22. Karşılık

76 6 1
                                    

Bu bölümü Run Era Jungkook'a ithaf ediyorum çünkü 18 yaşındaki Kook herkesin gönlünde minik de olsa bir yere sahiptir.

~Dünya


Gözlerini uzun zamandır ilk defa kendi odasına açmayan Yoongi, nerede olduğunu idrak edememişti. Görüş alanındaki dijital saatte ne yazdığını anlamak için algılarını açması gerekmişti. Sabah altıda neden uyandığını bilmiyordu. Rahat mı değildi? Aksine üzerinde yattığı zemin, kendi yatağından daha rahattı. Sonunda koku duyusu da çalışmaya başladığında aldığı çikolata dokusu irkilmesine sebep olmuştu. Yanağını yasladığı yerden hafifçe doğrulup başını yukarı çevirdi. Bedenini saran sıkı kollar bir an bile gevşememişti. Açık boyundaki adem elmasına takıldı gözü, ardından açıklığı göğsünden üzerlerindeki örtünün altına kadar devam eden bedene. Kesik bir nefes verdi yine üstünü uykusunda çıkarmış olmasına şaşırmazken. Neredeyse tamamen üstünde olduğu beden kıpırdanınca dişlerini sıkmıştı.

Jungkook, büyük gözleri aralanıp göğsünde yatan bedenle karşılaştığında uzun bir aradan sonra ilk defa derin bir nefes vermişti. Sıcak gülümsemesini Yoongi'ye bahşetti, onu kolları arasında iyice sıkıştırıp.

"Günaydın hyung." Yoongi'nin yüzündeki morluğun belirginleştiğini fark edince suratı asıldı.

"Günaydın." Uykulu sesine engel olamayan Yoongi, karşısındaki asılan suratla kaşlarını çattı. "Hey, ne oldu?"

"Sana yumruk attım." Yoongi parmaklarını Jungkook'un yüzündeki yara bandına dokundurdu.

"Ben de seni yaraladım. Ama dün bunu çözmüştük. Unuttun mu?" Jungkook aklına dolan anılarla hızla başını iki yana sallamıştı. Yoongi onun bu hareketine gülümsedi. Jungkook'un bakışları karşısındakinin küçük gülümsemesine takıldı. Dudaklarına bakıldığını fark eden Yoongi, gülümsemesini yüzünden yavaşça yok ederken bakışlarını kaçırdı. Kolları gevşeyen bedenden uzaklaşıp hafif bir öksürükle boğazını temizlemiş, yattığı yerden doğrulmuştu.

"Hyung." derken resmen fısıldamıştı Jungkook. Bu Yoongi'nin onu duymasına engel olmamıştı. Bakışlarını yeni uyanmasına rağmen fazlasıyla yakışıklı olan yüze dikti.

Jungkook kurdukları göz temasıyla bir önceki akşamı yeniden hatırlamıştı. Defne'yle ilgili öğrendikleri de beynine dünün anılarıyla birlikte doluşurken yanındaki yastığı alıp suratına bastırdı. Boğuk bağırışı ve yatakta debelenişi Yoongi'nin ona bakakalmasına sebep olmuştu. Yatakta hala yatar konumdaki küçüğünü kaşlarını çatarak izlemeye başladı.

Havaya hayali tekmeler savuruyor, yüzündeki yastık yüzünden söylediği her kelimeyi boşa söylüyordu Jungkook. İçindeki ne yapacağını bilememe hissi canını fazlasıyla sıkmıştı. Gözlerini açtığı sabah, öncesini hatırlayana dek çok huzurlu hissettirmişti ona. Yoongi sonunda onun debelenmesinden yorulup yastığı çekmek için uzandı. Jungkook yastığı ısrarla bırakmadığındaysa ikisi de kendilerini kalpleri için iyi olmayan bir durumda bulmuşlardı.

Yoongi, üzerine düşüp burun buruna geldiği Jungkook'un gözleri ve dudakları arasında gezdiriyordu şaşkın bakışlarını. Dizilerdeki gibi klişe bir duruma gelmelerine gülmek istedi Jungkook. Ancak dudaklarına üç cm mesafedeki dudaklar ona hiç yardımcı olmuyordu. O an unuttu dün öğrendiklerini, Defne'yle geçen zamanını, hatta Defne'nin yüzünü. Aklından Yoongi'yle olan tüm hikayesi geçerken dün burnunu onun burnuna sürttüğü görüntü gözünün önüne geldiğinde dudaklarını karşısındaki dudaklara bastırmıştı.

Hissettiği yumuşak ama belirgin baskıyla gözlerini olabildiğince açtı Yoongi. Kollarını tutan büyük eller sırtını buldu yavaşça ve bedeni altındaki bedene yaslandı. Gözleri istemsizce kapanırken ellerini nereye koyacağını bilememişti. Jungkook dudaklarını bırakmadan onun bir elini alıp kendi yanağına koydu ondaki sersemliği hissetmiş gibi. Yoongi'nin diğer eli de anında diğer yanağını kavramıştı.

Mint ScentWhere stories live. Discover now