17. Gerçek

75 7 2
                                    

Jimin, güzel bebeğim...

~Dünya


"Günaydın!" diye haykırarak merdivenlerden inen Jimin'in sırtına atladım. Tam düşeceğim sırada beni tutmuştu. Yerinde öylece durduğunda yanağını parmaklarımla sıkıştırdım. "Yürüsene Jiminie!"

Derin bir nefes alıp adımlarını yemek masasına yönlendirdi. Bizi ilk gören Hoseok hyung olmuştu. Kahkahalarıyla bizi gösterirken herkesin bize dönmesini sağlamıştı, Taehyung dahil. Gözleri bizi incelerken kısılmış, Jimin'in bacaklarımı tutan ellerinde takılı kalmıştı.

"Aşıklar sonunda uyanabilmiş." dedi Shin Mi. Sesindeki imaya yüzümü buruşturmamak için kendimi tutmuştum. "Gece o kadar yoruldunuz ki, bir an uyanamayacağınızı düşünmüştüm."

Ağzımı açıp cevap vereceğim sırada Seokjin hyung öksürmüştü. Namjoon hyung ona bir bardak su uzattı hemen.

"Bu evde kimse kimsenin kapısını dinlemez Shin Mi." Yoongi hyungun buz gibi sesiyle kollarımı Jimin'in boynuna daha sıkı sardım. Beni sırtında taşımaktan yorulmamış mıydı? Oldukça rahat görünüyordu.

"Jiminie, inmeli miyim?" diye fısıldadım kulağına. Hafifçe eğilip beni sırtından indirdi. Kolundan tutarak masadaki boş yerlere çekiştirdim onu. Taehyung'un yanına oturacağı sırada yerimizi değiştirmiş, oraya benim oturmamı sağlamıştı.

Sabah benim dışımda kimsenin olmadığı bir odaya uyanmıştım ve kalkıp üstümü değiştirmem beş dakika sürmemişti. Banyodaki işlerimi halledip telefonumu almak için odaya döndüğümde karşılaştığım Jimin bana bakmadan odadan çıkmış ve ben de merdivenlerde sırtına atlayarak onunla diyalog kurmaya çalışmıştım.

Hepimiz kahvaltıya devam ederken kısa ve basit konuşmalar yapıyorduk ama dün akşamdan beri duymadığım ince sesin yokluğu sinirimi bozmaya başlamıştı. Çatalımı tabağıma bırakıp soluma döndüm. Çatalımı tabağıma bırakıp soluma döndüm. Shin Mi gelse de Türk usulü kahvaltıdan vazgeçmemiştik. Jimin önündeki zeytinle oynuyordu. Başını tabağına gömmüştü ve kimseyle göz teması kurmuyordu.

Eli bir an duraksadı. Ona baktığımı fark ettiğine emindim. Tanrı aşkına, burnunun dibindeyim, tabi ki görmeliydi. Zeytiniyle oynamaya devam ederken rahatsızlığını belli eden bir homurdanma kazanmıştım. Ona bakmamı istemiyordu çünkü utanıyordu. Yine de bunu sonsuza kadar sürdüremezdi ki. Hızla kolunu dürttüm. Birkaç kez dürtmeme rağmen karşılık alamadığımda bir anda bağırmasıyla irkildim.

"Ne var? Ne istiyorsun? Dürtmesene!"

Jimin'in bana daha önce hiç bağırmamış olması bu durumda ne tepki vereceğimi bilememe sebebimdi. Öyle sürekli ağlayan biri değildim ama bu bağırış gözlerimi doldurmuştu.

"Jimin neden bağırıyorsun ki sevgiline?" Bu soruyu sormayı akıl edenin Shin Mi olmasına neredeyse sevinecektim çünkü birinin sorması lazımdı.

"Sen karışma!" Bakışları Shin Mi'den bana dönerken yüzü oldukça ciddiydi. "Sen de beni rahat bırak artık!"

Zorlukla yutkunduğumda Jimin kalkıp gitmeye yeltendi. Taehyung hızla önüne geçip onu engellemişti. Yerden kaldırmadığı bakışlarıyla dişlerini sıkıyordu Jimin.

"Çekil." diye mırıldandığını zorlukla duydum. Taehyung'un ondan 5 cm daha uzun olan boyu kendini gayet net gösteriyordu. Başını iki yana sallarken milim ilerlememişti. Jimin onu yolundan itti. "Çekilsene!"

