiçbir şey söylemezken ve maknaenin mikrofonunun sesi kesilmezken bunun nasıl olabileceğini düşünüyordu. Ailesi öğrenecekti ama bu endişelendiği son şey bile değildi şu an. Jungkook'u alıp sahne arkasına götürecek bir grup görevliyi bekliyordu korkuyla. Uzun boylunun kolunu tuttuğunun farkında bile değildi. Jungkook tanıdık temasla gözlerini ona çevirdi.

"Ne yapıyorsun?" diye mırıldandı Yoongi dudaklarını mümkün olduğunca az kımıldatarak. Omuz silken maknae bu gergin durumda bile nasıl içini rahatlatabilmişti?

"Min Yoongi'nin bir başkasıyla da ilişki yaşaması imkansız çünkü kendisi yakında evli bir adam olacak." Yoongi Jungkook'un kurduğu cümleye henüz şaşıramadan önünde diz çöktü maknae. Sahneye çıkmadan birkaç dakika önce Yoongi'nin parmağından aldığı yüzüğü aralarındaki boşluğa doğru kaldırdı. Dans ederken düşmemesi için boynundaki uzun zincire takmıştı parlak metali.

"Jungkook..." diye girişti lafa Yoongi. Anında sözünü kesmişti diğeri.

"Annenler ve annemler burada, seyircilerin arasında sevgilim." Hoseok onlara doğru bir adım attı. Jungkook'un mikrofonunu elinden almış, sesinin duyulabileceği bir mesafede tutmuştu. Aynı hareketi Yoongi için de Seokjin yaptı. Hala olayın şokuyla ağzı açık bakıyordu büyük olan. "Min Yoongi, bu altıncı mı oluyor? Ailemiz olan kimsenin bizi reddetmeyeceğini, aksine kollarını açıp aşkımızı kucaklayacağını biliyorum. Seni seviyorum, seni sevmeyi tek bir an bırakmadım ve bırakmayacağım. Benimle evlenir misin?"

Sendeledi. Gerçekten şaşkınlıktan küçük dilini yutmak tanımını yaşıyor gibiydi. Çok fazla kişiydi, sesleri o kadar yüksekti ki Jungkook'un kurduğu cümlelerin kendi hayal ürünü olmasından endişelendi. Elini boşlukta sallarken Jungkook tarafından kavrandı damarlı parmakları. Jungkook'un yüzündeki ifade değişmeye başlıyordu. Olamaz, diye düşündü, hayır diyeceğimi sanacak şimdi. Oysa bayılmanın eşiğindeydi. İlk defa sormuyordu bu soruyu ikisi de, zaten nişanlıyken bu soru artık böyle hissettirmemeliydi. Dünyayı inletecek haber bültenlerini düşündü. Küçük bir grup değillerdi, milyonlarca hatta milyarlarca insanın bunu duyacağını biliyordu. Jungkook'un yumuşak dokunuşlarla kasılan elini gevşetme çabasını izledi. O an içinde bir çiçek açtı, bu gerçeklik açısından imkansızdı. Başını aşağı yukarı salladı belli belirsiz.

"Evet, evlenirim."

Cümle dudaklarından ayrıldı, sesi pek yüksek olmamasına rağmen Seokjin'in tuttuğu mikrofon sayesinde tüm alana yayıldı. Yüzük ait olduğu yere, dördüncü parmağına geri döndü. Yeniden ayaklanan ve tüm ömrü boyunca olacağı gibi kendisinden uzun olan çocuk, bedenine yaklaştı. Onu şimdi öpemeyeceğini biliyordu. Zaten kalabalık çıldırmıştı, henüz onların önünde öpüşmeleri için çok erkendi. Sağ elinin parmaklarını Jungkook'un dudaklarına değdirdi. Minik bir öpücük kondurmuştu maknae beyaz parmak boğumlarına. Gülümsedi, hayatlarının kalanında bir daha onu bırakmayacağına ve ilişkilerinin arkasında sonuna dek duracağına dair söz verdi içinde açan çiçeğe.


Sonraki bölüm final...

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı beklerim efenim.

Mint ScentOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz