78. Eşim

135 10 3
                                    

Mint Scent'in son introsu, çok duygusalım...

~Dünya


"Jimin? Düştün mü lan tuvalete?" Kabinden çıkınca ilk yaptığı gözlerini devirmekti sarı saçlının. O ellerini yıkarken diğeri hala söyleniyordu. "Hayır anlamıyorum, neden beni de kendinle sürüklüyorsun ki? Ne güzel oturuyordum Kook'la."

"Ya evlendiniz, balayından yeni döndünüz, g*özün doysun be adam. Azıcık uzak duramıyor musun kocandan acaba?" Yoongi dudaklarını araladı ancak Jimin'in telefonunun zil sesi yankılandı boş tuvalette. Ekranda yazan ismi görünce sırıtmıştı rapçi.

"Bana diyen de çok farklı olsa bari. Anında özlendin bakıyorum, iki dakika tuvalete gitmen yetiyor aramasına." Onun yerine telefonun öbür ucundaki nişanlısına yanıt verdi Jimin.

"Sevgilim? Geliyoruz şimdi, tuvaletteydik. Yoongi hyunglayım, evet. Ne?" Duraksayıp Yoongi'ye bakması şüpheye düşürdü büyük olanı. "Tamam, geliyoruz. Sakin olur musun Taehyung?"

"Ne olmuş?" diye sordu telefon kapanır kapanmaz Yoongi. Kolundan koridora doğru sürüklenmeye başlamıştı.

"Jungkook'la ilgili minicik bir sıkıntı olmuş da..." Lafı kesildi yürüyüşleri hızlanırken.

"Minicik bir sıkıntı olmuş ama neredeyse koşuyoruz, öyle mi? Ne oluyor Jim... Jungkook? Ne oldu?"

Odaya girdiğinde yüzüstü yatan sevgilisiyle karşılaşmıştı. Başındaki üyeler ve ekip geçmesi için Yoongi'ye yer açtı. Jungkook'un uzun parmakları sevgilisinin damarlı ellerini sararken tavşan dişlerini göstermişti çocuk.

"Bir şeyim yok, panikleme. Minik bir zedeleme sadece." Onun umarsız konuşmasına dayanamayarak müdahale etti Seokjin.

"He evet, zedeleme. Biricik kocan topuğunu yardı, baya koca bir yarık var şu an ayağının altında." Yoongi duyduğu cümleyle anında bahsi geçen topuğa bakmış, gördüğü yarayla dişlerini sıkmıştı.

"Nasıl oldu bu? Bir yere mi çarptın? Dikiş gerekecek mi?" Sorusunu Jungkook yerine menajer Sejin yanıtlamıştı.

"Dikeceklermiş, başka bir odaya taşıyacağız birazdan Jungkook'u. Esneme hareketi yaparken yarmış, nasıl başardı hiçbir fikrimiz yok." Yoongi olayın bir kaza yerine Jungkook'un hatası olduğunu öğrenince başını hafifçe yana eğmişti. Azarlayabilirdi, hatta azarlamak üzereydi. Ama acıdan yüzünü buruşturan çocuk tüm sinirini uçurmuştu bile.

"Bebeğim, ne yapabilirim senin için? Muzlu süt falan getireyim mi?" Jungkook onun elini çekiştirdi. Damarlı parmakları dudaklarına yasladığında Yoongi sesli bir nefes vermişti.

"Hiçbir şey yapman gerekmiyor aşkım. Dikilmesi gerekiyor mu gerçekten? Dikilmese, kendi kendine güzel güzel iyileşmez mi?" Korktuğu her halinden belli olan çocuğun saçlarını okşadı büyük olan.

"Dikilmesi gerekiyorsa dikilecek Kook, itiraz etme." Jungkook'un sızlanmaları ve Yoongi'nin ikna çabaları sonunda maknae dikiş için Sejin tarafından başka odaya taşınmıştı. Onu ikna eden Yoongi miydi yoksa sürekli korkak bebek gibi davrandığını söyleyip gaza getiren Seokjin miydi, emin olamadı eşi. Yine de ikna edilebildiğinden memnundu.

"Telefonda öyle bir konuştun ki, Jungkook ağlıyor falan sandım." Nişanlısı gözlerini irice açarak yanıtladı Jimin'i.

"Ama ağlayacak gibiydi, yarığı görmedin mi Chim? Ben de çok korktum hem." Jimin kollarını açıp onu sıkıca sardı. Taehyung'a göre küçük kalan yapısı buna kısmen izin verebilmişti tabi.