"Park Jimin." Taehyung bağırmamıştı onun aksine ama sakin sesindeki sertlik hissediliyordu. Jimin sonunda başını kaldırıp onun gözlerine bakabilmişti. Histerik olduğu her halinden belli gülüşünü Taehyung'un yüzüne doğru serbest bıraktı.

"Evet, benim. Buyurun?" İğneleyici cevabına Taehyung yüzünü buruşturmuştu. Masadaki herkes onları izliyordu çünkü doğru düzgün kavga eden bir ikili değillerdi. Bununsa bir kavgaya bağlanacağından emindim çünkü çoğunlukla alttan alan taraf Jimin'ken bu sefer öyle bir niyeti olduğunu hiç sanmıyordum.

"Ne bu tavrın şimdi? Ne diye bağırıyorsun kıza?" Jimin kolumu kavradı sertçe.

"Nisan benim sevgilim değil mi? Sana hesap vermem gerektiğini hiç sanmıyorum Taehyung." Acıyan kolumu Jimin'in elinden kurtulmak için sallamıştım ama bir faydası olmamıştı. Yine de Taehyung'un dikkatini çekmeyi başarabilmiştim.

"Canını acıtıyorsun, bırak." Jimin elinin sıkılığını yeni fark ederken kolumu bırakmıştı. Boşta kalan kolumu ovarak acısını geçirmeye çalıştım. "Şu tavrına da bir son ver."

"Seni ilgilendirmez. Çekil önümden." Taehyung ona doğru bir adım atıp aralarındaki zaten olmayan mesafeyi kapattığında Jimin'in gözlerini irice açtığını gördüm.

"Bir sorunun varsa benimle çöz, onunla değil. Bir şey yaşandıysa sen ve ben arasında oldu, Nisan'ın bununla ilgisi yok."

Taehyung'un daha fazla bir şey söylemesini engellemek istiyordum. Shin Mi zaten ikiliye merak içerisinde bakıyordu. Dikkati onlardan uzaklaştırmak ve tartışmalarını bitirmek için aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Masadaki çayı üzerime devirince sıcak çay bacağımı yakmış, bağırmama sebep olmuştu.

"Nisan? İyi misin?" Jimin ve Taehyung hızla beni tutarken soru sormayı akıl eden kişi Jimin'di. Bense gözlerimi kapatarak acımın dinmesini bekliyordum. Taehyung beni kucağına alıp üst kattaki banyoya koştu. Şortum olduğu için bacağıma direk temas eden sıvı canımı gerçekten yakıyordu ama neyse ki kaynar değildi. Musluktan su alıp bacağıma sürmeye başlayacakken Jimin ona engel oldu. Taehyung sorgular bakışlarını onun yüzüne dikince konuşmuştu.

"Ben ilgilenirim onunla. Sen sevgilinin yanına dön." Taehyung canımın acısını unutmuş ve Jimin'in üzerine yürümüştü.

"Jimin artık kes şunu. Dün geceden beri bana böyle davranmandan..." Cümlesini yarıda keserken ne yaptığımı fark ettiğini, dönüp bana inanamaz gözlerle bakmasından anladım. Banyo kapısında beliren Shin Mi'yi de bakışlarımı Taehyung'dan kaçırınca görmüştüm.

"Ah, Shin Mi. İyiyim." dedim zorlukla gülümserken. Taehyung'u duymamış olmasını diliyordum.

"Sen, cidden..." dedi Taehyung, sesi hayret doluydu. "Üzgünüm ama bacağını da yaksan söylememi engelleyemeyeceksin."

Shin Mi'ye döndüğünde dudaklarımı dişliyordum. İlişkimizi duyurmasının hiç zamanı değildi, zaten bununla ilgili bir pot bile kırmamıştık ki. Gerçeği söylemesi için hiçbir sebebi yoktu şu an. Shin Mi bir iki güne gidecekken bir risk almaması için konuşacaktım ki benden önce ağzını açtı. Söylediğiyse kimsenin beklemediği bir şeydi.

"Nisan Jimin'le birlikte değil Shin Mi. Jimin benim sevgilim."


NE? Ters köşe yapmak sanırım yazarken en zevk aldığım şey.

Ters köşe olduysanız yorumlarınızı ve yıldızlarınızı esirgemeyin efenim.

Mint ScentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin