49. Üyeler

68 8 4
                                    

Her şey açığa kavuşuyor...

~Dünya


-15 dakika önce-

"Ödü koptu Yoongi hyungun, kıyamam ya." Yanındaki uzun boyludan bir karşılık gelmeyince başını ona çevirdi. "Sana böyle bir şey olduğunu hayal bile edemiyorum."

"Ben edebiliyorum." Sessizce kurduğu cümleyi duymuştu diğeri. Bakışları yere dönerken cümlesine devam edişini dinledi. "Yoongi hyungun nasıl hissettiğini anlayabiliyorum. Bu koridorda bekletilmenin, insanların umut verip durmasının, aklından çıkmayan felaket senaryolarının, sürekli kendini suçlamanın nasıl hissettirdiğinin farkındayım. Hiçbir şeyin en ufak değeri kalmıyor, tüm dünyan içeride yatıyor çünkü."

"Seni mahvettim." dedi Jimin boğazındaki yumru onu zorlarken.

Taehyung'un bakışları hızla onu bulmuştu. Kendisini suçlaması için söylememişti ki, sadece ne hissettiğinden bahsetmişti. Nasıl hissettiğini Jimin'den hiç saklamazdı. Bir tek vurulduğu zaman konuşmamış, konuyu uzatmadan kapatmıştı.

"Chim, saçmalama." Jimin başını iki yana sallarken ona çevirdi gözlerini.

"Mahvettim Tae. Seni korumak istedim, sonrasında ne kadar korkabileceğini düşünmedim. Senin için canımı veririm ama ölürsem dünya senin için neye dönüşür, bu hiç aklıma gelmedi. O kadar korkuyordum ki, senin için yaşama fikrinden önce senin için ölmeyi düşündüm."

Taehyung onu ensesinden çekip omzuna yasladığında Jimin'in elleri onun kollarını tutuyordu. Başını hafif kaldırıp dudaklarını Taehyung'un boynuna dokundurdu turuncu saçlı. İnce kollarını Taehyung'un omuzlarından sarkıttı.

"Chim..." diye başladığı cümle yarım kalmıştı Taehyung'un.

"Özür dilerim aşkım. Gerçekten çok özür dilerim yaşattıklarım için." Jimin'in fısıltısıyla gözleri kapandı uzun boylunun. Kolları arasındaki bedeni sıkıca sarmaladı. Başını uzaklaştırıp göz göze geldi ruh eşiyle.

"Bu şekilde yansıtmak istemedim. Seni üzmekten nefret ediyorum." Bir çocuk gibi dudaklarını sarkıtarak kurduğu cümleye gülümsemişti Jimin. Öne uzanıp Taehyung'u öptü hafifçe. Kısa ama sevimli bir öpücüktü bu.

Yere düşen su şişesinin sesiyle irkildi sarılan ikili. Sesin geldiği yöne baktıklarında üyelerle karşılaşmışlardı. Yakalanmışlardı, üyeler şaşkınlık içinde onları izliyorken öpüştüklerini görmemiş olamazlardı. Garip bir şekilde ikisi de birbirinden uzaklaşmamıştı. Taehyung hala Jimin'i belinden tutuyor, Jimin'se Taehyung'un omzundaki ellerini bir santim hareket ettirmiyordu.

"Ne yapıyorsunuz siz?" demişti sonunda Namjoon. Şoku hala tam atlatamamıştı. "Ne halt ediyorsunuz?"

"Hyung, biz..." Hoseok hızla üzerlerine yürürken Taehyung'un lafı yarım kalmıştı. Jimin'i çekiştirip Taehyung'dan ayırmış, boş koridorda etrafına bakınmıştı sarı saçlı üye.

"Kafayı mı yediniz?" diye sorarken bakışları iki sevgili arasında gidip geliyordu.

"Ben onu seviyorum." dedi Jimin anında. Taehyung'un elini kavrayacağı sırada önce eline sonra dudaklarına Seokjin tarafından hafif bir tokat yemişti. İrice açtığı gözleriyle diplerine giren üyelere bakmaya başladı.

"Ya hyung, neden vuruyorsun Jimin'ime?" Namjoon Taehyung'a tehditkar bir bakış atınca Taehyung'un kaşları çatıldı.

"Şanslısınız, koridor boş ve kamera da yok. Ya biri görseydi sizi?" Jimin ve Taehyung sorgular bakışlarla birbirlerine döndüler. Üç üyenin ne yapmaya çalıştığını anlamamışlardı. Kızmamışlar mıydı yoksa kızdıkları neydi onu mu bilemiyorlardı?

Mint ScentWhere stories live. Discover now