"Korktun mu sen? Kıyamam sana, bebeğim benim." Sevgi dolu tavrı, içinde bulundukları günü anımsayınca bir anda paniğe döndü. "Ya şimdi yaralı olmasa gerçekten döverdim şu taklitçiyi. Tam da bugünü buldu esneme hareketiyle kendini sakatlayacak."

"Gerilme hayatım, her şey yolunda zaten. Minik bir kaza oldu, neyse ki daha büyük bir şey değil, öyle düşün." Jimin elini onun göğsüne koydu.

"Annemler aradı mı?" Gülümserken başıyla onaylamıştı uzun boylu.

"Seul'deler, konuştum ikisiyle de. Ya ben sana ne dedim? Düşünme dedim, değil mi? Hallediyorum ben her şeyi güzelim. Sen sadece üzerini giyin, Jungkook'un ayağı tedavi edildikten sonra çıkarız." Bir şey söyleyecekmiş gibi duraksadı diğeri. Taehyung yüzüne dikilen bakışlara aynı şekilde karşılık vermişti.

"Tae? Ben çok çabuk panikliyorum galiba." Kalın dudakları kırmızılıklar tarafından kavrandı kısa bir süreliğine. Yeniden eski konumlarına döndüklerinde biraz daha hafif hissediyordu.

"Eh, birazcık öyle. Ama sorun değil, seni sakinleştirmenin yolunu en iyi ben biliyorum çünkü."

***

"Kim Jimin? Ne düşünüyorsun?" Ellerinden birini kaldırıp Taehyung'un omzuna hafifçe vurmuştu sarı saçlı. Belindeki kollar buna karşılık daha sıkı sardı bedenini.

"Balayı için bir şeyler ayarladığını biliyorum ama kesin beni şaşırtacak bir planın var, değil mi?" Uzun boylunun yüzündeki sırıtış genişledi.

"Duymaya hazır mısın nereye gideceğimizi?" Hevesli bir çocuk gibi başını sallamıştı diğeri. "Hep baş başa gidelim dediğimiz bir yere gidiyoruz." Jimin'in gözleri irice açıldı.

"Japonya'ya mı gidiyoruz?"

Aldığı baş onayıyla Taehyung'a sarıldı aniden. Aileleri ve arkadaşlarının önünde dans ettiklerini anımsadı sonra. Yüzünde utangaç bir gülümsemeyle dansı devam ettirdi. Aradan birkaç dakika geçtiğinde yeniden dudaklarını araladı Jimin.

"Hala inanılmaz geliyor. Gerçekten evlendik, evliyiz artık." Alnını onun alnına yaslamıştı Taehyung.

"Eşimsin artık Jiminie. Zaten ruh eşimdin, şimdiyse nikahlı eşimsin." Karşısındaki yakışıklı yüzde gezdirdi parmaklarını kısa boylu.

"Doğduğum yılın sonunda benim için bu dünyaya gönderildiğine eminim artık Kim Taehyung. İlk yurdumuzda odaya girdiğimde kırmızı boxerıyla bana bakan o serseri, ömrümü adayacağım ruh eşimmiş meğer. O kadar çok seviyorum ki seni." Taehyung'un gözlerinde yine aynı bakış vardı. Hayranların bile fark ettiği Jimin'e özel olan o bakışı sunduğunda Jimin gülümsemişti.

"Ben bu dünyaya senin için geldim Park Jimin. Ben de seni çok seviyorum güzelim. Ve şunu hiç unutma, sen bensin, ben senim. Bu yüzden ortada bir ömür varsa o ikimize ait, ayrı tutulmasına izin vermeyeceğim."


Ve final... Ne derece içime sindi bilemiyorum. Çok uzatmanın kabak tadı verdiğini biliyorum sadece. Bu ilk ficim, ilk göz ağrım, ilk Vmin'im, Yoonkook'um, BTS'im... Çocukları o kadar seviyorum ki birkaç yıl önce yalnızca bir şeyler yazmış olmak için girdiğim bu fic dünyası beni dört fic birden yazacak evreye getirdi. Mint Scent burada hiçbir zaman favori değildi ama benim hep göz bebeğim olarak kalacak. Seni çok özleyeceğim Mint Scent. Duygularımı kelimelere dökebilecek kadar iyi yazabilir miyim, sanmıyorum. Son olarak, okuyan herkese -yıldızlasın veya yıldızlamasın, yorum yapsın veya yapmasın- kocaman teşekkür ederim. O zaman Mint Scent için son kez;

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı beklerim efenim.

Mint ScentWhere stories live. Discover now